İstanbul'da Alevi mitingi: "BİZ DE VARIZ!" (08-11-2009)
Sabah 11.00'da grupların Haydarpaşa Numune Hastanesi, Tepe Natülüs ve Salı Pazarı mevkiinde toplanması ile başlayan miting, büyük bir coşku içindeki yürüyüş ile devam etti. Eyleme Alevi örgütlerinin üç temel talebi damgasını vurdu. Bunlar "Cemevlerine yasal statü", "Zorunlu din dersleri kaldırılsın" ve "Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilsin" şeklinde hem pankartlarda, hem de döviz ve sloganlarda yoğun bir şekilde ifade edildi. Yine mitingde konuşan Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Tekin Özdil, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Av. Fevzi Gümüş ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız da bu temel noktaları özenle vurgulayıp ön plana çıkarırken, artan yoksulluğa ve tüm farklı unsurlara yönelik devam eden ayrımcılığa da tepki gösterdiler. Hükümetin Alevilere yönelik yaptığı "açılımlar" ise daha çok, "laf değil, iş tepkisi" aldı. Aleviler ısrarla taleplerini vurguladı ve bunların karşılanması için bundan sonra da sürekli sokaklarda olacaklarını duyurdu.
Bir sene önceki mitinge göre mevcut düzenin bir takım sembollerinin daha az olması dikkat çekici bir özellik olarak ifade edilebilir. Bu durum son derece önem arz etmekte. Çünkü Alevilerin bir süredir dile getirdiği taleplere kulak tıkayarak, onları burjuvazinin iç savaşında kullanmak isteyen batıcı-laik burjuvazinin siyasi temsilcileri, destekleyicileri bu durumdan pek hoşlanmayacaktır. Onlar Alevilerin sırtını okşayıp onları mevcut baskıcı düzenin bir payandası haline getirmeye çalışıyordu. Ancak bu miting Alevilerin mevcut düzenle uğraşacaklarını gösteren öğeleri bünyesinde barındırıyor. Özellikle Alevi taleplerine ağırlık verilmesi, Cumhuriyet mitinglerinde yükselen slogan ve marşların duyulmaması, sembollerin fazlaca görülmemesi, tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin taleplerinin de ön planda olması, devrimci ve sosyalist örgütlerin mitingde önemli bir ağırlık oluşturması bunlar arasında sayılabilir.
Bundan sonra devam edecek eylemler ezilen ve sömürülenlerin örgütleri ile daha fazla ortaklaştırıldığı takdirde, önemli bir muhalif hareketin oluşacağını iddia etmek çok da abartılı olmayacaktır. O nedenle tüm emek örgütleri ve devrimci, sosyalist partiler bundan sonraki gelişmeleri daha özenli takip etmeli ve mümkün olduğunca çok bu gelişmelere müdahil olabilmelidir.