TOGG yerli malı da değil yurdun malı da değil!

TOGG yerli malı da değil yurdun malı da değil!

Törenlerle ve büyük bir medya kampanyası ile ilk yerli ve milli otomobil olarak duyurulan TOGG aslında ne ilk ne yerli malı ne de yurdun malı. Tam bir kandırmaca ve aldatmaca söz konusu. Aslında başından itibaren TOGG bir yerli otomobil projesi değildi. Bursa’daki fabrikanın kurulmasıyla ilgili 1945 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nde “yerli” ya da “milli” kelimeleri dahi geçmiyordu. Proje “elektrikli araba üretim tesisi” olarak geçiyordu. “Yerli ve milli otomobil” ifadesi gerçeğin değil iktidarın propagandasının bir sonucu. Buna apaçık dezenformasyon da diyebilirsiniz!

Tasarım İtalyan, motor Alman, batarya Çinli! Yerlilik oranı yabancı otomobillerden bile az!

TOGG’un tasarımı İtalyan Pininfarina şirketine yaptırıldı. Motoru Alman Bosch firmasından tedarik ediliyor. Elektrikli araçlar için motor kadar önemli olan bir diğer parça olan batarya ise yine yabancı bir firma olan Çinli Farasis ile üretiliyor. Sanayi Bakanı Mustafa Varank TOGG’un yerlilik oranının yüzde 51 olduğunu söylüyor. Duyan “ilk defa yarısından fazlası yerli olan” bir araba üretildi zannedebilir. Bu da doğru değil. TOGG’un yerlilik oranı Türkiye’de üretilen yabancı FİAT, Renault, Toyota, Hyundai otomobillerin ortalama yüzde 54,32 olan yerlilik oranından bile daha az!

Rus şirketiyle ve Katar ordusuyla “yerli milli” otomobil

TOGG araba olarak yerli değil onu anladık. Peki sermayesi yerli mi? Bunun da cevabı hayır. TOGG’u oluşturan sermaye gruplarından Turkcell üzerinden IMTIS isimli Rus şirketi, BMC üzerinden de Katar Silahlı Kuvvetleri (yanlış okumadınız Katar ordusundan bahsediyoruz!) TOGG’un yabancı ortakları içinde bulunuyor. İnan Kıraç’ın üzerinden az kalsın Sezgin Baran Kormaz da bu projenin ortağı oluyordu (Sedat Peker SBK’nın payının araya Süleyman Soylu’nun girmesiyle şaibeli şekilde İnan Kıraç’a geçirildiğini iddia etmişti!) ve belki de şimdi SBK’yı yargılayan ABD devleti bu adam Amerikan hazinesini dolandırdı diyerek TOGG’a ortak çıkacaktı!

TOGG üzerinden sermayeye peşkeş!

TOGG projesinin sermaye ortakları Erdoğan’ın söylediği gibi babayiğitlik yaparak bu işe girmediler. İsteyen yukarıda bahsettiğimiz 1945 sayılı kararnameye Resmi Gazete’ye internet üzerinden girerek bakabilir. Orada “yerli” ve “milli” kelimeleri geçmiyor ama devletin “babayiğit” patronlar için yapacağı kıyakların geniş bir listesi sunuluyor. Kararnameye göre 22 milyar liralık sabit sermaye yatırımı öngörülüyor ve bu şirketlerden beklenen katkı sadece 3,5 milyar! Gümrük vergisi muafiyeti, Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası, vergi indirimi, azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıllık sigorta primi işveren hissesi desteği, 10 yıllık gelir vergisi stopajı desteği, azami 360 milyon liralık nitelikli personel desteği, faiz ve kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi ve Devlet Malzeme Ofisi’nin 30 bin araç alım garantisi de peşinden geliyor. Ayrıca bu şirketlerin alacağı kredilerin faiz ödemelerini bile devlet üstleniyor.

Devrim’e hakaret!

TOGG ne yerli malı ne de yurdun malı olduğu halde ilk yerli otomobil üretim denemesi olan Devrim otomobiliyle eş gösteriliyor. Gerçekler ortadayken TOGG’la bir tutmak Devrim’e hakarettir. Devrim otomobili akamete uğramış bir girişim olsa da devlet tarafından tasarımı ve üretimi tamamen yerli olacak şekilde planlanmıştı. Devrim arabasını TOGG’un yanında sergileyenler onu TOGG’un gerçek yüzünü maskelemek için kullanıyor. Yine halkı kandırma, yine kamu kaynaklarının israfı, yine sermayeye peşkeş!

Gerçek yerli otomobil mümkün!

Gerçek yerli otomobil mümkündür. Ancak sermaye iktidarlarıyla ve kâr amaçlı özel sektör yatırımlarıyla bu olmaz. Teknik ve teknolojik olarak motordan bataryaya kadar her parçayı yerli olarak üretmek üzere bir planlama yapılabilir. Ama Bosch’dan motor almak, Çinle birlikte Batarya üretmek daha ucuz ve kârlı olduğu için Erdoğan’ın babayiğit patronları bunu yapmaz. Otomobil üretiminde bir yere kadar yabancı parça kullanımı makul görülebilir. Ama bunun için otomobil fabrikalarının özel mülkiyette olması bir zorunluluk değildir. Bugün Türkiye’deki Amerikan, İtalyan, Fransız, Güney Kore, Japon sermayeli otomobil fabrikalarının işçi denetiminde kamulaştırılması (millileştirilmesi!) atılması gereken ilk adımlardan biridir! Ancak bunu da sermayenin temsilcisi ve emperyalizme göbekten bağlı bir iktidarla yapamazsınız! Sonuçta her şey gibi yerli otomobil de bir sınıfsal meseledir. İşçi iktidarı sadece yerli bir otomobil için değil memleket ekonomisi üzerindeki tüm emperyalist zincirlerin kırılması için de tek yoldur!