CHP’ye çalışan sosyalistler
Devrimci İşçi Partisi olarak, Blok’tan siyasi gerekçelerle ayrıldık ancak Blok adaylarına oy çağrısı yaptık. Burjuvazinin birbiriyle çatışan kanatlarına karşı emekçilerin ve ezilenlerin bir üçüncü alternatife ihtiyaç duyduğunu “Üçüncü Cephe” şiarımızla hep savunageldik. Seçimlerdeki tavrımız da buna uygundu. Ayrıca seçimler konusunda alınacak muğlak tutumların da fiilen CHP’ye çalışmak anlamına geleceğine dikkat çektik.
Türkiye solunun önemli bir kısmı Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku çatısı altında bağımsız adayları desteklerken, farklı tutumlar alan sosyalistler de oldu. ESP Blok’un kuruluş aşamasında eleştiri yaparak ayrıldı ve bir dizi ilde bağımsız adaylarla seçime katılıp başta Kürt illeri olmak üzere bazı bölgelerde de Blok adaylarını destekledi. TKP kendi adına seçimlere girdi. ÖDP de aynı yolu tutacaktı ki YSK tarafından listeleri evrak eksiklikleri gerekçe gösterilerek veto edildi. ÖDP’nin (özellikle KESK içinde BDP ile yaptığı ittifak dolayısıyla) Blokun adaylarını destekleyeceği beklenirken ÖDP Genel Başkanı devrimci ve sosyalist adayları destekleyeceklerini açıkladı. Halkevleri her zaman olduğu gibi bir demokratik kitle örgütü olduğunu öne sürerek açık politik tutum almaktan kaçındı. Bir dizi devrimci-demokrat yapı ise klasik olarak boykot tutumu aldı.
Açık tutum almayan düzen partilerine oynar
Devrimci İşçi Partisi olarak biz, Blok’tan siyasi gerekçelerle ayrıldık ancak Blok adaylarına oy çağrısı yaptık. Bağımsız adayların olmadığı yerlerde ise EMEP ve ESP’nin adaylarını destekledik. Bu konudaki tavrımızın esasını “düzen partilerine oy yok!” şiarı oluşturuyordu. Burjuvazinin birbiriyle çatışan kanatlarına yedeklenmeden emekçilerin ve ezilenlerin bir üçüncü alternatife ihtiyaç duyduğunu “Üçüncü Cephe” şiarımızla hep savunageldik. Seçimlerdeki tavrımız da buna uygundu. Ayrıca seçimler konusunda alınacak muğlak tutumların da fiilen CHP’ye çalışmak anlamına geleceğine dikkat çektik.
Hopa: Direnişin meydanı, reformizmin bataklığı
Nitekim öyle de oldu. Açık tutum almayan sosyalistler CHP’ye yönelen tabanlarını politik olarak etkileme zahmetine girişmediği gibi “AKP’yi durdurmak” şiarı adı altında CHP’nin değirmenine su taşıdılar. Bu durumun en dramatik örneği Artvin-Hopa olmuştur. Seçimlerden hemen önce AKP mitingine yönelik protestolar sırasında yaşananlar ortadayken bu ildeki oyların tamamen CHP’ye kanalize edilmiş olması son derece önemlidir. Hopa herhangi bir yer değildir; “sosyalistler”in öncülüğünde ciddi bir kitle mücadelesi yaşanmış ve bir de şehit verilmiştir. Hopa’daki siyasi güçleriyle övünmeyi pek seven, ilçede gerçekleşen direnişin öncülüğünü yaptıklarını haklı olarak ifade eden ÖDP ve Halkevleri’nin sandıkta ise CHP’ye oy vermenin öncülüğünü yapması reformizmin gerçek yüzünü ortaya koymuştur.
ÖDP devrimci ve sosyalist adaylara oy vermiş!: “CHP ne zaman devrimci ya da sosyalist oldu?”
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş neden Blok değil de devrimci sosyalist adaylar diye sorulduğunda EMEP ve ESP’den bahsederek başka adaylar da var demişti. Artvin’de EMEP’in aldığı oy 278; geçtiğimiz seçimlerde 257 imiş. ESP’nin bağımsız adayı ise sadece 135 oy alabilmiş. ÖDP’nin önceki genel seçimlerdeki oyu 1017. Bir önceki Hopa belediye başkanı ÖDP’li. Oylar nerede? Tabii ki CHP’nin hanesinde… 10 bine yakın oyla (%50) Hopa’da CHP birinci parti. Hopa dışında da tablo aynıdır. Bilen bilir, ÖDP kendi seçimlere girdiğinde bile üyelerinin birçoğunu CHP’den uzak tutamamıştır. Tunceli’den İzmir’e, Ankara’dan Antalya’ya ÖDP tabanı CHP’ye oy vermiştir. Aksi yönde hiçbir politik çaba olmadıktan sonra tersi nasıl olabilirdi ki?
Halkevleri’ni Halkevleri’nden dinleyin: “Düzen içi muhalefet havarisi”
Halkevleri seçim değerlendirmesindeki şu satırları aynen kendilerine de yöneltmek gerekir: “Açık ki tarihi ve bugünüyle; sınıfsal temeliyle CHP’nin neoliberal politikaların yıkıma uğrattığı yoksul emekçi halk sınıflarının tepkilerini AKP iktidarına alternatif bir siyasi harekete dönüştürme şansı yoktur. Seçim sonuçları bunun bir kez daha altını çizmiş ve AKP’ye karşı CHP’yi işaret eden “düzen içi muhalefet” havarilerinin soluğunu kesmiştir.” Hopa’daki vaziyet ortada… Halkevleri’nin başkalarına ders vermeden önce kendi kapısının önünü temizlemesi gerektiği açık. Hem direnişin en kuvvetli olduğu yerde CHP’ye çalışıp hem de CHP’yi işaret edenlere “düzen içi muhalefet havarisi” diyerek eleştirmek Halkevlerine has bir oportünizmin kıvraklığıyla mümkün olabilir ancak. Belli ki yumurta fırlatmak siyasetinizi tek başına düzen dışına taşırmıyor.
TKP: “Kendi kazdığı kuyuya düşmek”
CHP’ye çalışan bir başka odak ise TKP oldu. TKP’nin durumu ÖDP ve Halkevleri’nden farklı. Onlar açıkça kitlelere yalan söylediler. TKP’nin durumu ise en güzel “kendi kazdığı kuyuya düşmek” deyiminde karşılığını buluyor. Seçimlerde 500 bin boyun eğmeyen insan arayan TKP bu hedefe ulaşmak bir yana sonunda oylarının düştüğünü gördüğünde kongre kararı aldı. TKP’nin şaşkınlığını anlamak kolay değil. Uzun bir dönem boyunca tüm siyasetini “AKP’yi istemiyoruz!” sloganına endeksleyen TKP’ye kulak veren her aklı selim kişinin yapacağı şey açıktır. AKP’nin karşısındaki en büyük alternatife yani CHP’ye oy vermek. Bizim memleketimizde bir söz vardır: “İmamın dediğini yap yaptığını yapma” diye. TKP’ye kulak veren seçmen de öyle yapmış ve CHP’ye oy vermiştir. TKP sınıf bağımsızlığına dayalı enternasyonalist bir politikayı elinin tersiyle itmiş, AKP’nin kuyusunu ulusalcı bir cepheyle kazmak istemiş, ancak o kuyuya kendisi düşüvermiştir.