Eğitim modeli belirsiz, sağlık önlemleri belirsiz, okul sayısı belirsiz ama okullar açılıyor!

Eğitim modeli belirsiz, sağlık önlemleri belirsiz, okul sayısı belirsiz ama okullar açılıyor!

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların 31 Ağustos tarihinde açılacağını duyurdu. Ancak eğitimin nasıl yapılacağı, öğrencilerin hangi koşullar altında eğitimini sürdüreceği konuları belirsizliğini koruyor. Bakan Selçuk, net ifadeler kullanmamasına karşın hibrit model eğitimin uygulanacağını belirtiyor. Bu eğitim modeline göre örgün eğitim ve uzaktan eğitimin iç içe geçeceği söyleniyor. Temel derslerin yüz yüze diğer derslerin ise internet üzerinden gerçekleşmesi söz konusu. İlk ve ortaöğretim için bu açıklamalar yapılırken üniversiteler için ise henüz bir açıklama gelmiş değil.

Ziya Selçuk, okullarda nasıl bir eğitim modeli uygulanacağı ile ilgili net bir açıklama gelmemesinin sebebini, son kararın vaka sayılarının seyrine göre bilim kurulunun yapacağı değerlendirmeye bağlı olmasıyla açıklıyor. İlk bakışta gayet makul görünen bu açıklamanın vahameti, aynı bilim kurulunun vaka sayılarının arttığı bir dönemde milyonlarca öğrencinin sınava girmesinde bir sakınca görmediği hatırlandığında anlaşılıyor.

Söz konusu hibrit eğitim modeli ise en az salgın kadar zararlı. Bu eğitim modeli ile devlet okulları ile özel okullar arasındaki fark daha da artacak. Özel okullarda, olası uzaktan eğitim modelinde daha fazla imkandan faydalanma şansı olan öğrenciler, devlet okulunda gerekli internete ve teknolojik aletlere ulaşımı olmayan öğrencilerden çok daha avantajlı bir konuma gelecekler. Bu da eğitim sistemindeki eşitsizliği derinleştirecek. Benzer şekilde örgün eğitimde de yaşanabilecek sıkıntılar mevcut. Ziya Selçuk, okul sayılarında artışa gidileceğini, boş kalan İmam Hatip okullarının değerlendireceğini belirtti. Bir ay önce yapılan liselere ve üniversitelere geçiş sınavları için de benzer açıklamalar yapılmıştı fakat sınav günü geldiğinde okullarda yaşanan yığılma engellenemedi.

Özellikle devlet okullarında, yetersiz sınıf sayılarıyla ve gereğinden fazla sınıf mevcuduyla, gerekli tedbirler alınmadan okulların açılması demek olası bir ikinci dalganın merkez üslerinden birinin okullar olması demektir. Böyle bir durum ise kronik rahatsızlığı olan öğrenci ve eğitim emekçilerinin sağlığı ve hatta hayatı için büyük bir risktir.

Tüm gelişmeler göz önüne alındığında iktidarın eğitim politikasının bizleri mağdur etmeye devam edeceği anlaşılıyor. Okulların açılmasına bir ay kalmasına rağmen içimizi rahatlatacak hiçbir net açıklama yapılmadı. Öğrencilerin, velilerin ve bütün eğitim emekçilerinin sağlığı, adeta sermayenin sözcülüğü işlevini üstlenen bilim kurulunun kararına ve eğitimi piyasa kurallarına teslim eden iktidara bırakılmış vaziyette. Bizler sağlığımızın ve geleceğimizin sermayenin çıkarları uğruna hiçe sayılmasını istemiyoruz. Derhâl planlı bir eğitim modeliyle, herkes için eşit ve nitelikli bir eğitim istiyoruz. Bizim ve eğitim emekçilerinin sağlığını önceleyen önlemler alınmadıkça atılan her adım “piyasaların canlanması” için sağlığımızın hiçe sayılması olacaktır.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2020 tarihli 131. sayısında yayınlanmıştır.