Düzen siyasetinin anayasası sermayenin çıkarıdır! Çözüm zincirsiz Kurucu Meclis’tedir!

zincirsiz bir Kurucu Meclisle

Millet İttifakı ve Altılı Masa’nın Türkiye’deki istibdad rejimine son verme, başkanlık rejimini değiştirerek parlamenter sisteme geçme iddiası hem içerik hem de biçim açısından tam bir aldatmacadır. Türkiye’deki rejimin değişmesi için 2023 seçimlerinde Altılı Masa adayına ve partilerine oy verilmesini isteyenler halkı kandırıyor. Çünkü bu seçimlerden sonra anayasa değişikliği için gerekli bir meclis oluşma ihtimali yok.

Mevcut durumda anayasa değişikliği teklif etmek için 200 milletvekilinin imzası, değişikliğin gerçekleşmesi için 400 milletvekilinin kabul oyu gerekiyor. 360-400 arasında kabul oyu anayasa değişikliğini referanduma götürüyor. Şu anda TBMM sandalye dağılımı AKP 286; CHP 134; HDP 57; MHP 48; İyi Parti 37; TİP 4 ve 14 milletvekili de diğer partilerden ve bağımsızlardan oluşuyor. Ne Cumhur İttifakı ne de Altılı Masa (HDP ve TİP dahil edilse bile!) anayasa yapacak çoğunluğa sahip değil. 2023 seçimleri sonrasında meclisteki çoğunluk Cumhur İttifakı’ndan muhalefete geçse dahi anayasa değişikliği için yeterli bir çoğunluğun sağlanamayacağı açık.

Cumhur İttifakı ve Altılı Masa sermayenin çıkarlarında uzlaşıyor

Bu durumda geriye tek bir seçenek kalıyor. O da istibdad cephesi (AKP-MHP-BBP) ile düzen muhalefetinin (Altılı Masa) anayasa değişikliği için uzlaşmasıdır. O kadar sert bir kavga var ki böyle bir uzlaşma mümkün değil diye düşünenler yanılır. 7 Haziran ve 1 Kasım arasında Erdoğan ve Bahçeli taş koymasaydı AKP ve CHP koalisyonu kurulacaktı. HDP de buna destek vereceğini açıklamıştı. Yarın da benzer ittifaklar kurulması kimseyi şaşırtmamalıdır. Düzen partileri için her zaman bir uzlaşma zemini vardır ve bu zemin de sermayenin çıkarlarıdır.

Anayasa konusunda ortaya çıkarılan taslaklara baktığınızda da bu uzlaşma zeminini görmek mümkün. Sermaye mevcut sistemdeki güçlü yürütmeyi bir kazanım olarak görüyor, sermayenin çıkarını gözeten ve emekçi halka bedel ödeten politikaların hızla uygulanmasını istiyor. Aynı sermaye sınıfı iktidar üzerinde denetim sahibi de olmak istiyor. Bu yüzden mevcut sistemde denge ve denetim mekanizmalarının arttırılmasını istiyor. Meseleye bu sınıfsal perspektiften baktığımızda MHP’nin anayasa taslağında, meclis denetimini arttıran, yürütmenin yetkilerini sınırlandıran maddelerin olması; AKP’nin, mevcut rejimde revizyona gidebileceğini söylemesi; Altılı Masa’nın ise parlamenter sisteme “güçlendirilmiş” sıfatı takarak güçlü yürütmeye vurgu yapması anlam kazanıyor.

Temel hak ve hürriyetler için söylenenler ise tamamen laf salatasından ibaret. Çünkü düzen partilerinin anayasa teklifleri 12 Eylül’ün grev yasakları rejimine dokunmuyor, sendikal haklara güvence getirecek maddelerden uzak duruyor, patronların işten atma hürriyetine dokunmamak için çalışma hakkından bahsetmiyor. Sermayenin teşebbüs hürriyeti adı altında patrona sınırsız emek sömürüsü ve işten atma hakkı tanınıyor. Özetle ister Cumhur İttifakı’nın revize edilmiş başkanlık sisteminde isterse Millet İttifakı ve Altılı Masa’nın güçlendirilmiş parlamenter sisteminde sermayenin kırmızı çizgilerine zinhar dokunulmuyor.

İşçi sınıfı ve emekçi halk seferberliği ile zincirsiz Kurucu Meclise!

İşçi sınıfı ve emekçi halk ise ekmek ve hürriyet istiyor. Sömürü düzeninin ve istibdad rejiminin değişmesini talep ediyor. Bunun için çözüm yolu barajlı, yasaklı, sopalı seçimler ve bu seçimlerle kurulacak zincirli bir meclis olamaz. Düzen siyasetinin zincirleri kırılmalı, bu siyasetin dayattığı matematik aşılmalıdır. Bunun yolu işçi sınıfının ekmek ve hürriyeti kendi öz gücüyle ve emeğiyle kazanmasıdır. Yöntem işgal, grev, direniştir! İşçi sınıfı ve emekçi halk seferberliğidir. Düzeni değiştirecek adımı zincirsiz bir Kurucu Meclisle atmak mümkündür. Cumhuriyeti kuran Büyük Millet Meclisi böyle bir Kurucu Meclis’ti. Ne saltanatın iradesiyle ne emperyalist işgalcinin icazetiyle kuruldu. Millî mücadelenin içinden çıktı! Ama bu sefer ardındaki güç işçi sınıfı olacak. İşçi sınıfı masaya böylesine yumruğunu vurduğunda ise işçi sınıfı iktidarı dahi gündeme gelecektir.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2022 tarihli 159. sayısında yayınlanmıştır.