Başyazı: İşçi emekçi kardeş! Uyan! Kendi gündemine sahip çık!

eylem

Emekçi halkın en büyük sorunları işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı! İktidarın ise bu konularda ne söyleyecek bir sözü ne de uygulayacak bir çözümü var. O yüzden gerçekleri çarpıtıyorlar. Devlete göre işsizlik artmıyor geriliyor. İşsizler ordusu 11 milyonu geçmiş, gerçek işsizlik TÜİK’in açıkladığının iki değil neredeyse üç katı! Enflasyon tek haneye düşmüyor, devlet komik duruma düşen yıl sonu enflasyon tahminlerini yavaş yavaş revize ediyor. Ama asla gerçeği söylemeyecekler çünkü asgari ücret zammını gerçek enflasyona göre değil kendi “enflasyon beklentileri”ne göre (2021 için hâlâ yüzde 6,2!) yapacaklar.

“İşten çıkartmayı yasakladık” diye yalan söylediler. Gerçekte işten çıkartma yerine ücretsiz izin dayatmasını yasal hale getirip 2 milyona yakın emekçiyi günlük 39 liraya mahkûm ettiler. Ayrıca işten atmalar da bitmedi. Mesela Çorlu’da MTN Plastik işçileri, Gebze’de Özer Elektrik işçileri sendikalaştıkları için işten atıldı. Erdoğan’ın mülki amirleri neden anayasayı ve Erdoğan’ın çıkartmakla övündüğü yasayı çiğneyen patrona bir şey demiyor da Çerkezköy’de işçilerin eylem yapmasına karşı hususi yasaklama kararları çıkartıyor; neden Gebze’de Jandarma’yı işçilerin üzerine salıp, hakkını arayan işçileri gözaltına aldırıyor? 

Her şeyi çarpıtan, her konuda gerçekleri gizleyen bu iktidar, sağlık konusunda farklı mı davranacak? Test sayısını düşük tutup, fazla test isteyen doktorları takibe alan Sağlık Bakanlığı sonunda hem vaka sayıları hem de yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısı artmaya başlayınca her gün açıkladığı rakamlardan “toplam yoğun bakım” ve “toplam entübe” hasta sayılarını çıkardı. Ama salgın ateşi, düştüğü emekçi evlerini yakmaya devam ediyor. İşsiz bırakıyor, yoksul bırakıyor, hasta ediyor, öldürüyor!

Gerçekler her şeye rağmen gizlenemez olduğunda yalanlar da gittikçe büyüyor! Artık “Ayasofya da Türkiye de hür!” diye hilafet çağrısı yapıyor bir iktidar yandaşı dergi. Aynı günlerde Dardanel fabrikasında Koronavirüs çıkınca, patron üretim aksamasın diye işçileri rehin alıyor. “Evde kalamayan” işçi artık evine de gönderilmiyor. Fabrikalar toplama kamplarına dönmüş! Patronların sömürü hürriyetinden başka hürriyet mi bıraktınız ülkede?  

Danıştay’ın 2 Temmuz’da Ayasofya ile ilgili duruşma yapacağı açıklanmadan önce bu konu halkın gündeminde yoktu. Birkaç gün içinde Ayasofya’nın ibadete açılmasının Türkiye’nin egemenlik ve bağımsızlığının göstergesi olduğu iddia edildi. Peki Ayasofya’yı ibadete açanlar neden ülkenin boynundaki NATO zincirini kırmaktan bahsetmiyor? Neden İncirlik gündemde yok? Neden İsrail’le ticaret rekorları konuşulmuyor? Ayasofya milli egemenlik meselesidir diyenler neden Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı Amerikan tekeli Cargill fabrikasının içinde uygulayamıyorlar? Neden anayasal haklarını kullanıp sendikalaştığı için atılan işçiler iki buçuk yıldır dışarıdalar? Neden Amerikalı Avrupalı tekellerin dayatmalarına karşı hakkını savunan işçilerin grevleri yasaklanıyor? Neden bu ülkenin vatandaşı işçilerin hiçbir güvencesi yokken Erdoğan, emperyalist şirketleri sarayda toplayıp “güvenceniz benim” diyor?   

Türk lirası pul olmuş, banka mevduatlarında yabancı paranın Türk lirasına oranı yani dolarizasyon yüzde 50’ye ulaşmış, hâlâ milli egemenlik hikâyeleri anlatıyorlar. Din sömürüsünü ellerine almış, iktidarı eleştiren herkesi dinsizlikle itham ediyorlar. Peki bu muhteremler İslami katılım bankalarında yüzde 58’le normal bankaları sollayıp geçen dolarizasyonu hangi millilikle, hangi egemenlikle, hangi dinle, hangi imanla izah ediyorlar?

İşte halka anlatılanlar ve gerçekte olanlar. Emekçi halk kendi gündemine sahip çıkmalı, işsizliği, yoksulluğu, hayat pahalılığını ülkenin gündemi haline getirmelidir. Bir fabrikada, işyerinde, emekçi mahallesinde konu din, mezhep, memleket, takım tutmak, her akşam televizyonlarda halka anlatılan palavralar olduğunda her kafadan ayrı ses çıkar. Ama konu işimiz, ekmeğimiz, hürriyetimiz olduğunda birlik ve beraberlik kolayca sağlanır. O halde birleşelim, örgütlenelim, kendi gündemimizi ve çözümümüzü haykıralım: İşsize iş! Herkese aş! Emekçi halka hürriyet!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2020 tarihli 131. sayısında yayınlanmıştır.