Filistin kazanırsa işçiler, emekçiler de kazanır

Filistin kazanırsa işçiler, emekçiler de kazanır

7 Ekim sabahı Filistin halkı, emperyalizme ve Siyonist İsrail’e karşı tarihinde az rastlanır bir ayağa kalkış gerçekleştirdi. Uzun bir süredir savunma pozisyonunda olan Filistin mücadelesi, atağa kalktı. İsrail başta olmak üzere hiç kimse böyle bir operasyonu beklemiyordu. İsrail’in ne olup bittiğini anlaması neredeyse bir gün sürdü.

Operasyon öncesinde durum iç açıcı değildi. Arap ülkelerinin çoğu son dönemde İsrail ile ya ilişkilerini ilerletmiş ya da ilişki kurmaya başlamıştı. Her zaman Filistin’in yanında olduğunu söyleyip somut hiçbir adım atmayan Türkiye, İsrail ile ticari ve siyasi ilişkilerini arttırmıştı. Özellikle Gazze’de, 2 milyondan fazla insan sürekli yiyecek, tıbbi malzeme vb. eksikliği içerisinde yaşam mücadelesi veriyordu. İsrail’in ise sivil halkı da hedef alan saldırıları son hız devam etmekteydi. İsrail, Filistin’in tümünü işgal edeceğini açıkça dillendirir olmuştu.

İşte, El Aksa Tufanı operasyonu tüm bu şartlar altında yapılmıştır. Filistin halkı yok olmayı beklememiş, var olmayı seçmiştir. Bundan dolayı mücadelesi tamamen meşru ve haklıdır. Ayrıca bu operasyon kendilerinin haberi olmaksızın kuş uçmayacağını iddia eden, aslında pek çok kez ezilenlerin mücadelesinde tokatlanmış, başta MOSSAD, CIA gibi istihbarat örgütlerinin “karizmalarını tekrardan çizmiştir”. Daha önemlisi, dünyadaki işçilere, emekçilere, ezilen halklara “siz de yapabilirsiniz” moral motivasyonunu vermiştir.

Bu örnek karşı çıkış, İsrail’in şuurunu kaybetmesine neden oldu. Vahşi bir saldırı başlatan İsrail, El-Ehlî Hastanesi’ni bilerek ve isteyerek bombaladı. Yüzlerce çocuk ve sivilin yanında pek çok sağlık emekçisi de can verdi. Savaş zamanında bile dokunulamaz yerlerden olan hastanelerin hedef alınması gönlü Filistin’den yana olanları ayağa kaldırdı.

İstanbul’da 18 Ekim akşamı, İsrail Konsolosluğu önünde İstanbul Tabip Odası (İTO) ve DİSK, KESK, TMMOB’un İstanbul örgütlerinin çağrısıyla pek çok örgütün katıldığı kalabalık bir protesto gösterisi gerçekleştirdik. O gün yürüyüşe İTO üyeleri beyaz önlükleriyle katıldı. Beyaz önlüklerimiz katil İsrail tarafından kana bulanmıştı, bizler onu telin ederek önlüğümüzün beyazını korumaya gelmiştik. Acımız büyüktü ancak Filistin halkının mücadelesi acılar kadar zaferlerle de doludur. Filistin halkının mücadelesi bize, emperyalist devletlere diz çöktürülebileceğini tekrar hatırlatmıştır.

Yüzümüzü ağartan gelişmelerin yanı sıra yüzümüzü kızartan gelişmeler de çokça oldu. Siyonist İsrail destekçisi her bir ülke ve kurumun utanç verici tutumunu saymaya maalesef satırlarımız yetmez. Örneğimiz Dünya Tabipler Birliği’nden (DTB). DTB, Kuveytli kadın başkanının demecinin de yer aldığı 13 Ekim’de yayınladığı basın bülteninde, bütünüyle İsrail’in yanında tutum aldı. İsrail’in hastane bombalamaları da dâhil hiçbir saldırısına da bugüne kadar tek kelime etmedi. Pes! İnsan sizi görünce doktorluğundan utanıyor.

İsrail’in saldırıları sonucu son iki hafta içinde 150 sağlıkçı hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere sağlık otoriteleri Filistin’e göndermek üzere insan gücü dâhil her türlü yardımın ulaştırılmasını sağlamaya dönük derhal ciddi adımlar atmalıdır. İTO ve TTB, uluslararası alanda bu çabayı desteklemeye dönük her türlü girişimde bulunacaktır. Ayrıca İTO, Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini kesmesine dönük olarak bulduğu her fırsatı değerlendirecek, iş yerlerimizde de konunun gündem olmasını sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Unutmayalım, Filistin halkı kazanırsa işçiler, emekçiler ve ezilen halklar da kazanacaktır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2023 tarihli 170. sayısında yayınlanmıştır.