Türkiye NATO tarafından Rusya ve İran’la savaşa itiliyor!
Türkiye bilhassa 2016’dan itibaren bir dizi sınır ötesi askeri operasyon düzenledi. Daha önceki sınır ötesi operasyonlarda iktidarın propagandası halktan destek almak için Amerikan ve Batı karşıtı bir sosa bulanıyordu. Biz her seferinde bunun gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduk. Özellikle Suriye’de terör koridorunu engellemek adı altında NATO ordusu TSK ve ona iliştirilmiş ÖSO (SMO) vb. Suriyeli tekfirci/mezhepçi (ve birçoğu İngiliz-Amerikan istihbaratının eğit-donat tedrisatından geçmiş olan!) milislerden müteşekkil bir NATO koridoru inşa edildiğini belirttik. Şimdi de durum farklı değil. Ancak gidişat çok daha tehlikeli bir hâl almak üzere. Kuzey Irak’ta PKK unsurlarına yönelik sürdürülen harekât şimdiden İran’la ciddi bir gerginlik yaratmış ve İran’a yakın Haşdi Şabi ile TSK’yı çatışma içine sokmuş durumda. Kuzey Irak’ta sürdürülen askeri operasyona ABD ve İsrail’in son derece sıcak ve sempatiyle yaklaşması, bu iki gücün vekili konumundaki Barzani grubunun TSK’nın operasyonlarına aktif destek sunması bu yüzden tesadüf değil. Şaşırtıcı da değil.
Suriye’de yapılacağı söylenen yeni operasyon ise İran’la gerilimi iyice tırmandırmaya ve cepheye Rusya’yı da dahil etmeye aday gözüküyor. İktidar cephesinden ABD’nin sözünü tutmadığına yönelik eleştiriler yapılması, bu operasyonun Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin çekince koymasının üzerine gelmesi kimseyi yanıltmamalı. Bir kere Finlandiya ve İsveç için YPG’ye destek argümanı gülünç. Çünkü esas ve büyük desteği ABD veriyor ve başka Avrupalı devletler de benzer bir tutum içinde. Onlarla NATO’da birlikte dururken ve birçok alanda işbirliği yaparken Finlandiya ve İsveç için iktidarın veto kozunu öne sürmesini kimse ciddiye almıyor. Nihayetinde Erdoğan bu üyeliklere evet diyecek! Daha önce “NATO’nun Libya’da işi yok” dedikten hemen sonra “NATO’nun Libya’da olması gerek” diye çark ettiğini ve pek çok benzer dönüş yaptığını ve yapacağını tüm muhatapları biliyor.
NATO, Erdoğan’ın bu oyunu oynamasına izin veriyor çünkü arka planda Türkiye’yi Suriye’de Rusya ile karşı karşıya getirecek bir plan yürütüyorlar. Yavaş tempoyla da olsa günün sonunda NATO hem Kuzey’de genişleyecek hem de Güney’de Rusya’ya karşı bir askeri cephe daha açabilecekse emperyalistler için “Erdoğan’ın Batı’ya kafa tutan lider” imajının bir zararı yok. Tersine faydası bile var. Bunu, İngiliz istihbaratının başındaki isim olan Richard Moore daha önce Astana süreci bağlamında söylemişti. Türkiye’nin İran ve Rusya ile diyaloğu İngiltere’nin sürece Türkiye üzerinden dahil olmasında olumlu bir rol oynamıştı. Yine Erdoğan değil mi ki “One Minute” dedikten sonra İsrail’e ne istediyse verdi! Mavi Marmara katliamı davasını talimatla düşürdü (üstelik anlaşmanın altında İsrail’in başkenti olarak Kudüs yazılmasını sineye çekerek!), İsrail’le ticaret rekorları kırdı ve şimdi normalleşme adı altında Siyonizmle işbirliğini ileriye taşıyor. Erdoğan’ın Siyonizm karşıtı imajı İsrail’le en pragmatik işbirliklerinin kamuoyuna kabul ettirilmesinde hep kolaylaştırıcı bir rol oynadı.
Peki Suriye’deki operasyon Rusya ile Türkiye’yi neden karşı karşıya getirecek? Çünkü 2019’da Barış Pınarı harekâtının sonunda Rusya ile Türkiye arasında Soçi’de bir mutabakat imzalanmıştı. Bugün yeni operasyon için adı geçen bölgelerden Tel Rıfat, Mınbiç ve Kobani’ye 2019’daki mutabakatla Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızlarının girmesine karar verilmişti. Daha sonra tam anlamıyla hiçbir zaman uygulanamasa da Türk ve Rus ortak devriyelerinde de mutabık kalınmıştı. Dolayısıyla bu bölgelerde Türkiye’nin tek yanlı bir askerî harekâta girişmesi, doğrudan Rusya’yı muhatap haline getirecektir. Bu muhataplık son derece somut ve sıcak biçimler de alabilir. Örneğin bu süreçte Resulayn bölgesinde temas hattında Rusya, Suriye Ordusu ve YPG’nin ortak askeri devriye attıklarından bahsedilmektedir. Ukrayna savaşı dolayısıyla Rusya’nın bölgeden asker çektiği biliniyor. Ancak bu çekiliş Rusya’nın tüm güçleriyle Suriye’den çıkması anlamına gelmediği gibi boşalan alanlar İran Devrim Muhafızları’na, Lübnanlı Hizbullah’a ve nihayet Suriye ordusuna bağlı askeri güçler tarafından ikame edilmekte. Bu tabloda Türkiye’nin tüm bu güçlerle sıcak çatışma içine girmesi ve her halükârda Rusya’nın bu çatışmaya askerî ya da politik olarak taraf olması söz konusu.
Hâl böyle iken NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın ayrı ayrı açıklamalarda birtakım endişelerini dile getirdikten sonra Türkiye’nin NATO müttefikliğinin önemini vurgulamaları ve meşru güvenlik kaygılarını anladıklarını belirtmeleri anlam kazanıyor. ABD zaten Kuzey Irak’taki operasyonlara yeşil ışığı çoktan yakmıştı. Şimdi Suriye için de sarı ışığın yeşile dönmek üzere olduğu görülüyor. Ancak ABD bu süreçte sadece beklemeyecektir. ABD’den ve vekillerinden Türkiye’yi Rusya ve İran’la karşı karşıya getirecek her türlü provokasyon olasılık dahilindedir. Türkiye bir kez daha dombra, mehter marşı ve ilahiler eşliğinde yeni bir Amerikan savaşına doğru itilmektedir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2022 tarihli 153. sayısında yayınlanmıştır.
Bu yazıyı Podcast hesaplarımızdan dinlemek isterseniz aşağıdaki resme tıklayın.