Türk-İş'te sarılar kırmızı çizgiyi geçemedi
Türkiye'nin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu Türk-İş'in genel kurulu 3-6 Aralık tarihleri arasında Ankara'da yapıldı. Dört gün süren genel kurula 35 sendikadan 275 delege katıldı. Türk-İş, Temmuz 2015 istatistiklerine göre 820 binden fazla üyesiyle bugün Türkiye işçi sınıfının en büyük sendikal örgütü konumunda. O hâlde bu genel kurulu ve sonuçlarını değerlendirmek, işçi sınıfının bugün karşı karşıya kaldığı sorunları, kazanımlarına yönelik olarak sermayenin ve hükümetin önümüzdeki dönem için taarruz hazırlıklarını düşününce gerekli.
Gerçek'in sayfalarında birçok kez AKP'nin uzun bir süredir Türk-İş'i toptan kontrol etme çabası içinde olduğunu yazdık. Ergün Atalay ve ondan önce Mustafa Kumlu başkanlığındaki yönetimler, Türk-İş'te AKP iktidarının ifadeleriydi. Bu yönetimlerle AKP, Türk-İş'te hâkim konuma gelmekle yetinmemiş, Türk-İş içinde muhalefetin birleştiği Sendikal Güç Birliği Platformu'nda (SGBP) yer alan sendikalarda birbiri ardına gerçekleştirdiği operasyonlarla muhalefetin sesini de tümden kısmaya çalışmıştı. Önce Hava-İş'te, geçtiğimiz Eylül ayında da Petrol-İş'te bu girişimlerinde başarılı olunca Türk-İş içinde çok stratejik mevzileri düşürmüş oldu. Buna Tek Gıda-İş ile Belediye-İş’in aidat sorunları nedeniyle genel kurula sadece 1’er delege ile katılmasını da ekleyin. Geçtiğimiz Türk-İş genel kurullarında SGBP, AKP'nin listesine karşı bir liste ile yönetime aday olurken, bu genel kurulda belki de Türk-İş tarihinde ilk kez tek liste vardı.
Bu tablo listeler dışında büyük oranda genel kurul kürsüsüne de yansıdı. İlk gün kürsünün sahibi Türk-İş yönetimi ve sendika başkanlarının konuşmaları haricinde Erdoğan, Davutoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ve Kılıçdaroğlu oldu. TÜMTİS başkanı Kenan Öztürk ve Kristal-İş başkanı Bilal Çetintaş'ın mevcut Türk-İş yönetimine yönelik eleştirileri ve Türk-İş'in siyasi iktidardan bağımsız bir konfederasyon olması gerektiği şeklindeki konuşmaları ve Şeker-İş'in özelleştirme hassasiyetini dile getiren çıkışı dışında, sendika başkanlarının çoğunluğu kürsüden hükümete ve Türk-İş yönetimine methiyeler düzdü. Kongrenin ikinci gününde Mersin ve Eskişehir'de işten atılan Şişecam işçileri genel kurula gelerek kürsüden söz almak istediklerinde ise bu talep reddedildi. Burjuva partilerine ve hükümete açık, işçiye kapalı genel kurul kürsüsü!
Gücünü işçi sınıfının örgütlülüğü yerine hükümete yakınlıkta gören bu sendikal anlayışın hâkimiyetine rağmen Türk-İş genel kurulunun işçi sınıfının genel çıkarları lehine tek olumlu yanı kıdem tazminatı konusunda, bu hakka dokunulmasını genel grev sebebi kabul eden kararın bu kongrede de yeniden kabul edilmesi idi. Kongrenin başlamasından iki gün önce, 1 Aralık'ta Türk-İş Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısında, bazı başkanlar, kıdem tazminatında yapılacak bir değişikliğin genel grev sebebi olması yönündeki kararı yeniden tartışmaya açmak gerektiğini belirtmiş, bu, muhalif sendikalardan Tümtis, Kristal-İş, Belediye-İş başkanlarının tepkisi ile karşılaşmıştı. Genel kurulda 70 delegenin imzası ile kıdem tazminatının Türkiye işçi sınıfının ve Türk-İş'in kırmızı çizgisi, bu hakka dokunulmasının ise genel grev sebebi olduğu şeklindeki önerge divana sunuldu ve bu karar kongrede kabul edildi. Ama oy çokluğu ile!
Bunun anlamı açıktır: Önümüzdeki dönemde hükümet kıdem tazminatını gasp etmeye giriştiğinde, Türk-İş yönetimi bu genel kurul kararını kâğıt üzerinde bırakacak göstermelik eylemlerle yetinmeye çalışacaktır. İşçi sınıfı elinde kalan son iş güvencesi olarak kıdem tazminatı hakkını Ergün Atalay'lara, Pevrul Kavlak'lara rağmen savunmak zorunda kalacaktır. 2015 yılı bu açıdan zengin mücadele deneyimleri ve dersleri ile dolu. Sonuçta sarı sendikacılar çok istedi ama tabanın baskısı sonucu kırmızı çizgiyi geçemedi. Hâlâ kıdem tazminatı genel grev sebebi. Sınıf mücadelesi keskinleştikçe Türk-İş de ciddi sarsıntılar yaşayacaktır. Mayıs ayında Bursa'dan başlayıp dalga dalga birçok kente yayılan büyük fiili metal grevleri yolu gösteriyor.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2015 tarihli 74. sayısında yayınlanmıştır.