EYT ekonomisi ve gerçekler

EYT ekonomisi ve gerçekler

EYT zulmünü başlatan 1999 tarihli mezarda emeklilik yasasının 20. yılında hem eylem hem de görüşme vardı. EYT’liler Ankara’da toplandı. Miting hazırlıklarının sürdüğü sırada ise uzun süredir EYT’lilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan istediği randevuya yanıt geldi. EYT’lilerin adına Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun’un hazırladığı bir rapor, Erdoğan’a değil ama onun adına görüşmeye gelen Sosyal Politikalar Kurulu Başkan Vekili Vedat Bilgin’e verildi. İktidar yanlısı medya tarafından sanki raporu Erdoğan hazırlatmış gibi bir algı yaratıldı özellikle. Oysa durum böyle değildi. Özgür Erdursun’un raporunda da iktidarın bilmediği hiçbir şey yoktu. Ayrıca daha fazla prim ödedikçe emekli maaşının düştüğü bir garabet olan Aylık Bağlama Oranı (ABO) sorunu ile staj ve çıraklık döneminin emekliliğe sayılması gibi konular da raporda yer almadı. Bu görüşme EYT’liler arasında büyük bir beklenti yarattı. EYT’lilerin beklentisi sorunlarının çözümü idi. Erdoğan’ın beklentisi ise yasanın 20. yılında planlanan mitingden önce EYT’lilerin eyleme değil, beklemeye geçmesiydi.

Beklemeye değil eyleme geç!

Ne yazık ki durum Erdoğan’ın istediği gibi oldu. Kamuoyuna yansıtılanın aksine iktidar cephesinden hiçbir çözüm sözü gelmedi. EYT Derneği Başkanı Gönül Apak’ın ne zaman yanıt verileceğine dair sorusu bile geçiştirildi. Uzun soluklu bir süreçten bahseden Vedat Bilgin kısa vadede cevap verilmeyeceğini açıkça iletti. EYT sorununun çözümünü başka bahara attı. Nitekim Ankara mitingi de bu hava içerisinde oldukça sönük geçti.

Bu durumdan çıkartılacak sonuç açıktır. Uzun süredir istenen görüşme ancak eylemlerin ardından gerçekleşebilmiştir. Çözüm de beklemeye geçilmesiyle değil, yine eylemlerin büyümesiyle mümkündür. Sermayenin çıkarlarını gözeten iktidarın EYT sorununu çözmeye ikna edilmesi mümkün değildir. Örneğin raporda ABO sorunu ile staj ve çıraklık mağdurlarının sorunlarının gündeme getirilmemesi bu yaklaşımın bir sonucu olmuştur. Hükümeti maliyetin düşük olacağına ikna etmek için zaten staj ve çıraklık dönemi sayılmazsa sayının düşeceği, ortalama emekli aylıklarının düşük olmasının maliyeti azalttığına yönelik argümanların raporda yer alması son derece yanlış olmuştur. Bunlar iktidarı ikna etmez ve mücadeleyi zayıflatmaktan başka bir sonuç da doğurmaz. Ancak EYT’liler gücünü göstererek ve beklemeye değil, eyleme geçerek mevcut iktidarı bu sorunu çözmeye mecbur bırakabilir.

mis eyt

EYT’lilerin raporunda ne vardı?

  • EYT yasası çıkarsa 5 milyon 404 bin kişinin emekli olması beklenmektedir.
  • Bunlar aynı anda değil, prim gün sayısını ve 25 yıl hizmet süresini doldurdukça emekli olacaktır.
  • Tüm EYT’liler emekli olduğunda ortalama emekli maaşının 1.600 lira olduğu düşünülürse EYT yasasının aylık maliyeti 8,6 milyar lira olacaktır.
  • EYT yasasının yıllık maliyetinin 103 milyar lira olması beklenmektedir.   
  • İlk etapta hemen emekli olacakların sayısı 750 bin ile 1 milyon arasındadır.
  • Dolayısıyla karşılaşılacak esas maliyet aylık 1 milyar 200 milyon, yıllık 14 milyar 400 milyon civarındadır.

 

EYT’liler çoktan emekliliği hak etti maliyetini de primleriyle fazlasıyla ödedi! Peki ya patronlar?

  • Türkiye’nin toplam dış borcu 2 trilyon 582 milyar lira! (453 milyar dolar)
  • Devlet bütçesinden faize harcanan kısım 117,3 milyar lira
  • Gelir İdaresi Başkanlığının açıklamasına göre 1 milyondan fazla vergi borcu olan 100 şirketin toplam borcu 44 milyar 301 milyon
  • Eylül ayında özel sektörün beş adet projesine yapılması planlanan devlet teşviki 14 milyar lira
  • Patronların işsizlik sigortasından teşvik ve destek ödemeleri adı altında yağmaladığı para sadece Temmuz ayında 1,6 milyar lira. 2018 yılında toplam 10,7 milyar lira işsizlik ödeneğinden patronlara aktarılmış!

Finlandiya modeli önermek EYT’liyle dalga geçmektir!

İktidar yine aynı oyunu oynuyor. Emekçilere zehirli ilaçları parlak ambalajlarla yutturmaya çalışıyor. Daha önce kıdem tazminatının kaldırılmasını Danimarka modeli adıyla yutturmaya çalışan hükümet EYT’lilerin karşısına da Finlandiya modeliyle çıktı. Finlandiya modeli dedikleri SGK’nın yanında özel emeklilik sigortasının yaygınlaştırılmasını öngörüyor. Zaten bu konuda Bireysel Emeklilik Sigortası ile ilk adımı atmışlardı. Biz buna Bireysel Emeklilik Soygunu dedik ve emekçilerin büyük çoğunluğu da bu uygulamanın nasıl bir soygun olduğunu görüp uygulamadan çıkma hakkını kullandı. Bunun üzerine BES’in zorunlu hale getirilmesi hükümet programına sokuldu. Finlandiya modeli bu mantıkla tamamen örtüşüyor.

EYT’lileri doğrudan ilgilendiren kısmı ise Finlandiya modelinde yaş sınırına gelmeden de emekli olma olanağı bulunması. Ancak bunun için emekli maaşından kesinti yapılıyor. Zaman içinde prim ödeyerek maaşı arttırma olanağı var. Bu modeli Türkiye’ye uygulamaya çalışanlar Finlandiya’da en düşük emekli maaşının 1.200 Avro yani (yaklaşık 7.200 lira) olduğunu söylemiyorlar. Türkiye’de ortalama 1.600 liralık emekli maaşının kesinti yapılacak bir tarafı yok. Yaşlılar ve engelliler için evde bakım maaşının 1.383 lira olduğu, yani emekli maaşının sosyal yardım seviyesine indiği ülkede emeklilikte Finlandiya modelinden bahsetmek halkla dalga geçmektir!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2019 tarihli 121. sayısında yayınlanmıştır.