Türkiye nere Arjantin nere?
Arjantin bizim için dünyanın öbür ucu denilecek bir coğrafyada. Aramızda binlerce kilometre, kıtalar, okyanuslar var. Kültürü başka, konuştuğu dili başka, mevsimi bile başka. Biz yazın sıcağında terlerken onlar kışın ayazında üşüyor. Böyle bakınca her şeyimiz farklı. Peki gerçekten öyle mi?
Eylül ayının ilk günlerinde Arjantin'deki kardeş partimiz Partido Obrero'nun (İşçi Partisi, PO) kadın örgütü Plenario de Trabajadoras (Kadın İşçiler Birliği, PDT) kuruluşunun 20. yılında ülke çapında ilk kongresini gerçekleştirerek daha örgütlü bir mücadele yönünde çok önemli bir adım attı. Ülkenin her bir noktasından, bütün eyaletlerden, gelen 2500’ün üzerinde emekçi kadının, genç kadının katıldığı bu kongre hangi talepler etrafında bir mücadele çağrısı ile toplandı? Laik, bilimsel ve cinsiyetçi/ayrımcı olmayan bir eğitim. Devletin kiliseden kopması. Yasal, ücretsiz, sağlıklı, güvenli koşullarda kürtaj hakkı. Kadına yönelik şiddetin tüm biçimlerinin son bulması. Daha iyi çalışma koşulları, eşit işe eşit ücret. Kemer sıkma politikalarını reddederek krizin faturasını patronlara ödetmek.
Neden bu talepler öne çıkıyor? Çünkü Arjantin’de kadına yönelik şiddet ve cinayetler kadınların canını almaya devam ediyor. Çünkü daha geçtiğimiz günlerde genç bir kadın, merdivenaltı bir muayenehanede yasadışı kürtaj yaptırmak zorunda kaldığı için yaşamını yitirdi. Çünkü kürtajın yasal hâle getirilmesi ile ilgili yasa meclis gündemindeyken kilise hükümetin üzerinde müthiş bir kürtaj karşıtlığı baskısı uyguladı. Çünkü kadınlar Arjantin’de de erkeklere göre daha kötü koşullarda, esnek güvencesiz işlerde, daha düşük ücretlere çalışıyor. Ekonomik kriz patronları değil, Arjantin emekçi halkını vuruyor. İMF’nin kemer sıkma politikaları, maaşlarda kesintiden sağlık ve eğitim harcamalarının azaltılmasına bir dizi dayatmayı beraberinde getirerek emekçi halkın tepesine çöküyor. Şimdi böyle sıralayınca bir kez daha soralım, gerçekten her şeyimiz farklı mı? Hayır.
Bu topraklarda da kadınlar cinayetlerde yaşamını yitiriyor. Devlet kadınları değil, şiddetin faillerini koruyor. Emekçi kadınlar, daha düşük ücretlere güvencesiz işlerde çalışmaya devam ediyor. Krizin bedelini iğneden ipliğe her şeye yapılan zamlarla ve daha da önemlisi işten çıkarmalarla işçiler ödüyor. Bu topraklarda da sıkılan kemer yine işçinin belinde, İMF yerine hükümet ve patronların elinde. Evet, Arjantin’den farklı olarak kürtaj Türkiye’de yasal olarak tanınan bir hak, doğru. Ama burada da hastanelerde fiilen karşılaşılan engeller nedeniyle tek bir yoksul kadının bile sağlıksız koşullar yüzünden yaşamını yitirmeyeceğinin garantisi var mı?
Karşı karşıya kaldığımız sorunlar aynı, çünkü bu sorunların kaynağı Arjantin’de neyse Türkiye’de de o: Erkek egemen kapitalist sistem. İşte bu yüzden dünyanın neresinde olursa olsun, kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı mücadelede atılan her ileri adım sadece bulunduğu topraklarda değil, bütün dünyada kadınlar için bir başarı, bir kazanım. Arjantin’de Kadın İşçiler Birliği PDT’nin kongresi ise, fabrikalardan, işyerlerinden, mahallelerden emekçi kadınların ve tabii ki okullardan, üniversitelerden genç kadınların üzerinden yükseldiği için herhangi başarılı bir adımın ötesinde bir anlam taşıyor. Çünkü bu mücadelenin gerçekten kazanabilmesi için emekçi kadınların öncülüğünde bir mücadeleyi adım adım inşa ediyor. Böylece bir fark daha ortadan kalkıyor. Biz “emekçi kadınlar” diyoruz, onlar “trabajadoras” ama aslında aynı mücadele dilini konuşuyoruz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2018 tarihli 108. sayısında yayınlanmıştır.