2023’e girdik ve Lozan halen yürürlükte: Lozan yalanları neyi örtüyor?
2023 yılına girdik ama şehir efsanesinin aksine Lozan antlaşması 100. yılında halen yürürlükte! Lozan’ın imzalandığı tarih olan 24 Temmuz’da da yürürlükte olmaya devam edecek, sonrasında da. Çünkü bu anlaşma herhangi bir süre kısıtı olmadan imza altına alındı. Yıllardır 2023 yılında Lozan antlaşmasının 100. yılı dolduğunda Türkiye’nin yer altı ve yer üstü kaynaklarını kullanmasına engel olan “gizli maddelerin” ortadan kalkmasıyla Türkiye’nin şahlanacağına dair bir masal anlatıldı. Tarihçiler belgeleriyle bunun yalan olduğunu söyledi. CİMER’e soruldu ve Cumhurbaşkanlığından Lozan’ın gizli maddelerinin olmadığı, Lozan’ın süresiz olduğu açıklandı. Ama bu masala pek çokları inanmaya devam etti. Çünkü AKP il ve ilçe örgütleri, cemaat ve tarikat çevreleri kahvehanelerde, ev sohbetlerinde, camilerde, işyerlerinde bu yalanı düzenli ve sistemli bir şekilde yayıyordu. Halen de yaymaya devam ediyorlar. Bu sistemli yalan kampanyasının bir sebebi olmalı. Bu yalandan çıkar sağlayan birileri olmalı. Bu yalanı yayanlar da bu çıkar sahipleriyle siyasi bir ortaklık içinde olmalı.
Demirel, Türkeş, Erbakan (Milliyetçi Cephe) madenlerin kamulaştırılmasını durdurdu, 12 Eylül’ün milliyetçi generalleri madenleri özel sektöre geri verdi!
Lozan yürürlükte iken 1936 ve 1978 yıllarında madenlere yönelik kamulaştırmalara gidildi. Her iki dönemde de AKP’lilerin suçladığı CHP iktidardaydı! 1978’deki kamulaştırma hamlesinin DİSK Maden-İş’in ve işçi hareketinin en güçlü olduğu dönemde gerçekleşmesi elbette tesadüf değil. Aynı şekilde bu kamulaştırmaların Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi’nin Milliyetçi Cephe hükümeti eliyle durdurulması da tesadüf değil! Milliyetçi Cephe’nin ilk icraatı madenlerin devletleştirilmesine dair bakanlar kurulu kararını iptal etmek oldu. 12 Eylül darbesi ise kamulaştırılmış olan madenleri özel şirketlere geri verdi.
AKP’li yıllarda emperyalist yağma hız kazandı
AKP’li yıllarda ise madenlerde özelleştirmeler hız kazandı ve devletin madenlerdeki yüzde 80’lik payı yüzde 8’lere indi. AKP’nin 2004 yılında çıkardığı maden kanunu ile emperyalist sermayenin önü iyice açıldı ve Amerikan, İngiliz, Kanada vb. sermayeli emperyalist maden şirketleri AKP’li yıllarda 150 bin kilometre karelik maden alanına sahip oldu. O halde şunu diyebiliriz ki Türkiye’nin yer altı ve yer üstü zenginliklerini emperyalistlere peşkeş çekenler bunu Lozan’da gizli maddeler olduğu için değil, düpedüz emperyalistlerle iş birliği içinde olduklarından yapıyorlar. AKP’nin 2002 yılında iktidara geldiğinde ilk iş olarak Eti Gümüş A.Ş., Eti Krom A.Ş., Eti Elektrometalurji A.Ş., Karadeniz Bakır İşletmesi ve Eti Bakır A.Ş. gibi madencilik sektöründe faaliyet gösteren kamu kuruluşlarını özelleştirme kapsamına alması Lozan’ın gizli maddeleri yüzünden değil, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmek için icazet aldığı emperyalist merkezlere verdikleri sözlerden dolayıdır.
Türkiye bor madeni üretiminde dünya birincisi! Bor madenlerini emperyalist şirketlere satmaya çalışan ise Erdoğan’ın kendisi!
Üzerinde çok konuşulan bor madenleri için de durum tam olarak aynıdır. Bor madenlerinin çıkarılmasında hiçbir mâni yoktur ve hâlihazırda Türkiye dünya bor madeni üretiminin yüzde 48’ini yapmaktadır. Ancak sistematik yalan kampanyası ile pek çok insanımız Lozan yüzünden bor madenlerini çıkaramadığımıza inanmaktadır. TMMOB Maden Mühendisleri Odası, 2008 yılında bor madenleri ile ilgili başka bir gerçeği açığa çıkarmıştır. Maden Mühendisleri Odası, Erdoğan’ın Avustralya hükümeti ile bor madenlerini BHP-Billiton şirketine peşkeş çekmek üzere bir anlaşma yaptığını ve bu şirketin meşhur Rothschild Ailesi’ne ait Rio Tinto firmasıyla ile ilişkilerini gündeme getirmiştir. Ancak bu girişimler sonuç vermemiştir. Halen ilgili maden kanunlarında ve ilgili Danıştay kararlarında Bor madenlerinin çıkarılması, işlenmesi ve pazarlanmasının kamu eliyle yapılması zorunlu tutulmaktadır. Bugün Erdoğan devletin başı olarak bor üretimi, işlenmesi ve satılması için tüm yetkilere sahip iken neden hala Maden kanununu değiştirmek ve bu alanı hizmet alımı yoluyla özelleştirmeye ve yabancı sermayeye açmak için çabalamaktadır? Esas sorgulanması gereken budur!
Gerçeğe sahip çıkalım! Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele edelim!
Lozan’ın gizli maddeleri olduğu yalanını yayanlar işte bu gerçekleri örtmeyi amaçlıyor. Bu yalanlara inananlar AKP’den ve Erdoğan’dan Türkiye’yi şahlandırmasını beklerken aynı ellerin tüm milletin boynuna emperyalist esaret zincirlerini doladığını görmüyor. Bu yalanlar burada kalmayacak. Lozan yalanlarını yayanlar yarın “Musul ve Kerkük bizimdir” diyerek Amerikan ve İngiliz emperyalizminin himayesinde, Ortadoğu’nun dizayn edilmesinde taşeronluk yapmayı milli dava diye yutturmaya çalışacaklar. Lozan’ın gizli maddeleri yoktur ama emekçi halkımız emperyalist işbirlikçisi iktidarların gizli gündemlerine karşı uyanık olmalıdır!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2023 tarihli 160. sayısında yayınlanmıştır.