Çağrımız öncü işçilere, parolamız 7 Kasım 1917!

Çağrımız öncü işçilere, parolamız 7 Kasım 1917!

7 Kasım 1917 tarihi, fabrikada gecesini gündüzüne katarak bitmek bilmeyen mesailerde çalışan, tersanelerde koca koca gemileri inşa eden, madenlerde gün yüzü görmeden bir daha ailesini görebilecek mi bilmeden kazma sallayan işçilerin, hastanelerde insanlığı yaşatmak için pandemi boyunca en önde savaşan, sadece kendi haklarını değil halkın sağlık hakkını da savunan sağlık emekçilerinin, her türlü hava koşulunda motorun üstünde kelle koltukta siparişi yetiştirmeye çalışan kuryelerin, atölyelerden marketlere, kafelerden inşaatlara, okullardan bürolara her türlü işyerinde emeği ile geçinenlerin, tüm işçi ve emekçilerin, hepimizin bilmesi gereken bir tarih. Taa 105 yıl önce 1917’de bizden uzakta, Rusya’da yaşanan bir olayın tarihi olsa da. Çünkü aslında başka dili konuşan, başka diyarlarda yaşayan ama yine alınteri dökenlerin, yani bizim tarihimiz. Diyebilirsiniz ki tarihte yaşanan her olay önemli değil, bunun işçi emekçi için önemi nereden geliyor? Birkaç örnekle anlatmaya çalışalım. 

Bugün işçiler, emekçiler gelecek kaygısı ile yaşıyor. Öyle uzun vadeli bir gelecek de değil kaygı duyulan. Herkes ay sonunu getirmenin, evine her gün ekmek götürebilmenin derdinde. Ertesi gün işsiz kalacak mı bilmeden çalışıyor. Oysa 7 Kasım 1917’de patlak veren Ekim devriminin ardından Rusya’da sermayenin hakimiyetine, özel mülkiyete son verilerek kurulan yeni ekonomi sayesinde, temel ihtiyaçlarımı karşılayabilecek miyim kaygısı taşımadan yaşadı işçiler. Sermayenin kâr hırsı ile patronların cebini doldurmak için değil, toplumun ihtiyaçları için üretim yaptı. En önemlisi de çalışma hakkı anlamında mutlak bir güvenceye sahip oldu, işsizlik ortadan kalktı. İşte tarihte yaşanan her olay değil ama 7 Kasım 1917’de yaşanan Ekim devrimi bize böyle gelmiş böyle gider diye öğretilenlerin doğru olmadığını, başka türlü çalışmanın da mümkün olduğunu gösterdiği için önemli. 

Bugün devletin kreşleri yetersiz, kreş paraları almış başını gitmişken işçiler emekçiler tam bir kıskaçta yaşıyor. Bir yandan bir evde iki kişi birden çalışsa da geçinmek zor. O yüzden çalışmak lazım. Diğer yandan iki kişi birden çalıştı mı çocukları kreşe göndermeye kalksan çalıştığına değmeyecek, aldığın para kreşe gidecek derdi var. Çocuğun hasta olsa, bırakacak yerin olmayıp izin istemeye kalktın mı da çok izin istiyorsun diye ilk işten çıkarılacak listesine yazıverirler adını. Ekim devriminin ardından genç işçi devletinin topraklarında, sadece çalışan kadınların çocuklarının bakımı değil, bir bütün olarak çocuk, hasta, yaşlı bakımının kolektifleştirilmesi, yani bu işlerin sadece kadınların omzuna yüklenmeden toplum tarafından üstlenilmesi için bütün imkânlar seferber edildi. Kreşler, bakımevleri, yatakhaneler açıldı. Yalnızca bakım işleri değil, diğer ev işlerinin yükünü de kadınların üzerinden almak için yemekhaneler, çamaşırhaneler açıldı. Emekçi kadınların bugün hâlâ uğruna mücadele ettikleri eşit işe eşit ücret, çalışmak isteyen her kadına iş devrimin hemen ardından bir hak olarak tanındı. Bugün haftanın en az altı günü, günün en az sekiz saatini fabrikada geçiren, bir günlük hafta tatilinde de bu işlerin hangi birine yetişeceğini bilemeyen emekçi kadınlar, şimdi siz söyleyin: Hangimiz bu şartlarda yaşamak istemeyiz? Bu şartlar 7 Kasım 1917’de yaşanan Ekim devriminin ardından oluşabildiyse 7 Kasım 1917 tarihi önemli mi değil mi? 

Bugün tüm dünya, bir nükleer savaş, bir dünya savaşı tehlikesiyle karşı karşıya. Önceki dünya savaşlarının nasıl bir yıkım getirdiğini biliyoruz. Bir daha asla, diyoruz. Ama geçmiş dünya savaşlarının gösterdiği gibi barış temennilerle gelmiyor, barış istemek yetmiyor. Peki mesela dünyayı 20 milyona yakın insanın hayatını kaybettiği bir mezbahaya çeviren Birinci Dünya Savaşı nasıl bitti? Ekim devrimi savaşın seyrini tümüyle değiştirdi ve nihayetinde ondan bir yıl sonra patlak veren Kasım Alman devrimi ile birlikte Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdirdi. Yalnızca yaşandığı topraklardaki insanları değil, tüm insanlığı, dünyanın içine sürüklendiği bir barbarlıktan çıkartan tarihi bir dönüm noktasıdır Ekim devrimi. Sadece bu yüzden bile dili, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm dünya işçilerinin tarihidir. Ve bugün dünya tekrar barbarlık, faşizm ve savaş tehdidi ile karşı karşıysa, 7 Kasım 1917’yi bilmek tüm işçi ve emekçiler için önemlidir. 

Biz burada sadece üç başlıkta 7 Kasım 1917’den sonra neler olduğuna değindik peki ama o gün ne oldu? Ne oldu da geri kalmış Rusya’da işçilerin ve köylülerin talihi bir anda döndü? 7 Kasım 1917’de patlak veren Ekim devrimi ile işçi sınıfı iktidarı ele geçirdi. Ve işçi sınıfı, bir sınıf olarak sermayenin egemenliğine son vererek kendi iktidarını kalıcı olarak kurdu. Toplum artık bir avuç sömürücü azınlığın çıkarları doğrultusunda değil, ezici çoğunluğun iktidarı altında ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünya hedefiyle yönetildiği için bunlar oldu. İşçiler, emekçiler bu yüzden kendi talihini değiştirebildi. 

Bir kez daha memleketin de dünyanın da makus talihini değiştirmek elimizde. Bunun için parolamız 7 Kasım 1917’dir! Yolumuz Ekim devriminin yoludur! Hedefimiz bir kez daha işçi sınıfının devrimci siyasi iktidarıdır. İşçi sınıfının bu en büyük muzaffer devriminin yıldönümünde çağrımız öncü işçilere, bu hedefe ulaşmak için birlikte mücadele etme, Devrimci İşçi Partisi’nde örgütlenme çağrısıdır! 

 

Bu Gerçek gazetesinin Kasım 2022 tarihli 158. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın. 

armağan tulun köşe kasım 2022