“Sosyal konut” aldatmacası

“Sosyal konut” aldatmacası

Emekçi halkın barınma ve kira sorunu adeta krize dönüştü. Son bir yılda konut kiraları %180 artarken özellikle büyükşehirlerde yaşayan bir işçi ailesi, haneye giren maaşın büyük bir kısmını kiraya vermek zorunda. Çalışan gençlerin ve öğrencilerin ise kendi başına eve çıkması neredeyse hayal bile edilemez hâlde. Artık bekâr gençler ve öğrenciler 4-5 kişi bir araya gelerek aynı evi paylaşmak zorunda kalıyorlar. Devletin kira zammı oranlarına getirdiği %25’lik üst sınırın ise gerçek hayatta bir karşılığı olmadı. Oturduğu evden taşınmanın çok daha maliyetli olduğunu bilen emekçi halk, %25’i aşan kira zammı dayatmalarına boyun eğmek zorunda kaldı. Nihayetinde emekçi halk, evde oturanın kirasını ödeyemediği, yeni bir ev kiralamak isteyenin ise evi kiralayamadığı devasa bir barınma krizi ile karşı karşıya kaldı.

Konut çok fakat emekçi halk erişemiyor

Barınma krizinin kaynağı ise konut yetersizliği değil. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013-2021 arasında konut satışları yıllık 1,5 milyona ulaşmış durumda. Buna karşılık son yıllarda kendi sahip olduğu evde oturanların oranı azalırken kirada oturanların oranı arttı. Bu oranlar bize tek bir gerçeği gösteriyor: konutlar inşaat zenginlerinin elinde.

İktidarın gözde taktiği: çözüm üretiyormuş gibi davranmak!

2023 seçimlerine devasa bir ekonomik krizle girecek iktidar, Erdoğan aracılığıyla geçtiğimiz günlerde “Cumhuriyet tarihinin en kapsamlısı” olarak sunulan sosyal konut projesini açıkladı. Projeye göre 81 ilde 2023-2028 dönemini kapsayacak şekilde 500 bin konut inşa edilecek. Projeye şimdiye kadar 3 milyona yakın başvuru yapıldığı açıklandı. Bu rakamlar konut krizinin boyutunu gözler önüne sermeye yetiyor. Erdoğan’ın “608 bin liradan başlayan fiyatlarla…” diye pazarladığı konutların ödemesi ise söylendiği gibi mütevazı değil. Çünkü ödenecek aylık taksitler, yılda iki defa memur maaşına yapılacak zam oranı dikkate alınarak TOKİ tarafından belirlenecek oranda arttırılacak. TOKİ’ye ucu açık bir inisiyatif verilmesi bir yana, Türkiye’deki enflasyon oranları da düşünülürse ödedikçe azalmayan, aksine artan bir borç olacak. 1 kilo eti almakta zorlanan emekçi halkın hem yaşadığı evin kirasıyla beraber taksitleri ödemesi hem de hayatını idame ettirebilmesi ise hayal. Bunun hayal olduğunu iyi bilen Bakan Murat Kurum hiç çekinmeden emekçinin aklıyla dalga geçmeyi sürdürerek “eşten dosttan borç alarak, biraz da ek mesaiye kalarak” taksitlerin ödenebileceğini iddia ediyor.

Amaç konut sorununa çözüm değil, seçim vaadi

20 yıllık iktidarı boyunca 1 milyon 200 bin sosyal konut yapacağını iddia eden fakat bunun sadece 500 binini yapabilen iktidarın, beş yıl boyunca her yıl 100 bin evi nasıl yapacağı merak konusu. Üstelik TOKİ bünyesinde seneler önce başlanmış fakat daha çivisi bile çakılmamış projeler mevcut. Uzun süredir emekçi halkın gündeminde olan bu sorunun iktidar tarafından şimdi gündeme alınmasının sebebi belli: memlekette seçim sath-ı mailine girilmesi. İktidar bu projeyle, barınma ve kira sorununu çözmüş gibi yapacak ve emekçi halkın kafasını karıştırarak oylarını isteyecek. Evlerden alınacak %10 peşinat ile boşalan kasayı bir nebze doldurup yaklaşan seçimin finanse edileceği de düşünülürse AKP, emekçi halkın kanayan yarasını bir kez daha kendisi ve patronların kârı için istismar edecektir.

Çözüm TOKİ değil, kamulaştırma

Konut ve barınma sorununun çözümü ne yeni konutlar inşa etmek ne de emekçi halkı ödemekle bitiremeyeceği borç zincirine vurmaktır. Parababalarının ve emlak zenginlerinin yaptıkları vurgunlarla kullanılmayan emlak stoku biriktirmelerinin önüne geçebilecek, herkesin barınmasını sağlayabilecek çözüm mevcut konut fazlasının bedelsiz kamulaştırılmasından geçer. 1,5 milyon konut fazlası varken her an evden atılma korkusuyla burun buruna yaşayan emekçi halkın faydasına başka bir çözüm yoktur.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2022 tarihli 157. sayısında yayınlanmıştır.