Terim fonunda derin sorular

Terim fonunda derin sorular

Fatih Terim’in adıyla anılan dolandırıcılık vakası tüm ülkenin gündemine oturdu. Seçil Erzan isimli bir Denizbank şube müdürü, Fatih Terim’in içinde olduğu ve Denizbank üst yönetiminin yönettiğini söylediği bir fon üzerinden dolar milyoneri futbolcu ve iş adamlarına fahiş faizler teklif etti. Topladığı paraları geri ödemeyince olay patladı ve kamuoyuna mâl oldu. Fatih Terim’in yanı sıra adı geçen Arda Turan, Emre Belözoğlu gibi meşhur ve yıldız isimler olayın bir taraftar kavgası ya da magazin gündemi şeklinde tartışılmasına yol açıyor. Oysa işçi sınıfı ve emekçi halk buradaki vurgunun izleyicisi değil tarafı olmalı!

Kimse bizi bu insanların aptal olduğuna inandıramaz. 3-5 günlük ya da aylık vadelerle yıllık bazda yıllık yüzde 250’lerden yüzde 2.600’lere tekabül eden getiriler teklif edilmiş. Bu fahiş oranlara kim nasıl inanır? Demek ki daha önce birilerine bu kazançlar sağlanmış. Peki bu fahiş kazanç yasal ve meşru yollardan gerçekleşebilir mi? Elbette ki hayır! Peki bu illegal faaliyet ne olabilir.

“Terim fonu” bir dolar fonu. Katılanlar yüzbinlerce yer yer milyon dolarlarla fona katılıyor. Dolayısıyla gözler dolar spekülasyonuna ve döviz kurunda büyük dalgalanmaların olduğu 2021 yılı sonuna çevriliyor. Bu dönemde Erdoğan’ın bir konuşmasıyla dolar yukarı fırlıyor sonra Merkez Bankası piyasaya döviz satarak kuru kontrol altına almaya çalışıyordu. En büyük dalgalanma 20 Aralık tarihinde oldu. Dolar yine fırlamıştı, Erdoğan kabine toplantısından çıkıp kur korumalı mevduat kararını açıklayınca dolar aynı hızla düşmeye başlamıştı. Erdoğan’ın açıklamasından önce 18,36 seviyesine kadar yükselen dolar/TL kuru, açıklamanın ardından 12,3'e kadar geriledi. Bu kararın bilgisini önceden almış olan biri 18,3’ten dolar satıp 12’ten tekrar aldığında saatler içinde 10 milyon dolarının üzerine 5 milyon dolar daha ekleyebilirdi. Günlük yüzde 50 yıllık yüzde 18 bin getiri!

İşçi sınıfı soruyor: Döviz fiyatları dalgalanırken bazı dolar fonlarını elinde tutan tefeciler ve bankalar haber alıp spekülasyon yoluyla fahiş kârlar elde etti mi?

İşçi sınıfı soruyor: Neden Seçil Erzan’ın Terim’in ve Denizbank’ın referansıyla topladığı fonun zarar edip patladığı dönem araştırılıyor da öncesindeki dönemler araştırılmıyor? Neden Terim dosyada yok? Neden Denizbank’a Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) soruşturma izni vermiyor?

İşçi sınıfı soruyor: 2001 krizinde Merkez Bankası başkanı olan Gazi Erçel’in devalüasyon kararı öncesinde 52 milyar lira ile dolar aldığı ve tüm ülke krizin içinde kan ağlarken parasının değerini ikiye katladığı ortaya çıkmıştı. Aynı dönemde Citibank ve Deutsche Bank’ın da 5,3 milyar dolar satın aldığı ortaya çıkmıştı. Bilgiyi birinci elden bilen Merkez Bankası yetkilileri mutlaka hesap vermelidir. Hâl böyle iken bugün Denizbank’ın soruşturulmasına izin vermeyen BDDK başkanı Şahap Kavcıoğlu aynı zamanda dövizde dev dalgaların görüldüğü 2021-2023 döneminde Merkez Bankası başkanıdır! Bu etik midir? Meşru mudur? Yasal mıdır?

İşçi sınıfı soruyor: Milyon dolarlarını kaptıran futbolcuların Erdoğan’a şikâyete gittikleri doğru mu? Erdoğan’ın bankadan mağduriyetin giderilmesini istediği doğru mu? Açıklayın! Erdoğan’ın dolarlarınızı bozun dediği dönemde onu destekleyen dolar milyonerleri, dolarlarını bozmak bir yana katlamak için spekülasyona girişmiş. Halk çarşıda pazarda yangınla boğuşurken, hakkını aramak için mücadele eden işçiye emekçiye Erdoğan nankör ve şükürsüz demişti. Erdoğan’ın halka bu muameleyi layık görürken dolar milyonerlerine gösterdiği şefkatli tutumun gerekçesi nedir?

İşçi sınıfı bunların hesabını sormayacak mı? Elbette ki soracak ve sormalı da. Yarın bu dava Denizbank’ın mağdurlara ödeme yapmasıyla tatlıya bağlanırsa -ki bu yönde yoğun bir çaba gözlemliyoruz- bu ödemeyi Denizbank vergiden düşecek. Yani işçinin etinden et kopartırcasına Ağustos ayında girdiği vergi diliminden alınan para bu vurgunun tazmin edilmesine harcanacak. İşçi sınıfı bunu kabul edecek mi? Etmeyecek ve etmemeli de! Bu soruşturmanın magazin gündemi içerisinde gargaraya getirilmesine mâni olmalıyız ve tüm gerçeklerin ortaya çıkartılması için gerçek ve şeffaf bir yargılama talep etmeliyiz! İşçi sınıfı ve emekçi halk bu olayda bir magazin hikâyesinin izleyicisi değil, davanın tarafıdır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2023 tarihli 171. sayısında yayınlanmıştır.