“Asgari ücret zammı enflasyon yaratır” yalanı bitmiyor, rakamlar tersini söylüyor: Enflasyonun sebebi ücret zamları değil şirket kârları!
Asgari ücret tartışması sürüyor. Milyonlarca işçi ve emekçi ailesi yeni asgari ücreti bekliyor. Her yıl olduğu gibi yine asgari ücret artışının enflasyon yarattığı, ne kadar zam yapılırsa yapılsın enflasyon sebebiyle alım gücü düşeceği için işçilerin zam talep etmesinin anlamsız hatta zararlı olduğunu söyleyen patronları ve patron sözcüsü sözde ekonomistleri görüyoruz. Yılbaşında eline geçen ücretin alım gücünün aylar geçtikçe nasıl eriyip gittiğini gören hele ki Ağustos ayında vergi dilimine girerek eline daha da az para geçmeye başlayan işçiler, enflasyon vasıtasıyla kaşıkla verilenin nasıl kepçeyle alındığını biliyor. Patronlar ve patron sözcüleri “ücret zammı enflasyon yaratıyor” diyerek bu durumu çarpıtıyor ve işçilerin ücret zammı taleplerini yumuşatmaya çalışıyor.
Patronlar, patron sözcüleri ve aynı lafları başka cümlelerle tekrarlayan iktidar yalan söylüyor. Enflasyonun ücretleri erittiği doğru. Ama ücret artışlarının enflasyonun sebebi olduğu iddiası tamamen yalan. Firmalar ücret zamları dolayısıyla yükselen maliyetleri sebebiyle ürettikleri ürünlerin fiyatlarını arttırdıklarını söylüyor. Oysa yaptıkları, kârlarını korumak ve arttırmak için fiyat arttırmaktır. Ücretlerin arttığı fiyatların artmadığı durumda olacak şey sömürü oranının azalmasıdır. Yani ücret artışları enflasyona neden olmak zorunda değildir. Sömürü oranının azalmasını istemeyen patronlar enflasyona neden olur.
TÜİK düzenli olarak Gayrisafi Yurt İçi Hasıla bileşenlerinin Gayrisafi Katma Değer içindeki paylarını yani ücretlerin ve kârlarının karşılıklı oranlarını açıklıyor. Yıllık olarak bakıldığında 2018’de ücretlerin payı yüzde 33,5 iken giderek azalmış ve 2022 yılında yüzde 26,3’e gerilemiş. Şirket kârlarının payı ise aynı dönemde yüzde 49,5’tan yüzde 53,7’ye çıkmış.
Ücret artışlarının etkisine çeyreklik bazda bakıldığında daha net bir gerçeklik önümüze çıkıyor. Çeyreklik bazda son 3 yıla bakıldığında ilk ve üçüncü çeyreklerde ücretlerin payının kısmen arttığı ama yıl sonunda toplamda azalmış olduğu gözüküyor. Sebebi açık. Sene başında ve Temmuz’da asgari ücrete ve diğer ücretlere yapılan zamlar enflasyona sebep olmuyor. İşçinin emekçinin katma değerdeki payını arttırıyor. Daha sonra patronlar kârlılıklarını korumak ve arttırmak için fiyatlarda artışa gidiyor. Bu dönemde asgari ücret başta olmak üzere her zam gündemi geldiğinde patronlar aynı teraneleri anlattılar ancak sonuç ortada. Enflasyon ücret artışlarını eritiyor ve işçinin payını azaltıyor, kârlar ve sömürü oranı ise artıyor.
Sadece Türkiye’de bu böyle değil. Anlattığımız mekanizma kapitalizmin sömürü çarklarının bir ifadesidir. Kapitalizmin olduğu her yerde geçerlidir. Nitekim IMF’nin (Uluslararası Para Fonu) Haziran 2023’te yayınladığı Niels-Jakob Hansen, Frederik Toscani, Jing Zhou imzalı bir rapor işgücü maliyetlerinin enflasyona etkisi yüzde 25 iken artan şirket kârlarının etkisinin yüzde 45 olduğunu açıklamaktadır. Örneğin Koç Holding’in Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) 2023 yılının üçüncü çeyreğinde piyasa beklentilerinin üzerinde 36 milyar 303 milyon lira net dönem kârı elde ettiğini ve holdingin geçen yılın aynı dönemine göre kârını yüzde 82,8 oranında artırdığını açıklamasının ne anlama geleceği açıktır. Enflasyonla mücadele etmeye gerçekten niyetli olan bu kâr artışlarını gündeme getirir, işçinin açlık sınırına endekslenmiş ücretini değil! Bu kârları kasasına koyan Koç bugün MESS sözleşme pazarlıklarında işçiye yüzde 35 zam teklif edecek kadar da yüzsüzlüğü ele almış durumdadır.
Rakamlar ve gerçekler ortada. İşçiler ve emekçiler ücret taleplerinde 2024 başında 50 bin liraya ulaşacak olan yoksulluk sınırını baz alacaktır. Dolayısıyla işçi ve emekçilerin ücret talepleri ne kadar yüksek olursa olsun, bu miktar ne hak ettiğidir ne de alınterinin tam karşılığıdır. İşçinin emekçinin ücret talebi özünde daha az sömürülme talebinden ibarettir. İşçiler, bu mücadeleye gölge düşürmeye çalışanlara, ücret artışlarının enflasyon yarattığı yalanını yayanlara her yerde hak ettiği cevabı vermelidir. Ücret artışı taleplerinden asla geri adım atılmamalı, tam tersine bu taleplere mutlaka her ay gerçek enflasyon oranında otomatik zam yani eşel mobil talebi de eklenmelidir!