Bursa Mastaş’ta işçiler hakları ve onurları için mücadele ediyor
Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Mastaş radyatör fabrikasında Haziran ayında başlayan grev yedinci ayında devam ediyor. Hak-İş’e bağlı Öz Çelik-İş sendikasında örgütlü olan işçiler, insanca yaşayabilmek için ücretlerinde yüzde 15’lik bir artış talep etmiş, 100 TL olan bayram ikramiyelerinin bu komik rakamdan makul bir seviyeye çekilmesini istemişti. Zamanın geçmesi ve hayat pahalılığının artmasıyla son derece mütevazı olan bu talepler iyice düşük kaldı. Ancak Mastaş’ta patronun esas derdi sendikalaşmayı kırmak. İşçinin örgütlü gücüyle hakkını aramasının önüne geçmek.
Patron en son greve çıkan işçilerin işten ayrılmaları karşılığında tazminat ve para teklif etmeye başlamış. Herkesi kendi gibi zanneden patron, toplu sözleşmede işçiden esirgediği paraları grevi kırmak için ortaya döküyor. Daha önce de Mastaş patronu sırf işçiler üzerinde baskı kurmak için fabrika içindeki mescidi bile kaldırmış. Hem de Umre’ye gidip döndükten hemen sonra bunu yapmış. Bu tavır patronun kişiliği hakkında net bir fikir veriyor. Ama aynı zamanda Mastaş işçilerinin de sadece maddi bir takım talepler için grev ve mücadele yoluna girmediğini de ortaya koyuyor. Mastaş’ta işçiler emeğini, alınterini ve onurunu korumak için mücadele ediyor.
Bu mücadelede Mastaş işçileri sadece patronla değil “Bursa’da nasıl greve çıkarsınız” diyerek Öz Çelik-İş sendikasını tehdit etme cüretini gösteren Bursa valiliği ile de karşı karşıya geldiler. İşçiler yasal grevlerini sürdürürken Mastaş patronu fabrikaya grev kırıcı taşeron işçi sokmaya çalıştı, işçiler buna müsaade etmeyince yine yasadışı şekilde beyaz yakalı çalışanlarla üretim yapmaya çalıştı. Valilik ise tüm bu yasadışı grev kırıcılık uygulamalarını engellemesi gerekirken bu görevini yapmadı. Bir gün önce çadıra gelip patronun yasadışı davrandığını söyleyen polisler bir gün sonra elimizden bir şey gelmez demeye başladılar.
Özetle Mastaş’ta sadece bir toplu sözleşme mücadelesi yok. İşçilerin ekmek ve hürriyet için verdikleri uzun soluklu bir mücadele var. Bu mücadelenin sesine ses olmak hem haksızlıkları hem de işçilerin haklı ve onurlu mücadelesini duyurmak, emekçi halkın bu grevi sahiplenmesi gerekiyor.