Gölge etmeyin, önderlik edin!
Kavel’de örgütlü olan ve grev hakkını yasalara yazdıran “yasadışı” grevi örgütleyen Maden-İş sendikası, o dönemde Türk-İş’e bağlı olsa da, DİSK’in harcını atan sendikaların başında gelir. O nedenle DİSK toplantılarında, genel kurullarında, eylemlerde sıkça “Kavellerden, 15-16 Haziranlardan geliyoruz” gibi cümlelerle başlayan konuşmalar yapılıyor. DİSK’in nereden geldiğini, Türkiye işçi sınıfının tarihinde önemli mücadelelere imza attığını herkes biliyor. Bugün sorulması gereken ise, DİSK’in nereden geldiği değil, bugün o deneyimlerden geçerek gelen bir işçi örgütü olarak nasıl bir pratik ortaya koyduğudur.
MESS sözleşmesi bu açıdan son derece yakın ve somut bir örnektir. Elbette DİSK, metal işçilerinin mücadelesinin sonuna kadar yanında olduğunu açıkladı. Ama bu yetmez. Örgütlü olduğu fabrika ve işyerlerini, grevle fiili olarak dayanışmanın yollarını yaratmak için seferber etmesi gerekirdi. Buna dair DİSK’in örgütlü olduğu işyerlerinde somut bir çalışmasını göremedik. DİSK, Gebze’de Birleşik Metal’in düzenlediği mitinge dahi işçileri taşımadı. Nakliyat-İş dışında DİSK’e bağlı hiçbir sendika eyleme katılmamıştı. Durum bu iken Arzu Çerkezoğlu’nun kürsüden grevi sahiplenen konuşmasının altı boş kalıyordu.
DİSK’in açıklamalarından bildiğimiz, greve ilişkin programın 3 Şubat tarihli Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nda belirleneceğiydi. 5 Şubat olarak belirlenen grev tarihinden iki gün önce! Ve daha programı belirlemeden sözleşme imzalanmış oldu. Geriye grev adına yapılan tek somut iş olarak Kadıköy’de DİSK’in bileşeni olduğu “emek ve demokrasi güçleri”nin dostlar alışverişte görsün eylemi kalmıştı.
Daha önce ekonomik krize karşı faaliyetlerde ve son olarak asgari ücret gündeminde de DİSK, asıl olarak basın açıklamaları ve çeşitli platformlarda ortak bildiri dağıtımları organize ederek varlık gösteriyor. Büyük şehirlerde, çoğunlukla merkezi yerlerde onlarca kurumun bir araya gelerek dağıttığı bu bildirilerden çok daha fazlasını MESS dayatmalarına karşı greve hazırlık çalışması kapsamında biz tek başımıza DİP ve Metal İşçisinin Sesi olarak dağıttık. Yani DİSK yöneticilerinin bu tür faaliyetlerde görünmesi iyi güzel ama DİSK’in gücü ve potansiyeli göz önüne alındığında çok da bir şey ifade etmiyor. Kaldı ki kendi üyelerini harekete geçirmeyen bir DİSK’in halka yaptığı mücadele çağrısı nasıl inandırıcı olabilir?
Asgari ücret belirlenmeden önce DİSK, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önünde yaptığı eylemde, asgari ücretin masabaşı pazarlığı ile belirlenemeyeceğini söylüyordu. Doğrudur! DİSK’in talep ettiği asgari ücret de işçi ve emekçilerin yaşam koşulları açısından çok daha gerçekçidir. Peki masabaşı pazarlığını aşmak ve talep edilen asgari ücreti iktidara dayatmak için ne yapılmıştır? Güçsüzlük mazeret olamaz! DİSK eğer işyerlerinden hareket ederek bir seferberlik içine girmiş olsa sadece kendi gücünü değil Türk-İş hatta Hak-İş’in tabanını da harekete geçirebilirdi. Üstelik Aralık başında üç konfederasyonun ortak basın açıklaması yapmış olması bu konfederasyonların yönetimini sıkıştırmak için de son derece iyi bir fırsattı. Ancak sadece yüzünü sınıf mücadelesine dönmüş bir sendikal önderlik bu fırsatlardan yararlanmayı önüne koyabilirdi.
Eğri oturup doğru konuşalım. DİSK, yüzünü fabrikalara, işyerlerine dönmekten çok CHP’li belediye başkanlarına dönmüş durumda. Bir burjuva partisine bu kadar angaje olmak başlı başına eleştirilmesi gereken bir şey. Hele ki işçileri eylemde olan belediye başkanlarıyla verilen pozların sınıf mücadelesiyle bağdaşır en ufak bir yanı yok! DİSK artık düzen siyasetiyle arasına epey bir mesafe koyup işçilerle arasındaki mesafeyi de en aza indirmelidir. DİSK, dostlar alışverişte görsün tavrını bırakmalı. Hak almaya odaklanarak eylem organize etmeli, bu eylemlere işçileri katmalıdır. Kimse işçiyi suçlamasın! Nerde o eski işçiler edebiyatını bırakın! Gölge etmeyin önderlik edin! Bakın nasıl grev hakkını grevle savunuyor, istibdada göğüs geriyor işçiler! DİSK, DİSK’i kuran değerlere sahip çıkmak istiyorsa geçmişiyle övünmenin ötesine geçerek yeni Kaveller, 15-16 Haziranlar yaratmak zorundadır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2020 tarihli 125. sayısında yayınlanmıştır.