Binlerce ''marjinal'' sağlık emekçisi İzmir'de grevdeydi
13 Mart'ta binlerce sağlık emekçisinin katılımı ile Ankara'da gerçekleşen merkezi mitingde alınan grev kararının ardından TTB ve SES öncülüğünde gerçekleştirelen greve İzmir'deki sağlık emekçileri etkili bir şekilde katıldı.
19 Nisan'da sağlık emekçileri sabahın erken saatinden itibaren g(ö)rev yerlerine gelip halka grevde olduklarını anlatmaya başladılar. Halkın da desteği ile İzmir'de özellikle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Yeşilyurt Devlet Hastanesi), Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tepecik Göğüs Hastanesinde %100 katılımla etkili bir grev başlamış oldu.Bir çok hastanede sembolik grev çadırları kuruldu. Sağlık kuruluşlarının çeşitli yerlerine ''Grevdeyiz'' pankartları asıldı. Her hastane önünde saat 11:00'de basın açıklamaları yapıldı. Poliklinikler ve ameliyathaneler hizmet üretmedi. 2 gün boyunca yalnızca acil servis hizmet verdi.Greve çıkamayan acil çalışanları unutulmayarak bütün acil emekçilerine karanfiller dağıtıldı. 2 gün boyunca her hastane kendi grev programını oluşturup çeşitli etkinlikler düzenledi.
İzmir genelinde ise 19 Nisan'da iki ayrı toplanma ve yürüyüş kolunda, Cumhuriyet Meydanı'nda ve SES binası önünde beyaz önlükleriyle toplanan binlerce sağlık emekçisi yağmura rağmen İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürüdü. İl Sağlık Müdürlüğü önünde, TTB ve SES basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında, sağlık çalışanlarına dayatılan performans sisteminin kaldırılması gerektiği, nitelikli bir sağlık hizmeti için sağlıkta dönüşüm adı altında gerçekleştirilen özelleştirme çalışmalarının durdurulması gerektiği belirtildi. Eğer Bakanlık herhangi bir düzenleme yapmazsa yeni bir eylem takvimi belirleneceği ifade edildi. Daha sonra g(ö)rev yerlerine dönen sağlık emekçilerine yatan hasta servisi ve acil servis dışında tek bir hasta bakmadan grevlerine devam ettiler. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesinde %100'lük katılımla gerçekleşen greve basının da ilgisi yoğundu. Hastane yönetimlerinin tehditleri ve bazı sağlık çalışanları hakkında açtıkları soruşturmalar emekçileri yıldırmadı. Sağlık emekçilerinin buna cevabı ise ''Baskılar Bizi Yıldıramaz'', "Yaşasın Sınıf Dayanışması'' şeklinde sloganlar oldu.
20 Nisan'da ise basın aracılığıyla halkın bilgilendirilmesi sonucu hasta müracatları yok denecek kadar azdı. Bütün gün işyerinlerinde olan emekçiler, kendi etkinlik programları çerçevesinde müzik dinletileri, şiirler ve her meslek grubundan temsilcilerin konuşmalarıyla günü geçirdiler. Klinik şefleri ve uzmanların da tam desteği ile grev, istenen şekilde gerçekleşti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın söylediğinin tersine bir grup marjinalin değil tüm sağlık emekçilerinin grevi oldu. Mesai bitiminde ise sağlık emekçileri yine beyaz önlükleri ile Kıbrıs Şehitlerinde bir araya gelerek sağlıkta dönüşüm programın nasıl ellerinde patladığını gösteren beyaz balonları patlattılar. Daha sonra halka neden grev yaptıklarını anlatan bildiri dağıtımı yapıldı. Halkın desteği oldukça fazlaydı. Bildiri dağtımının ardından Gündoğdu Meydanı'na doğru yürüyüş yapıldı. Yürüyüş sırasında ''Sağlıkta Ticaret Ölüm demektir'', ''Uykusuz Doktor Ölüm Demektir'', "Parasız Sağlık'', ''Marjinal değil emekçiyiz'' sloganları coşkulu bir şekilde atıldı.
TTB ve SES'in düzenlediği kitlesel basın açıklamasında, Recep Akdağ'ın marjinal grup nitlemesi kınandı. 4/B, 4/C, 4924 ve taşeron gibi statülerde değil güvenceli bir şekilde çalışmak istediklerinden bahsedildi. Basın açıklması sık sık sloganlarla kesildi. Sağlık emekçileri gerekli düzenlemeler yapılmazsa hükümetin karşısına daha farklı çıkacaklarını söyleyerek basın açıklamasını bitirdiler.