Hazineye kur korumalı mevduat hortumu: Fatura 600 milyarı bulabilir!
Dövizin fırladığı doların 18 lirayı gördüğü 20 Aralık gecesi Erdoğan, kur korumalı mevduat uygulamasını ilan etmiş ve döviz kurları önemli ölçüde gerilemişti. O dönemde bu uygulamanın hazineye büyük bir yük getireceğini ve bu yükün de yine zamlar, vergiler ve hayat pahalılığı olarak emekçi halka ödetileceğini söylemiştik. 3 ay geçtikten sonra Erdoğan’ın “dahiyane” formülünün maliyeti de belli olmaya başladı.
Devletin hazinesi deniz mi?
Temsili bir örnekle açıklayacak olursak Erdoğan’ın açıklamasının ardından 100 bin lirayı Kur Korumalı Mevduat hesabına yatıran bir kişi, 3 ay içinde dolar kuru 11,64 TL’den 14,82’ye yükseldiği için 127.320 lira geri alacak. Uygulamaya göre üç aylık faiz yüzde 4,25 olduğu için 27.320 liranın 4.250 lirasını banka, geriye kalan 23.070 farkı ise hazine ödeyecek. Erdoğan ve AKP iktidarı kur korumalı mevduata 591 milyar liranın yatırılmasından övgüyle bahsediyor. Ancak 100 bin lira için yaptığımız hesabı 591 milyar lira için yaparsak devlet hazinesine üç ayda 136,3 milyara, yıl bazında ise 600 milyara yakın bir fatura çıkıyor ki bundan bahseden yok!
EYT’liden gasbedilenler para babalarına peşkeş çekiliyor!
Örneğin milyonlarca EYT’li ödediği primlerin ve döktüğü alın terinin karşılığını ve gasbedilmiş emeklilik hakkını isterken şişirilmiş rakamlarla devlete maliyeti 100 milyar lira olur diyen yandaş kalemler, iktidar sözcüleri ve bizzat Erdoğan’ın kendisi bu soygun karşısında suskun! Hatta bu yetmiyormuş gibi Kur Korumalı Mevduat avantajını “Yuvam Hesabı” adı altında yabancı şirketlere de açarak yağmaya yabancı şirketleri de ortak ettiler. EYT sorunun çözümü için gereken kaynak çok çok daha az. Bu vesile ile EYT için gerekli kaynağın maliyet olarak adlandırılmasını reddettiğimizi, işçilerin ödedikleri sigorta primlerinin karşılığının gasbedilmiş olduğunun bir kez daha altını çizmek isteriz.
Nas gitti hokus pokus kaldı: Laiklik bir ekmek ve hürriyet meselesidir!
Erdoğan, “Nas var” diyerek, inşaat sektörünü ve istibdad rejiminin finansmanını önceleyen faiz politikasına dini bir kılıf bulmuştu. Ancak bu politika çökünce piyasa faizleri yükselmeye başladı. Üstüne devlet de kur korumalı mevduatla gizli bir faiz artırımına gitti. İlk gün uygulamanın gizli faiz artışı olduğunu söylemiştik. Nitekim yukarıdaki örnekte gördüğümüz gibi Merkez Bankası gösterge faizi yüzde 14 olduğu halde kur korumalı mevduatın faizi yüzde 27,3 olmuştur. Erdoğan’ın faize dair dini referanslarının, imanla, Müslümanlıkla ilgisi olmadığı halkta bir göz yanılması yaratmak amacıyla ortaya atıldığı belli olmuştur. Yani Nas gitmiş geriye bildiğimiz hokus pokus kalmıştır. Laikliğin işçi ve emekçiler için bir ekmek ve hürriyet meselesi olduğu, din istismarının sermayenin ve para babalarının elinde bir silah olduğu gerçeği ayan beyan karşımızdadır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2022 tarihli 151. sayısında yayınlanmıştır.