Cesedini belediye gömsün!

Münkir münafıkın huyu, 
yıktı harap etti köyü 
mezarına bir tas suyu, 
dökenin de...

Derince kazın kuyusun, 
inim inim inlesin 
kefenin diken iğnesin, 
verenin de...

Dağdan tahta indirenin, 
ıskatına oturanın 
mezarına götürenin, 
imamın da...
(Kazak Abdal)

Kenan Evren öldü. Ne kadar anlamlıdır: bir 9 Mayıs günü. Yani 1917 Ekim devriminin ürünü Sovyet devletinin Nazizmi kesin biçimde yenilgiye uğratarak dünyayı faşizmin çizmesinden kurtardığı gün olan 9 Mayıs 1945’in 70. yıldönümünde.

Kenan Evren öldü. Devletin başına geçtiği 12 Eylül 1980 tarihinden daha bir ay geçmeden, 8 Ekim 1980’de bütün sosyalistlerin yoldaşı Necdet Adalı kardeşimizi idam sehpasında neredeyse yargısız infazla katleden alçak. İdareyi ele aldıktan neredeyse günü gününe üç ay sonra bütün sosyalistlerin yoldaşı Erdal Eren kardeşimizi, satılık doktorların kemik testi raporlarıyla yaşını büyüterek daha 16 yaşında idam sehpasına yollayan aşağılık yaratık. 12 Eylül askeri diktatörlük döneminde ve devamında toplam 50 kişiyi astıran katil. İdamları eleştirenlere “asmayalım da besleyelim mi?” diye soran cahil zalim.

Eren 16 yaşında idam sehpasında can verdi. Evren 98 yaşında yatağında öldü.

Utancımız

Biz o halk düşmanını bütün bir halk olarak cuntabaşılıktan cumhurbaşkanlığına terfi ettiği 1982’den 1989’a 7 yıl daha başımızda taşıdık, cumhurbaşkanlığından emekliye ayrıldığı 1989’dan bu yana ise 26 yıl besledik. Yüzümüz kızarmalı, utanmalıyız onu yargılayamadığımız, Necdet ve Erdal’dan (1980) İlyas ve Hıdır’a  (1984) kadar idam ettiği yoldaşlarımızın hesabını soramadığımız, hapishanelerde çürümesini ve gözlerini orada kapatmasını sağlayamadığımız için. Sokak ortasında vurularak öldürülen sendikacı kardeşimiz Kenan Budak’ın hesabını soramadığımız için. Evlerinde, sokakta, işkencede, cezaevinde yargısız infaza uğrayan yüzlerce yoldaşımızın kanını yerde bıraktığımız için. Gözaltında kaybettirdiği nice Hayrettin Eren’lerin mezarları bile ortaya çıkmamışken o huzur içinde yaşadığı için. Diyarbakır zindanında yeryüzünde cehennem koşulları yaşattığı binlerce Kürdün, bu koşullara isyan ederek hayatını yitiren Kemal Pir’lerin hesabını soramadığımız için. Gözaltı süresi adı altında polise tam 90 gün boyunca “işkence dokunulmazlığı” vererek yüz binlerce, tekrarlıyoruz yüz binlerce kişiye işkence yaptırdığı, koskoca bir kuşağın bedenlerini ve ruhlarını yaralı bıraktığı halde kendisi yumuşacık yatağında öldüğü için. Cesur ve başı dik kadınlarımıza sistematik bir tecavüz politikası uyguladığı halde onu sonuna kadar rahat yaşattığımız için.

Türkiye çok insanlık düşmanı devlet ve hükümet yöneticisi gördü. Böylesini görmedi. Kenan Evren bu devletin en çirkin yüzüydü. Ama tam da gerçek yüzü olduğu için en çirkiniydi. Ötekilerin hepsi makyajlıydı. Devletin çirkin yüzünü halka sevimli görünmek için gülücüklerle süslüyorlardı. Bugün bu gülücükler gitti, bir nefret suratı geldiyse biraz da Kenan Evren’in mirasıdır. Ama hiçbiri Evren kadar açık sözlü ve çirkin yüzlü olmadı.

İkiyüzlülüğün resmi geçidi

Şimdi burjuvazinin birçok liberali ikiyüzlü biçimde Evren aleyhine konuşacak. Mehmet Barlas’a bakın. Söyleyeceklerine dikkat kesilin. 12 Eylül döneminin baş destekçilerindendi. Birçok Kemalist Kenan Evren’e verip veriştirecek. İyi izleyin ve hep hatırlayın. Bugüne kadar demokrasi kahramanı gibi gösterdikleri Uğur Mumcu ilk günden cuntayı desteklemiştir. Burjuvazinin “uygar” yüzünü temsil eden kanada bakın. Bugün Avrupa Birliği aşkına demokratlık oyunu oynuyorlar. Mesela Koç’lara bakın. Koç ailesinin “büyüğü” Vehbi Koç Kenan Evren’e mektup yazarak işçi sınıfının militan örgütü DİSK’i ihbar etmişti. Bütün işveren örgütlerinin neler söyleyeceğine dikkat kesilin. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu başkanı Halit Narin, 1982’de yeni çalışma yasaları kabul edildiğinde “Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizim” demişti!

Önümüzdeki günlerde bol bol soyut demokrasi, diktatörlük, asker vesayeti lafı dinleyeceksiniz. Karnınız boş lafa tok olsun! Her kim ki üç konuya değinmeden 12 Eylül’ü ve Kenan Evren’i eleştirir, kendini ondan ayırmaya çalışır, o boş konuşuyordur, sureti haktan görünmeye, halkı aldatmaya, hakikati saklamaya çalışıyor demektir.

Kenan Evren’in mirası

Bir: Kenan Evren, Türkiye burjuvazisi adına işçi sınıfının tarihin gördüğü en coşkun sınıf mücadelesi selini durdurmak, en ileri sendikal mevzisi olan DİSK’i bastırmak ve sonra evcilleştirmek, siyasi alandaki ifadesi olan sosyalist ve devrimci hareketleri ezmek ve dağıtmak, bütün yasal, sosyal ve ekonomik mevzilerini elinden almak için ordunun silahlı gücünü kullanmıştır. 12 Eylül, 1960’lı ve 1970’li yıllarda iktidarını tehdit altında hisseden burjuvazinin mutlak hâkimiyetini yeniden kurmak için yapılmıştır. Kenan Evren Türkiye burjuvazisinin has adamıdır!

İki: Kenan Evren, 1960’lı yıllarda bir uyanış yaşayan, 1970’li yıllarda ise özgürlüğü için örgütlenen Kürt halkının örgütlü mücadelesini ezmek, Kürdün Kürtlüğünü yok etmek için ordunun silahlı gücünü harekete geçirmiştir. 12 Eylül Kürt halkının hâkim ulus devletinin asimilasyon, inkâr ve imha politikası doğrultusunda susturulması için yapılmıştır. Kenan Evren Türk şovenizminin en önemli temsilcilerinden biridir.

Üç: Kenan Evren, ABD’nin ve NATO’nun adamıdır. 1979 Şubat İran devrimi ile Ortadoğu’daki en güçlü müttefiklerinden biri olan Şah’ı yitiren ABD, Türkiye’nin de solun ve “Milli Görüş” hareketinin güçlenmesiyle kontrol dışına çıkmasından korkarak, kendi has adamları Demirel, Ecevit ve Türkeş’i harcamış, idareyi “our boys”un ele alması planına onay vermiştir. 12 Eylül, jeopolitik açıdan bir taşla iki kuş vurmak için yapılmıştır: Türkiye ABD, AB ve NATO’nun sadık bendesi olarak kalıyor, Türkiye güvenceye alındıktan bir ay sonra başlatılan Irak-İran savaşı ile de İran devriminin yıkılması için taarruza geçilmesi mümkün hale geliyordu.

Gerisini değişik kuşaklar değişik sürelerle yaşadı. Türkiye’de burjuvazinin bütün siyasi güçleri 12 Eylülcü oldu. Türkiye 35 yıldır 12 Eylülcüler tarafından yönetiliyor. Özal’ın ANAP’ı zaten 12 Eylül’ün ürünü idi. Demirel’in DYP’si, bütün sosyal demokrat denen partiler, faşist hareket, hatta Erbakan adım adım 12 Eylülcü oldular. Erdoğan ve AKP 12 Eylül’e karşı çıkar gibi yaptı. Yüzde 10 barajından en çok o yararlandı!

Alkış ve tükürük

Bu adamın cenazesine bir kişi bile sahip çıkmamalıydı. Cesedini belediye kaldırmalıydı. Oysa Kenan Evren’in cenazesi devlet töreniyle kaldırılacak. Uygundur. Bu devletin Kenan Evren’in karşısında selam durması uygundur! Erdoğan’a, Gül’e, Demirel’e ve Sezer’e Evren sonrası cumhurbaşkanları olarak ona selam durma yakışır! Koç, Sabancı,  Albayrak, Ülker protokolde yerini ayırtmalıdır!

Halkın temsilcilerinin ise teki bile o cenazede bulunmamalıdır. O cenaze boykot edilmelidir! O cenaze Türkiye devletinin tarihi suçlarının bir itirafı gibi olmalıdır. Burjuvazinin sınıf sömürüsünün, ulusal tahakkümünün ve emperyalizm uşaklığının bütün taraftarları orada olmalıdır.

Ama onlar orada yalnız bırakılmalıdır. Bu toplumun geleceğini temsil eden halk ise, işçisiyle, emekçisiyle, Kürdüyle Alevisiyle, kadınıyla genciyle o kalabalığı tükürükleriyle boğmalıdır. Bugün Kenan Evren gömülüyor. Yarın onu bağrına basan bütün bu kirli düzen tarihin sayfalarına mutlaka gömülecek!