Türkiye’de anti-emperyalist mücadelenin alevi

Vietnam savaşında yaptığı katliamlar dolayısıyla “Vietnam Kasabı” lakabıyla anılan CIA ajanı Robert Komer, 1968 yılının Kasım ayında Türkiye’ye büyükelçi olarak atandı. Komer’in bu göreve getirilmesi büyük yankı uyandırmışken, Türkiye’ye gelişiyle birlikte protestolar başladı. Komer’i İstanbul’da ve Ankara’da neredeyse attığı her adımda öfkeli bir kalabalık izledi. Büyüyen tepkilere aldırmadan 6 Ocak 1969’da ODTÜ rektörünü ziyaret ettiğindeyse, ODTÜ’lü devrimciler kitlesel bir eylem düzenlediler ve Komer’in arabasını ateşe verdiler.

Devrimci gençlerin, emperyalizmin eli kanlı uşağına verdikleri bu ders Türkiye’de anti-emperyalist mücadelenin ilk adımı değildi. Bir yıl önce 1968’de 6. Filo’nun askerlerini denize döken, “NATO’ya hayır” haftası düzenleyen, “Yankee go home” sloganlarıyla meydanlara çıkan da yine aynı bilinçle mücadele eden devrimci gençlerdi. Devrimci İşçi Partili Öğrenciler olarak biz de geçen sene 6 Ocak’ta; 50 yıl önce yanan ateşin sönmediğini söyleyerek, Komer’in arabasının yakıldığı yerde emperyalizmin ve Siyonizmin bayraklarını ateşe verdik ve haykırdık: Emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerini memleketimizden silene kadar bu ateş yanmaya devam edecek!

Emperyalizmin dünü, bugünü birdir; yarını da bir olacaktır

Bugün emperyalizmin eli, 50 yıl öncesinden daha az kanlı değil. Emperyalizm sermayesini büyütmenin peşinde, kardeşi kardeşe kırdırıyor ve yine kandan beslenmeye devam ediyor. NATO, ABD ve AB’nin Ortadoğu’da yaptıkları ortadadır. Emperyalist haydutluk, demokrasi ve barış kisvesi altında halkları katliamlara sürüklemektedir. Ezilen halkların isyanını engellemenin bir yolu olarak mezhep savaşlarını körüklemektedir.

Bölgede katliamcı politikalarını sürdüren, emperyalizmin Ortadoğu’daki en büyük işbirlikçisi Siyonist İsrail’dir. Korsan devlet İsrail, yıllardır Filistin halkının bağımsızlığını çiğnemektedir. İsrail’in gaddarlığı kadın, erkek, küçük, büyük tanımıyor; Filistinlileri katlediyor, topraklarını yağmalıyor. Türkiye’de ise ABD’nin işbirlikçiliğini bugün AKP ve onun yarattığı istibdad rejimi üstlenmektedir. Erdoğan’ın istibdad rejimi emperyalizmin kanlı savaşında, ona eşlik etmenin binbir türlü yolunu arıyor. Sömürü pastasından bir dilim almak için, emekçi halkın çocuklarını kullanıyor. NATO adı verilen suç örgütünün üslerini bu topraklarda konuşlandırıyor. 3. Havalimanı işçilerinden Cargill işçilerine, Flormar işçilerinden Tariş işçilerine bu memleketin emekçileri haklarını almak için direnirken; Erdoğan, emperyalist şirketlerin temsilcilerini sarayında ağırlayıp, onlara kendilerini evlerinde hissetmelerini öğütlüyor.

50. yılında Komeri'n arabası yanmaya devam ediyor

Ya emperyalist boyunduruk ya anti-emperyalist mücadele

Türkiye’de emperyalizm düşmanlığı emekçi halkın belleğinde yer etmiştir. Özellikle gençlik mücadelesinde derin kökleri bulunmaktadır. Emperyalistler de yerli işbirlikçileri de bu gerçeğin farkındadır. Ne 6. filo ne de Komer hatırlardan çıkmıştır. Erdoğan’ın özellikle seçim dönemlerinde emperyalizme hamasi nutuklar atması işte tam da bu sebeptendir.

Emperyalizme karşı mücadele hamasi nutuklarla verilmez. İstibdad cephesi ve onun sözde alternatifi Amerikan muhalefeti bu mücadeleyi veremez. Onlar ne söylerlerse söylesinler, her daim emperyalizmin yanında duracaklardır. Halkların üzerine bir kara bulut gibi çöken; yoksulluktan, acıdan, kandan başka bir şey getirmeyen emperyalist illet ancak ve ancak emekçi halkın çocukları tarafından defedilebilir! Bu sebeple bu toprakların yetiştirdiği gençlerin verdikleri anti-emperyalist mücadele bizlere onurlu bir miras olarak kalmıştır. ODTÜ’lü devrimcilerin yaktığı alev, bugün yolumuzu aydınlatmaktadır.

DİP’li Öğrenciler olarak bu tarihi mirasa tam anlamıyla sahip çıkıyoruz. Biz, emperyalizmden ve Siyonizmden medet umulmayacağını, medet umulduğunda sonucunun emperyalist boyunduruk olduğunu biliyoruz. Tutarlı bir anti-emperyalist programla, halkların bu boyunduruktan kurtulacağını söylüyoruz. Ve bu doğrultuda mücadele ediyoruz.

68 kuşağının anti-emperyalist mücadele bayrağı, bugün bizlerin ellerindedir. Bu bayrağı ancak başta İncirlik Üssü olmak üzere Türkiye’deki tüm NATO üslerinin kapatılmasını savunarak, tek bir emperyalist üs kalmayana dek mücadele ederek yükseltebiliriz. Emperyalistleri ve işbirlikçilerini memleketten defedelim!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2019 tarihli 112. sayısında yayınlanmıştır.