Kapitalizm ormanlarımızı yok etmeye devam ediyor!
Önce Kanadalı Alamos Gold şirketinin Kaz Dağları talanı ve Muğla’daki yangınlar, hemen ardından İzmir’de ve hemen hemen aynı zamanda dünyanın en önemli biyolojik alanlarından biri olan Amazon ormanlarında başlayan ve günlerce kontrol altına alınamayan orman yangınları sebebiyle ormanlar tekrar ülke gündeminde.
Orman yangınları da, ormanlık alanların yakılıp imara açılması da yabancısı olduğumuz bir mesele değil. Ülkenin en güzel, en cennet, en doğal yerlerinin yakılıp betona gömülmesi ve bununla nasıl mücadele etmek gerektiği daha önceleri de ülke gündemini zaman zaman meşgul etmişti.
Ama bu defa durum öncekilerden biraz daha farklı şekilde gerçekleşiyor. Ülke tarihinde ilk defa yerleşim yerlerini de tehlikeye atan bir yangını söndürme çalışmalarının önünde bir engel olarak siyasi iktidar ve sermaye ilişkisi açıkça ortaya çıkıyor. Yani memleket yanıyor ama yangın söndürme işi başkasına “ihale” edildiği için eldeki imkânlar kullanılmıyor. Bu da yetmiyor ülkenin bakanı Türk Hava Kurumu’nun elindeki uçakların neden kullanılmadığını açıklarken yalanlar söylüyor. Bir yalanı çürütülüyor, ikincisini söylüyor, o da çürütülünce bir başkasını söylüyor. Bu da yetmeyince bu defa “Türk Hava Kurumu siyasetin oyuncağı olmuştur. Ana muhalefet partisiyle birlikte hareket ediyor." diyerek kendince mazeret uyduruyor.
Benzer durum Amazon ormanları yangınında da görülüyor. Brezilya’nın faşist devlet başkanı Bolsonaro da "Bana ve Brezilya hükümetine karşı, dikkati çekmek için çevreci sivil toplum kuruluşları bir suç eylemine karışmış olabilir. Teyit etmiyorum ama olabilir, bu bir ihtimal." şeklinde açıklama yaptı. Ardından da Amazonların çok büyük bir alanı kapsadığını ve bu yangınla mücadele edecek kaynağın olmadığını söyledi. Fakat Bolsonaro’nun Amazon Ormanlarını katletme planlarının sızdığı ileri sürülüyor. Türkiye’de de benzer şekilde İzmir Karabağlar’da yangın çıkan bölgelerde Alamos Gold’un maden arama izni için başvurduğu iddia ediliyor.
Yangınların artışında da Amazonlar ile Türkiye arasındaki benzerlik dikat çekici. Amazon ormanlarında yangınların geçen yıla göre %84 oranında arttığı belirtiliyor. Türkiye’de ise Ağustos ayında 200, sadece bugün (24 Ağustos) 12 orman yangını çıktı. Bu yangınların 7’si hala devam ediyor ve kontrol altına alınabilmiş de değil.
Ne orman yangınları ne de diğer çevre katliamları tesadüf, kaza veya kader değil. Brezilya’da faşist Bolsonaro iktidarıyla, Türkiye’de istibdad rejimiyle bu yangınların artış göstermesi tesadüf değil. Ormanları yağmalanacak alan olarak görüp emperyalist şirketlere peşkeş çeken, yangınlara etkili şekilde müdahale edilmesini türlü bahanelerle engelleyen siyasi iktidarlar birinci dereceden sorumludur.
Eğer ormanlarımızı, nehirlerimizi, göllerimizi ve denizlerimizi korumak, canlılığın ortak mirasına sahip çıkmak istiyorsak en başta bunun siyasi bir mesele olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu siyasi mücadelenin de birbirinden kopmaz şekilde istibdada, sermayeye ve emperyalizme karşı verilmesi şart.
Ormanlarımızı korumak için istibdada, sermayeye ve emperyalizme karşı mücadeleye!