Sınavlar biter, mücadele sürer!
Merhaba aynı sıralarda oturduğumuz, geleceğin işçi ve emekçisi olan öğrenci arkadaşlarım. Ben de sizin gibi bir öğrenciyim. Bu sene lise sona geçtim. Gelecek için hazırlıklar, istediğimiz üniversite için çalışmalar birçok arkadaşım gibi benim için de yazdan itibaren başladı. Bu sayfalarda onlarca kez gelir eşitsizliğinin yıkıcılığından bahsedildi. Benim kuşağımın girdiği zorlu süreçte de bu sorunun oldukça önemli bir problem olduğunu görüyoruz.
Bazı öğrenciler hem okulların yetersizliğinden hem de ders çalışmaları için itici bir güç olduğundan dershaneye gitmeyi tercih ediyor. Durumu kötü olanlar ise bu süreçte ya kendi başlarına çalışıyor ya da üniversite hayalleri için çabalayamadan çalışma hayatına atılıyor. Sınav stresiyle psikolojik ve sosyal olarak mücadele ederken bir yandan da dört bir yanımızı saran ekonomik sorunlar bizi boğuyor, prangalara vuruyor.
Sadece dershane ücretleri değil; ders çalışmak için gerekli olan bütün araçlar, test kitaplarından kırtasiye malzemelerine gitgide pahalanıyor. Tam anlamıyla, ileride “para kazanabilmek” için okurken para harcamak zorunda kalmaktayız. Eğitim ne kadar ücretsiz dense de yaşanılan durum bambaşka. Ücretli eğitimin olduğu yerde kurumlar eğitim vermek için değil, para kazanmak için çalıştığından verimsiz bir eğitim sistemi içerisinde dolaşıp durmaktayız.
Bizi üniversiteye yerleştirmek için uğraşan dershaneler ve eğitim kurumları günümüzdeki üniversiteli işsiz sayısını gizleyip, sınavı kazanan herkesin iyi bir yerlere gideceğine bizleri inandırmaya çalışıyor. Halbuki somut durum bizim durumumuzun sınavlarla, dershanelerle değil, bu eğitim sistemini değiştirmekle iyileşeceğini gösteriyor. Bu şartlarda sınavların değil mücadelenin bizi kurtuluşa götüreceğini şiar edinmek zorundayız!
İzmir’den bir lise öğrencisi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.