Alevi çalıştayları ön raporu ya da görünen köy (Server Laçin - 19-02-2010)
Hoş biz de zaten değerlendirmemizde bunu önceden dile getirmeye çalışarak naçizane uyarılar ve öneriler yapmaya çalışmıştık. Bugün çalıştaya sonuna kadar katılanlar ve hatta çalıştayları olumlu bulanlar dahi "Hiçbir şey için geç değil, bu rapor yeniden ele alınmalı, Alevilerin talepleri karşılanmalı!" noktasına gelmiş bulunuyor. Peki, onları dahi böyle söyleten bu önrapor ne diyor?
Öncelikle önrapor Aleviliği tanımlama telaşına giriyor. Pek çok Alevi Kurumu öncelikle bu soruna dikkat çekiyor. Çünkü bu maddede Aleviliğin asimilasyonu gündemde, buna yönelik bir amaç açıkça görülebilmekte. Zira önraporun bütününe böyle bir hava hakim. Hükümetin uluları Aleviliğin ne olduğuna yönelik kararlarını çoktan vermişler. Onlara göre Alevilik İslam'ın sadece farklı bir yorumu, bu yorumun oluşmasında da bilgisizlikler var, bunlar yavaş yavaş giderilince Aleviler de dört dörtlük iman sahipleri haline gelecektir, sadece o güne kadar kendilerine iyi niyetle yaklaşılmalı, kendileri sisteme dahil edilmeli... Evet, hükümetin yaklaşımı tam da budur!
Bunu neden söylüyoruz, kısaca açıklayalım:
1. Önrapor cemevlerinin bir ibadethane olarak görülemeyeceğini uzun uzun anlatıyor. Çünkü bir dinin iki ayrı ibadethanesi olmazmış, bu bölücülük olurmuş, camiler tek ibadethane olarak görülmeliymiş, cemevleri ancak kültür ve erkân evleri olabilirmiş. İyi de bunu sana soran yok ki! Zaten fiili olarak cemevleri milyonlarca Alevinin ibadet ettiği bir yer, senden sadece buna yasal statü vermen talep ediliyor. Böyle bir niyetin varsa bu mütalaa edilebilir, yoksa gölge etme başka ihsan istemez! Taleplerin kabul ettirileceği yollar bellidir, bilinmektedir.
-
2. Zorunlu din dersleri kaldırılamazmış! Evet, önraporda onca laf ebeliğinden sonra bu durum açıkça belirtiliyor. Bunun yerine Alevilik de müfredata dahil edilebilirmiş, müfredatı da ancak ilahiyatçılar hazırlayabilirmiş. Bu durum Aleviliği ortadan kaldırmanın açık bir girişimi değil de nedir? Sizin ne olduğunuzu biz size öğreteceğiz, zaten öğrendikten sonra da hiçbir şeye gerek kalmayacak, iman sahibi dini bütün kişiler olup çıkacaksınız... Bu düşünceler önraporun ilgili maddesini okuyunca anında kişinin zihninde canlanabiliyor.
-
3. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını istemek ise önrapora göre zinhar günahtır. İçinde bulunduğumuz şartlarda bu kuruma şiddetle ihtiyaç varmış o nedenle kaldırılması mümkün değilmiş, hatta Aleviler güya kaldırılmasına taraftar değilmiş! Pes doğrusu! Ama Alevilerin inancına ilişkin bazı çalışmalara bu kurum bünyesinde yer verilebilirmiş. Mübarek Timurun fili misali gitmesi istenirken büyütülmeye çalışılıyor, dahası yine inkarcı ve asimilasyoncu bir anlayışla... Yani hem kurum büyüyecek hem Alevilik onların anlayışı ile bütün haline getirilecek.
-
4. Dikkat edilirse önceki üç maddenin de içinde Alevilik hep bir yerlere dahil edilmeye çalışılıyor. Bu nasıl yapılıyor silah zoru ile mi? Hayır! Eğitim ile. Zorunlu din dersi eğitimine, Diyanet İşleri Başkanlığının çalışmalarına hep Alevilik dahil edilecek. Peki bu Alevilik hangi Alevilik olacak acaba? Elbette de kendi istedikleri gibi, yani Alevilik olmayan bir Alevilik! İşte bunun en somut kanıtı da Alevi dedelerine yapılan yakıştırmalar maddesinde ortaya çıkıyor. Alevi dedeleri bilgisizmiş! Sizin yaptığınızı yapmayan herkes bilgisiz değil mi? Farklı olan cahilliğinden farklı değil mi? Bu yaklaşım kabul edilemez! Alevilik bütün yok etme çabalarına karşın sahip olduğu kadim birikimler sayesinde bugüne dek sözlü bir gelenek olarak gelmiştir. Şimdi bu sözlü birikime sahip insanlar farklı dualar, farklı ibadet biçimleri biliyor diye bilgisiz olarak görülemez. Evet, özellikle cumhuriyet kurulduktan sonra dergâhları, evleri yıkılan, saçı sakalı bile zorla kesilen, her türlü dini çalışmaları yasaklanan, sürgün edilen, dilleri bile (Kürtler bağlamında) yasaklanan bu dedeler sahip oldukları sözlü birikimi bugüne aktarmada büyük zorluklar çekmiştir ama bu onlara "eğitilmelidir" yakıştırması yapılması anlamına gelmez. Sünnilerin hocaları, Hıristiyanların papazları allame-i cihan mı ki, siz Alevi dedelerini "bilgisiz" diye aşağılıyorsunuz? Başka şekilde söyleyelim: Alevi dedeleri "eğitilecekmiş", her halde iyi birer iman sahibi olduktan sonra, onlar da diğer Alevileri eğitecekmiş. Bu kadar göz göre göre de asimilasyon olmaz ki!
-
5. Son olarak Madımak müze olamazmış, orayı belki park yapabilirlermiş. Lütfederler! Bunca katliamın, bir daha yaşanmamasına vesile olabilmesi için dile getirilen bir istek bile kabul görmeyebiliyor, artık ne denilebilir ki?
Aslında söylenecek çok şey var! Ama Aleviler bugüne kadar o kadar çok konuştu ki, bunları bir kez daha tekrarlamanın pek bir anlamı yok. Bir kez daha görülüyor ki, taleplerin karşılanması çalıştay yaparak, hükümetle eşit olmayan koşullarda tartışarak olmuyormuş. Bunun için tek yol mücadele etmekmiş. Ama nasıl bir mücadele? Tüm ezilen ve sömürülenlerle, hak mücadelesi verenlerle dayanışma içindeki bir mücadele. Direnişteki TEKEL İşçilerinin açıkça yanında durabilecek bir mücadele, dilini, kültürünü, siyasal haklarını isteyen Kürtlerin yanında durabilecek bir mücadele, her yerde baskıya uğrayan, ezilen kadınların yanında durabilecek bir mücadele...
Bu anlayışla burada sayamadığımız başta sömürülen işçi sınıfı olmak üzere, ezilen tüm kesimlerle buluşabilecek bir mücadeledir Alevilerin dertlerine derman olacak olan!