Mersin’de direnişe geçen Akdeniz Çivi ve Tel işçileriyle görüştük
Mersin'in Akdeniz ilçesi Keresteciler Sitesinde bulunan Akdeniz Çivi ve Tel fabrikası çalışanları, Birleşik Metal-İş sendikasına üye oldukları için işten çıkarıldı. Bunun üzerine işçiler 29 Ekim Cuma günü fabrika önünde direnişe geçtiler. Biz de Gerçek gazetesi olarak işçi arkadaşlarımıza destek ziyaretinde bulunduk ve direnişteki işçilerden Ferhat Koçak ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Akdeniz çivi fabrikasındaki arkadaşlarınızla sendikalaşmaya nasıl karar verdiniz?
— Fabrikanın her gün daha da ağırlaşan çalışma koşullarından, tüm işçi arkadaşlar şikâyetçiydi. Hafta sonları çalıştırılıyorduk, hiçbir resmi tatilde izin kullanamıyorduk, sürekli mesai yapıyorduk. Bu zor çalışma koşullarından sonra sendikalaşmaya karar verdik.
Sendikalaşma sürecinizi bize anlatır mısınız?
— Aramızdan birkaç arkadaş Birleşik Metal-İş sendikasıyla görüştü. Sonra durumu bize anlattı. Biz de hemen en güvenilir işçi arkadaşlarımızla toplantılar yapmaya başladık. Herkesle yavaş yavaş görüşüyorduk. Sendikanın faydalarını anlattık, herkes doğru olduğuna inandı. Daha sonra bir anda sendika üyeliği başlattık ve çoğunluğu sağladık. Bakanlığa yazımızı yolladık.
Bu durum karşısında patronun tutumu ve sizin tutumunuz nasıl oldu?
— Yaklaşık iki hafta sonra işveren sendikalaştığımızı duydu. Hemen Nail Çivi isminde paravan bir şirketi ortaya çıkardı. İşçileri bölmek için, bazı işçileri paravan şirkete yönlendirmeye çalıştılar. Ancak hiçbir işçi bu şirkete geçmedi. “İmza atıp bu şirkete geçmezseniz, işinize son vereceğiz” dediler. Hatta şirket patronu (Serhat Dövenci), imza atmayan on dört işçiye “pılınızı pırtınızı toplayın gidin” dedi. On dört arkadaş fabrika kapısının önünde beklemeye başladık. Çünkü tazminat, ihbar ve kıdem tazminatı verilmemişti. Serhat Dövenci, 29 Ekim akşam saatlerinde gizlice paravan şirkete makineleri taşıtmaya başladı. Bunu duyan işçilerin tamamı buna engel olmak için işyerine geldiler. Orada polisler de vardı ve bize engel olmaya çalıştılar. Bizim istediğimiz tek şey tüm haklarımız verildikten sora makinelerin taşınmasıydı. Ancak birkaç makine taşındı.
Peki, makineler taşındıktan sonra neler yaptınız?
— Tabi sendikadaki arkadaşlarımızla yine bir toplantı yaptık ve Pazartesi işe başlamak için geldik. Ancak fabrikanın kapalı olduğunu gördük. Yönetim binasının önünde toplandık ve fabrika yöneticileri toplantı yaptı. Krizi bahane ederek, fabrikanın kapandığını söylediler. Bütün işçilerin çıkarıldığını söylediler.
İşten çıkarıldıktan sonra destek istediğiniz yerler veya kişiler oldu mu?
— Evet oldu. CHP İl Başkanlığı, CHP milletvekilleri ile görüşüldü. Ancak patronumuz CHP Yenişehir birinci sıra encümeni. Ayrıca CHP İl Başkanı zaten patronun mali müşaviriymiş, buradan hiçbir destek gelmedi. AKP yetkilileriyle görüştük. “Bize desteğiniz lazım” dedik. Medya desteği istedik. Bize; “gidin kendiniz görüşün medyayla” dediler. Bu cümleyi kuran da İnsan Hakları Komisyon başkanıymış. Olay bittikten sonra, “bana dilekçeyle gelin” dedi. Yani hiç birinden destek alamadık. Ne varsa bize desteğe gelen öğrencilerde var.
Şu an kaç işçi fabrika önünde sizinle beraber mücadele ediyor?
— Şu an sendikalı doksan kadar işçi var. Şimdilik bu sayının büyük kısmı bizle fabrika önünde bekliyor. Arkadaşlarımızın büyük çoğunluğuyla buradayız ve herkes çok karalı. Bunun yanında Birleşik Metal-İş sendikamız da gereken her şeyi yapıyor. Zaten sendikamız Mersin bölgesinde iyi deneyimlere sahip. Şimdi bütün işçi, birbirimize kenetlenmiş durumdayız ve kararlıyız: “Gemileri yaktık geri dönüş yok!”
Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?
— Tüm kamuoyundan destek bekliyoruz. Tüm haklarımızı kazanıp sendikamızla işe başlayana kadar direnişimiz sürecektir. Her gün sabah 8:00’den akşam 8:00’e kadar fabrikanın önünde bekleyeceğiz ve gerekirse çadır kuracağız.