Dokunulmazlıklara dokunmayın!
Roboski katliamında devlet güçlerinin bombardımanı sebebiyle birçok akrabasını yitiren bir insan “güvenlik güçlerinin yaptığı katliamlar”dan söz ederse ona ne denir? Hakikatin dile gelmesi karşısında saygı içinde susulur. AKP’liler ise bu kişinin dile getirdiği bu yalın gerçeğe “güvenlik güçleri katliam yapmaz, terörle mücadele eder” diye saldırdılar ve susturmaya çalıştılar. Hani bir kahvehanede ya da belediye otobüsünde yaşansa olay, tahammülsüz insanlar deyip geçebilirsiniz. Kişi Şırnak milletvekili Ferhat Encü idi, konuştuğu yer de meclis kürsüsü. Yetmedi, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği, komisyona taşındı. Komisyonda iki kere AKP milletvekilleri yumruklarla HDP milletvekillerine saldırdı. İkincisinde HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'i yere düşürüp tekmeledi. AKP’nin HDP’lilerin yasama dokunulmazlığını neden kaldırmak istediği, bu olaylarda çıplak biçimde görülmüyor mu? Savaşı tırmandırmak isteyen AKP, halka hakikatlerin anlatılmasının önünü kesmek istiyor. Hedeflenen, milletvekillerinin hakları değildir. Halkın bilgi alma ve farklı görüşleri duyma hakkıdır.
Bu bakımdan, meseleyi “teröristlere destek olanları cezalandırmak” olarak görmek işçi sınıfını şaşırtır, hâkim güçlerin propagandasına tutsak kalmasına yol açar. Bu ülkede olan biten her şey işçi sınıfını ilgilendirir. Hele hele ülke 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP ciddi bir yenilgi aldığından bu yana kasıtlı olarak yeniden bir savaş ortamına sokulmuşsa, “terörle mücadele” adı altında işçinin, köylünün, yoksulun genç çocukları hayatlarını yitiriyorlarsa, ama bakan oğulları Singapurlarda kumar masasında yakalanıyorsa, Kürdün bebeğinden yaşlı kadınına birçok sivil, askeri operasyonlar sırasında ölüyorsa, bu mesele işçi sınıfını yakından ilgilendirir. Yani HDP’lilerin yasama dokunulmazlığı meselesi, işçi sınıfı açısından hakikati bilme olanağı meselesidir.
5 milyon oy
Bir ülkede on seçmenden biri bir partiye oy veriyorsa, o partinin sesinin duyulması ülkenin geleceği için önemlidir. Hele hele ülkenin bir bölgesinde bazı illerde bu partinin aldığı oy oranı yüzde 80’lere, 90’lara tırmanıyorsa. İşçi sınıfı açısından sorun o bölgenin işçisiyle emekçisiyle de, İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da yaşayan Kürt işçiyle de birlikte mücadeledir. Bugün taşerona, kıdem tazminatının fona bağlanmasına veya işçi simsarlığına karşı mücadele, Türk işçinin olduğu kadar Kürt işçinin de sorunudur. Kazanmak için birlikte mücadele etmek gerekir. Ama siz Kürdün kendisini de, meclise yolladığı vekili de dinlemezseniz, o neden sizinle hareket etsin?
Üstelik AKP’nin HDP milletvekillerini susturmak için bulduğu yöntem hem var olan yasaların ayaklar altına alınmasıdır, hem de Türkiye’nin 12 Eylül’den bile geri düşmesidir. AKP 1994’te Kürt milletvekillerinin meclisten yaka paça atılmasının tarihte nasıl lanetlendiğini biliyor. Onun için bir el çabukluğuyla şu anda hakkında savcı başvurusu olan bütün milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya yöneliyor. Bunu da ancak anayasa değişikliği ile yapabilir.
Ama 113 milletvekilinin dokunulmazlığının topluca kaldırılması, hem anayasanın milletvekiline verdiği korumaya aykırıdır, en azından bazı milletvekillerinin hiçbir neden olmaksızın dokunulmazlıklarını yitirmesi demektir; hem de dokunulmazlığı kaldırılan milletvekiline 12 Eylül anayasasının bile vermiş olduğu Anayasa Mahkemesi’ne itiraz hakkını elinden almaktadır!
CHP Kenan Evren’den geride!
AKP’nin yasaları ayaklar altına alan bu girişimini MHP’nin desteklemesi normal. Ama CHP’nin Kenan Evren’in bile gerisine düşmesinin, bu partiyle “demokrasi cephesi” kurma hayalleriyle yaşayan sol akımlara ders olması gerekir. Dokunulmazlıkların kaldırılması, Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye bir hediyedir. CHP bunun siyasi sorumluluğunu üstlenmiştir.
En güzel fezleke henüz yazılmamış olandır
Bu memlekette ağır yolsuzluk vakasına karışmış nice hükümet mensubu ve oğulları var. Bu insanlar bütün halkın gözü önünde Tayyip Erdoğan’ın siyasi ikbali uğruna temize çıkartıldı. Bütün deliller ortaya saçılmışken aklandılar. Ama bakanlıktan da siyasetten de kopmak zorunda kaldılar. Soruyoruz: madem masumdular neden bakanlıktan ve siyasetten ayrılmak zorunda kaldılar? Cevabı açıktır: gerek o bakanların, gerekse onların görev yaptığı hükümetin başında olan Tayyip Erdoğan’ın mutlaka yargılanması gerekir. İşte en güzel fezleke o zaman yazılmış olacaktır!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2016 tarihli 79. sayısında yayınlanmıştır.