İşsizlik sigortası fonunda pandemi yağması
İşsizlik sigortası fonundan 32,1 milyar lira kısa çalışma ödeneği ve 9,2 milyar lira ücretsiz izin uygulaması kapsamında, 22 milyar lira ise teşvik ve destek, 3,3 milyar lira da işbaşı eğitim programı adı altında (toplamda 66,6 milyar lira!) sermaye tarafından yağmalandı.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan baştan beri işsizler dışında herkes yararlandı. Özellikle pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği patronlara büyük bir fırsat yarattı. İşçi ücretlerinin yüzde 60’ı işsizlik sigortasından karşılanırken, sadece az sayıdaki sendikalı iş yerinde geri kalan ücret farkı patron tarafından ödendi. Ücretsiz izin uygulamasında da patronlar kıdem ve ihbar tazminatı ödemeksizin işçileri kapı dışarı etme olanağına kavuştular. Pandeminin Türkiye’de etkisini gösterdiği 2020 Mart ayından bugüne kadar 2,5 milyondan fazla işçi ücretsiz izne çıkarıldı ve günlük 39 lira 24 kuruş nakdi ücret desteği ile (son asgari ücret zammından sonra 47 lira 70 kuruş!) geçinmeye mahkûm edildi.
Pandemi yağmasının bilançosu 66,6 milyar lira
İşçilere kısa çalışma ve ücretsiz izin dayatılırken bu uygulamaların mali yükü de işsizlik sigortasından karşılandı. Pandemi süresince kısa çalışma ödeneği kapsamında 32,1 milyar lira, nakdi ücret desteği adı altında ise (ücretsiz izne çıkarılanlara verilen para) 9,2 milyar lira, toplamda 41,3 milyar lira işçilerin alın terinden kesilerek biriken İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödendi. Sermayeye teşvik ve destek adı altında İşsizlik Sigortası Fonu’ndan direkt ödenen meblağ ise 22 milyar lirayı geçti. İşbaşı eğitim programları da uzun süredir patronlara maaş yükünü fona yıkarak işçi çalıştırma olanağı sunmaktaydı. Pandemi süresince bu kapsamda da 3,3 milyar lira sermayeye peşkeş çekildi.
Fonda deniz bitti! Para suyunu çekti!
Pandemiden önce 131,5 milyar lira maddi ve mali varlığı olan İşsizlik Sigortası Fonu’nda 2021 yılının Şubat ayı itibarıyla 98,1 milyar kaldı. Bu rakamın da sadece yüzde 22,2’si yani 21,7 milyar lirası nakit olarak kullanılabilir durumda. Geri kalan kısmı ise tahvil olarak ağırlıklı olarak da kamu bankalarına ve hazineye borç verilmiş durumda. Yani aslında bu para çoktan devlet tarafından harcanmış durumda. Bu tahvillerin 21,7 milyar liralık kısmı Merkez Bankası tarafından alındı. Borcu Merkez Bankası üstlendi. Eğer Merkez Bankası bu borcun vadesi geldiğinde karşılıksız para basarak ödeme yaparsa bunun yaratacağı enflasyon yine emekçi halka hayat pahalılığı olarak yansıyacak.
İşten çıkarma yasağı yok! Ücretsiz izin ve Kod29 zulmü var!
Gelinen aşamada sermayenin ve devletin el ele vererek yağmaladığı İşsizlik Sigortası Fonu adeta suyunu çekmiş durumda. Hal böyle olunca kısa çalışma ödeneği uygulamasına 31 Mart’ta son verildi. Bunun tek bir anlamı var, o da patronları kısa çalışma yerine fona maliyeti daha az olan, ama işçiyi açlığa mahkûm edip, tazminat hakkından vazgeçmeye zorlayan ücretsiz izin uygulamasına teşvik etmek! Bu sadece mali bir teşvik değil. Patronlar hem ücretsiz izinleri hem de Kod 29 denen iftira maddesini (yüz kızartıcı suç, ahlak dışı davranış vb. iddiası ile tazminatsız işten çıkarma maddesi) sendikalaşan, hakkını arayan işçilere karşı bir koz olarak kullanıyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2021 tarihli 139. sayısında yayınlanmıştır.