Enflasyon farkı aldatmacası ve emek hırsızlığı

enflasyon

Önce devlet sektörü işçileriyle daha sonra da kamu emekçileriyle (memurlar) hükümet arasında toplu sözleşme görüşmeleri yapıldı. Kamu işçilerinin toplu sözleşme çerçeve protokolünde 2021-2022 döneminin ilk 6 ayı için %12, diğer 6 aylar içinse %5 artı enflasyon farkı oranında zam yapılacağı açıklandı. Kamuoyunda “memur zammı” olarak bilinen kamu çalışanları toplu iş sözleşmesinde ise ücret artışları 2022'nin ilk altı ayı yüzde 5, ikinci altı ayı yüzde 7 ve 2023'ün ilk altı ayı yüzde 8, ikinci altı ayı yüzde 6 ve enflasyon farklarından oluşacak şekilde belirlendi.

TÜİK’in artık gerçek olmadığı ve düşük gösterildiği herkesçe bilinen enflasyon rakamı dahi yıllık yüzde 19,25 olarak açıklanmışken, bu zam oranlarının işçilerin hayat pahalılığı karşısındaki kayıplarını gidermekten uzak olduğu açıktır. Kaldı ki hükümetten bağımsız araştırma yapan Enflasyon Araştırma Grubu’nun enflasyon açıklamasına göre 2021 yılının sadece ilk 6 ayındaki enflasyon yüzde 19,16. Bağımsız araştırmalara göre 2020’nin yüzde 36 olan yıllık enflasyonu 2021 yılında daha da artacak gibi gözüküyor.

Durum böyle iken ilk 6 aylık zamlar ile işçiye memura güya maaş zammı yapılıyor ama alım gücü düştüğü için aslında düpedüz çalışanın cebinden para çalınmış oluyor. Ama hükümet “Biz enflasyon farkı vereceğiz!” diyor. Bu da büyük bir aldatmaca. Çünkü hükümetin “enflasyon farkı” dediği eğer gerçekleşen enflasyon belirlenen zam oranını aşarsa geçerli olacak. Örneğin yüzde 5 zam öngörülen altı aylık periyotta enflasyon yüzde 4 olursa herhangi bir fark ödenmeyecek, yüzde 6 olursa o zaman bir puan eklenecek ve zam oranı yüzde 6 olacak. Yani aslında zam oranı yüzde 0! Altı aylık dönemler için sadece enflasyon oranında zam yapılacak. O zam da gerçek rakam üzerinden değil TÜİK’in kırptığı rakamlar üzerinden yapılacak!

İşçinin çözümü: Eşel mobil sistemi ve fiyat denetim komiteleri!

Enflasyon bu şekilde işçi ve emekçileri soymanın bir aracı haline getirilmiştir. Bu emek gaspı, toplu sözleşme yapamayan, ücret zamları tamamen patronun iki dudağı arasında olan işçiler açısından çok daha vahimdir. Bu sistemli emek gaspının önlenmesinin yolu sınıf mücadelesinden geçer. Toplu sözleşmelerdeki enflasyon farkı, MESS sözleşmelerinde metal sendikalarının talep ettiği gibi zam oranının üstüne ayrı olarak eklenmelidir. Ayrıca enflasyon oranları da TÜİK tarafından değil sendikaların ve tüketici örgütlerinin, sermayeden ve devletten bağımsız bilim insanlarıyla birlikte oluşturacağı fiyat denetim komiteleri tarafından belirlenmelidir. Nihayet ücretler yıllık ya da altı aylık değil “eşel mobil” sistemiyle her ay gerçek enflasyon oranında otomatik olarak artmalı, ücret zamları bu artışın üzerine yapılmalıdır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2021 tarihli 144. sayısında yayınlanmıştır.