Trelleborg’da sözleşme imzalandı: Kazanımlar grev kararıyla geldi
Gebze’de bulunan Trelleborg fabrikasında Petrol-İş’te örgütlü işçiler, iki yıl önce 10 Aralık’ta greve çıkmış ve 44 gün süren grev kazanımlarla sonuçlanmıştı. Bu yıl yeni sözleşme döneminde toplu görüşmelerde uzlaşma sağlanamayınca işyeri temsilciliği 4 Kasım’da grev kararını uygulamaya karar verdi. Tarihin 4 Kasım olarak seçilmesi önemliydi. Çünkü bir önceki grev sürecinde, Aralık’ın ikinci haftasından itibaren, yurtdışındaki Noel tatili dolayısıyla ihracat talebinin düşmesi Trelleborg patronunun direnme gücünü nispeten arttırmıştı. Bu yıl işçiler grev kararını erkenden uygulamaya koyma kararı alarak patrona bu fırsatı tanımadılar. Sonuç işçilerin beklentilerini karşılayan ve bir dizi yeni kazanım getiren sözleşmenin imzalanması oldu.
İşçiler sözleşmede bir dizi kazanım elde etti
Grev kararının ardından da fabrikada işçiler eylemlerle, birlik ve beraberliklerini, kararlı şekilde yeni bir mücadeleye hazır olduklarını patrona gösterdiler. Bu durum, patronu tekrar sözleşme masasına getirdi. Yeniden pazarlıklar yapıldı ve sözleşme imzalandı. Toplu sözleşmede, ilk yıl yüzde 36’lık zam, daha sonraki yıl için enflasyon üzerine yüzde 3’lük ücret artışı elde edildi. İşçiler yılda bir defa verilen gıda çeklerini dörde çıkardı. İşe giriş ücretleri ise asgari ücretin yüzde 15 fazlası olarak belirlendi. Doğum izni 6 güne çıkarıldı. İşçilerin önemli taleplerinden biri olan tam kapsamlı tamamlayıcı sağlık sigortası da sözleşmede yer aldı.
Vergi adaletsizliğine karşı kazanım
Sözleşmenin önemli maddelerinden biri de vergi adaletsizliği ile ilgili. Yıl sonunda vergi dilimi dolayısıyla ücretlerde yaşanan düşüşü telafi etmek üzere brüt 1000 liralık bir ek iyileştirme kazanıldı. Bu kazanım Türkiye’de asgari ücretlilerin bile üst vergi dilimine girdiği son derece adaletsiz vergi sistemi içerisinde elde edildi. Tüm sözleşmelerde bu tür maddeler yer almalı. Vergi yükünü bir nebze de olsa patrona yansıtarak ücretlerde yıl sonuna doğru yaşanan azalmayı telafi etmek açısından önemlidir. Bu kazanım örgütsüz fabrikalarda işçileri sendikalaşmaya teşvik edecektir. Tabii ki sendikaların vergi adaletsizliğine karşı görevleri toplu sözleşmelerle bitmiyor. Yoksulluk sınırına kadar ücretlerin gelir vergisinden muaf tutulması için tüm sendikalar güçbirliği yapmalı ve işçi sınıfını seferber etmeli.
Grev kararı tarihinin önemi
İşçiler sözleşmeden dolayı memnunlar ve elde ettikleri kazanımların hem kendileri için önemli olduğunu hem de sözleşme sürecinde olan sınıf kardeşlerine yol gösterici olduğunu belirtiyorlar. Bu yıl greve çıkılmamış olması ve sözleşmenin masada bitmesi, işçinin haklarını mücadeleyle iyileştirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Bir önceki dönemde yapılan hatalar ve doğrular bir sonraki mücadeleler için ders ve örnek niteliğindedir. Zira sınıf mücadelesi birikimli ilerleyen bir süreçtir. Trelleborg işçileri 2015 yılındaki ilk grevden dersler çıkardı, temsilcilerini yeniledi, örgütlülüğünü güçlendirdi ve 2019 grevine çok daha güçlü şekilde çıktı. 2019 grevinin de dersleri bu yılki mücadeleye ışık tuttu. Trelleborg işçileri bir önceki grevde kararlı bir duruş sergilemeseydi bu sözleşme döneminde 4 Kasım için ilan edilen grevin yaptırım gücü bu denli yüksek olmazdı.
Mücadele sürüyor
Mücadele sürüyor. Geçtiğimiz dönem sözleşme imzalandıktan sonra yaşanan işten çıkarmalar grevde elde edilen başarının ardından olumsuz bir gelişme olmuştu. Şimdi bu sözleşmenin ardından, geçtiğimiz dönemde atılan işçilerin yeniden işe alınması sözleşmedeki başarıyı taçlandıracaktır. Gelecek için Trelleborg fabrikasının henüz sendikal örgütlenme sağlanamamış olan bazı işletmelerinde, sendikal örgütlenmenin gerçekleştirilmesi de bir görev olarak duruyor. Tüm bunlarla birlikte bir bilanço çıkaracak olursak, 2019 yılında kamu toplu iş sözleşmeleri ve TÜPRAŞ ihanetlerinin ardından “işçinin makûs talihini değiştirdi” dediğimiz Trelleborg grevi bu yıl da sözleşmede elde edilen kazanımlarla tüm işçi sınıfına örnek olmuştur. Elbette ki sözleşmede elde edilen zamlar enflasyon karşısında eriyecektir. Enflasyon zamları gerçek enflasyondan değil TÜİK’in yalancı enflasyonundan hesaplanacağı için kayıplar olacaktır. Ancak tüm bunlar bize sınıf mücadelesinin fabrikalarda ve işyerlerinde bitmediğini mutlaka sınıfın sendikal mücadeleyi siyasal düzeye taşımasının zorunluluğunu hatırlatmalıdır.