Ankara’da faşist destekli polis saldırıları püskürtüldü, püskürtülecek! (04-06-2009)
Kızılay'da silah sesleri
İlk olarak 2 Haziran Salı günü olağan şekilde Yüksel Caddesinde ÖSS sistemine karşı açtıkları stantların başında duran liseli öğrencilere polis izin, başvuru gibi gerekçeler öne sürerek tacizde bulundu. Daha sonra besbelli polisin gönderdiği bir kişi sarhoş taklidi yaparak Dev-Lis standına gelip provokasyon gerçekleştirmeye çalıştı. Provokatörün ağzının payı verilirken bu sefer de Yüksel-Konur civarında yeni türeyen ve çevredeki bir dükkanda yuvalanan (Papağan Fuarı ve Papağan Pide) ülkücü yetmeler (ki bu serseriler sokağa musallat olmuş yarı mafyatik bir grup aynı zamanda) devreye girdi. Satır ve bıçaklarla stantlara müdahale etmeye çalışan bu grup da hak ettiği cevabı alıp kepenk indirip dükkanlarına saklanmak zorunda kaldı.
Olayın ardından gelişen polis müdahalesinde sivil polislerden biri başına aldığı sopa darbesiyle yere yığıldı. Polis bu noktada silahına davranıp havaya ateş açtı. İnternette bulunan görüntülerden izlenebileceği gibi daracık sokakta elini havaya bayağı düşük bir açıyla kaldıran ve defalarca tetiğe basan polisin eylemcileri bir yana bırakın, hemen karşısında bulunan dershanede ya da çevre apartmanlarda birini vurmaması mucizeydi. Üstelik sokakta bulunan mermi kovanı sayısı da ellinin üzerinde.
Polis ve ülkücüler kol kola
Bu olayın akabinde kalabalık bir ülkücü grup polis panzeri eşliğinde Konur Sokağa satır, sallama ve palalarla girdi. Polisin panzerin arkasında dizilen ülkücü grupla beraber devrimcilere saldırmasıyla beraber olaylar da ara sokaklara yayıldı. Küçük gruplara çevre sokaklarda pusu atmış faşistler saldırmaya devam ettiler. Ama defalarca kere püskürtüldüler. Sakarya Caddesi'nde perişan edilen bir grup faşist arabalara binip kaçmak zorunda kalmışlardır, tabii kaçarken arabayı devrimcilerin üzerine sürmeyi ihmal etmeden. Olaylar sırasında pek çok devrimci gözaltına alındı. Bir devrimci genç bıçaklandı, pek çoğu ise ufak tefek yaralar aldılar.
Ertesi gün tekrar direniş
Bu saldırıyla yılmayacak olan Ankara solu 3 Haziran Çarşamba günü yine Yüksel ve Konur'da stantlarını açtı. Saat 14.30 sıralarında bir ülkücü yanındaki sivil polis eşliğinde stantlara önce sözlü saldırıda bulundu, daha sonra sallamasını çekti. Ama mevzilerini korumaya kararlı kitle sallama satırı dinlemeden bu faşisti cezalandırdı. Faşistin etkisiz, kelimenin gerçek anlamıyla etkisiz hale getirilmesinden sonra polis devreye girdi. Bu derece bir direniş beklemediklerinden olsa gerek beslemelerini kitlenin elinden kurtaracak kadar hızlı olamadılar fakat sert bir müdahaleyle kitleyi dağıttılar.
İlk andaki müdahalede ikiye bölünen kitle bu sefer de Kızılay'ın can damarı olan Ziya Gökalp ve Meşrutiyet Caddeleri'ni trafiğe kapatarak eylem alanına çevirdi. Polisin müdahalesi buralarda da sürdü. Buna rağmen toparlanılıp Yüksel Caddesi ve Konur Sokağa girilmeye çalışıldı. İlk etapta polisin gazlı, panzerli müdahalesi sonucu başarılamadı, daha sonra elimizden alınmaya çalışılan sokaklara dönüldü.
Burada stantlar yeniden kuruldu, sloganlarla, halaylarla akşam 18.30'da yapılacak basın açıklaması beklendi. Bu sırada Kocatepe civarlarında ülkücü grubun toparlanmaya başladığı haberleri geldi. Bunun üzerine hazırlıklar yapıldı, kararlı bir bekleyiş başladı. Ülkücülerin bir kere görünme denemesi oldu fakat kitlenin öfkesi ve kalabalıklığını görmüş olacaklar hemen yok oldular. Bu sırada yaşanan infiali fırsat bilen polis (TOMA denen ve panzerden çok itfaiye aracına benzeyen) panzerini yine Konur Sokağa getirdiyse de daha sonra karar değiştirip geri çekti.
Yüksel Caddesi esnafı ve Ankara solu sokaklarda estirilen ülkücü destekli devlet terörünü kınadı
Nöbetimiz akşam saatlerinde yapılan basın açıklamaları ile sona erdi. Yüksel Caddesi esnafı medyanın olayları çarpıtıp esnaf solcu kavgası olarak servis etmesine tepki göstererek, yıllardır bu alanda birlikte dayanışma içinde olunduğunu söyledi, ülkücü destekli polis saldırılarını ve sokağın siyasal kültürel yapısının değiştirilmeye çalışılmasını da kınadı. Daha sonra iki gündür sokakları ‘Faşist - polis defol bu sokaklar bizim' sloganıyla savunan sol güçler bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Basın açıklamasını gerçekleştiren Hüseyin Taka ‘Demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin tarihini yazanlar, bu katliamcı güruhla da elbet baş edeceklerdir. Kentimizi, sokaklarımızı ve Özgürlük Meydanı'nı katil - faşist güruhlara ve polise teslim etmeyeceğiz.' dedi. Bu arada Yüksel Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı'nın olduğu bölge iki gün boyunca eylemciler tarafından Özgürlük Meydanı olarak adlandırıldı.
Saldırıların amacı devrimcileri bu sokaklardan sürmek
Yaşanan olaylar elbette tesadüf ya da münferit vakalar değil. 1 Mayıs'a birkaç gün kala sol grupların, siyasi partilerin, sendikaların, kadın örgütlerinin ve sesini duyurmak isteyen herkesin ilk adresi olan Yüksel Caddesi ve Konur Sokağa benzer bir saldırı denenmişti ama başarılamamıştı. Bu sefer kuşkusuz daha planlı bir saldırı gerçekleşti. Buradaki amaç solun önemli bir propaganda mevzisi olan bu sokakları siyasal ve kültürel faaliyetlere yasaklamaktır. Lise ve üniversite gençliğinin çok yoğun kullandığı, Ankaralıların alışveriş merkezlerine kapanmayan kesimlerinin dinlenme, sosyalleşme ve öte beri temini gibi ihtiyaçlarını gördüğü bu iki sokakta sık sık stantlar açan ve eylemler gerçekleştiren solun buralardan kolay kolay sürülemeyeceği kesindir. Ama Ankara Emniyeti'nin buradaki faaliyetten ve hareketlilikten çok ciddi rahatsızlık duyması da bunun kadar büyük bir başka gerçektir.
Bu iki günde yaşanan saldırıların benzerlerini dün püskürttük, bugün hala püskürtüyoruz, yarın yine püskürteceğiz. Mevzilerimizi devrimci dayanışma içinde korumakta hiçbir tereddüdümüz yok. Buraları nasıl diş ile tırnak ile, bedeller ödeyerek kazandıysak yine öyle savunuruz.