Aile Sağlığı Merkezleri iş bırakıyor: Yönetmelik geri çekilmeli!
Sağlık hizmetlerinin kendi içinde hiyerarşik bir yapısı bulunur. Bir ülkenin sağlık sistemi, öncelikle vatandaşlarını ve ülkede yaşayan her türlü yabancıyı hasta etmeyecek şekilde planlanmalıdır. Dolayısıyla koruyucu sağlık hizmetlerinin önceliği vardır. Keza benzer şekilde tedavi edici sağlık hizmetleri o ülkede görülen her bir hastalığa aynı önemi verecek şekilde planlanamaz. En çok hasta eden, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren hastalıklar diğerlerine göre önceliklidir. Ülkemizde bu görevleri yerine getirmesi ve yönetmesi gereken esas sağlık birimleri Aile Sağlığı Merkezleridir (ASM’ler). Bu nedenle ASM’lerin sağlık sistemimiz içinde en güçlü yapılar olmaları gerekir. Ancak, bizimki gibi, esas olarak hastalar üzerinden kâr etmek üzerine kurgulanmış sağlık sistemlerinde bu önceliklendirme uygulanmaz. ASM’ler her bakımdan zayıf bırakılmış, hastane ve hastalık merkezli bir sağlık sistemi modeli tercih edilmiştir.
Sağlık hizmetlerinin devlet eliyle merkezî ölçekte planlanarak sunulmasının ilk örneği Prusya (Almanya) İmparatoru Bismarck tarafından başlatılan ve sigorta primi ödemesi üzerinden kurgulanan sağlık hizmeti sayılabilir. Sonrasında bazı başka Avrupa devletleri de benzer uygulamalara gitmiştir. Ancak bu sağlık sistemleri tüm vatandaşlarını eşit şekilde kapsamıyor, ücretsiz sunulmuyor, koruyucu sağlık hizmetlerini önceliklendirmiyordu. Bu anlamda dönüm noktası hiç kuşku yok ki Ekim devrimi olacaktı.
Ekim devrimi öncesi Rusya’da merkezî bir sağlık sistemi bulunmuyordu. Yaşam beklentisi çok düşüktü, bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere önlenebilir hastalıklar kol geziyordu. Devrimin ilk Sağlık Bakanı Nikolay Semaşko, Bolşeviklerin programıyla uyumlu şekilde sağlık organizasyonunda devrim niteliğinde değişikliklere gitti. Tüm vatandaşları kapsayan, ücretsiz ve ülkenin en ücra köşelerine dahi ulaşan bölgesel tabanlı ve basamaklı bir sağlık sistemi kurdu. Bu sağlık sistemi, vatandaşın başvurusunu beklemeden yaşam ve çalışma alanları ile iç içe olacak şekilde kurgulandı. Önceliği vatandaşların hasta olmasını önlemekti. Vatandaşlar, basamaklandırmanın bir gereği olarak yaşadığı ve çalıştığı yerdeki sağlık birimiyle irtibat halinde olmak zorundaydı. Bu birimler kişileri yalnız hastayken değil, sağlıklıyken de hasta olmaması için düzenli aralıklarla izlerdi. Bu sağlık birimleri gerekli görürse bir üst basamaktan yardım talep edebilir veya hastayı en yakın ilçe veya il merkezindeki sağlık birimine yönlendirebilirdi.
Ülkemizde 1961 Anayasası ile kurulan Sağlık Ocakları’yla birlikte sağlık hizmetlerinde basamaklı bir sisteme geçilmiştir. Sağlık Ocakları koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin beraber sunulması, koruyucu hizmetlere öncelik verilmesi, sistemin bölgesel ve nüfus tabanlı olması, basamaklı bir sağlık sistemi içinde kurgulanması nedeniyle sağ iktidarların hep hedefinde olmuştu. Zamanla zayıflatılan Sağlık Ocakları’na “incir ağacını diken” AKP iktidarı oldu. Sağlıkta piyasalaştırmayı, sağlık emekçilerini örgütsüzleştirmeyi hedefleyen Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ilk icraatlerinden biri Sağlık Ocakları’nı kapatıp ASM – Aile Hekimliği sistemine geçmekti. Sağlık ekipleri dağıtıldı, çalışanlar sözleşmeli statüye geçirildi, bölgesel ve ilk basamak niteliği kaldırıldı, poliklinik hizmetleri odaklı bir çalışma düzeni dayatıldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve emekten yana sendikalar ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir bir sağlık hizmeti için birinci basamak sağlık merkezlerinin hem sağlık çalışanları (yalnızca doktorlar değil) hem tıbbi malzeme hem de yetki anlamında güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Oysa Kasım 2024’te çıkarılan yönetmelikle ASM’ler, bırakalım güçlendirilmeyi daha da zayıflatılıyor. Sağlık çalışanlarının ücretleri düşürülüyor, performans sistemi getiriliyor, vatandaşların ödemesi gereken muayene ve ilaç ücretleri arttırılıyor.
ASM çalışanları yönetmeliğin geri çekilmesi için Kasım ayında üç gün, Aralık ayında ise beş gün iş bırakmıştı. Yönetmelik geri çekilmeyince 6-10 Ocak arasında beş gün daha iş bırakıyorlar. 8 Ocak’ta da tüm sağlık çalışanları iş bırakacak. İş bırakmaya TTB ve pek çok sağlık alanındaki sendika ve demokratik kitle örgütü destek veriyor. Yönetmeliğin geri çekilmesi, sağlıkta piyasacı anlayışa dur demenin başlangıcı olacaktır. Bu nedenle emekçi halkımızı iş bırakmayı desteklemeye, sağlık çalışanlarını ise iş bırakmaya güçlü şekilde katılmaya davet ediyoruz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2025 tarihli 184. sayısında yayınlanmıştır.