Asistanlar üniversiteyi terk etmedi: “Biz kalıyoruz YÖK gitsin!” (07-03-2009)
İş güvencesi talebi ve akademik özgürlüğü savunmak için İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt Kampüsü'nde bir araya gelen araştırma görevlileri eylemlerine mesai saati bitmeden başladılar. İstanbul Üniversitesi'nin yan kapısında diğer kampüs ve üniversitelerden gelen arkadaşlarıyla buluşan asistanlar buradan slogan ve alkışlar eşliğinde Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne yürüdüler. Havanın kararmasıyla birlikte alkış ve sloganlarla meşaleler yakıldı ve yürüyüş kolu oluşturuldu. Kalabalık İ.Ü. kortejinin ardında, İ.T.Ü., Y.T.Ü., Marmara, Boğaziçi ve Uludağ Üniversitelerinin pankartları sıralandı. Ayrıca Kocaeli, Gebze Yüksek Teknoloji ve Bilgi Üniversitesi'nden asistanlar da eyleme katıldılar. Rektörlüğün önüne gelindiğinde karanlık meşalelerle aydınlanıyor, sessizlik ise hep bir ağızdan haykırılan sloganlarla yırtılıyordu: "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz", "Doktoralı işsiz olmayacağız"... Kortejin önüne dev bir pankart getirildi. Eylemin baş sloganı üzerine yazılmıştı, eylemin içeriğini ve hedefini belirtiyordu: "Biz kalıyoruz, YÖK gitsin!"
Sloganlar ve meşalelerle yürüyüş kolu tarihi kapıya yönelirken, kapının dışında Beyazıt meydanında bu mücadeleyi sahiplenen yüzlerce kamu emekçisi ve öğrenci bekliyordu. Asistanların örgütlenmesi ve mücadelesinde başrolü oynamış olan Eğitim-Sen farklı şubelerden gelen temsilcilerle yerini almıştı. Tarihi kapının açılmasıyla coşkulu bir kavuşma yaşandı ve Beyazıt Meydanı uzun süre sloganlarla inledi. Meydanda 1000 kişiye ulaşan kalabalık basın açıklamasının okunmasının ardından kortejler halinde Fen Fakültesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Fen Fakültesi kapısında görevli asistanların güvenliği sağladığı kortej düzeniyle Cemil Bilsel konferans salonuna geçildi. Artık sabaha kadar üniversite terk edilmeyecekti.
Çok değil bundan yaklaşık 2 ay önce aynı konferans salonunda İstanbul Üniversitesi'nin rektörlük seçimleri yapılırken dışarıda protesto gösterisi yapan asistanlar şimdi salonu tamamen doldurmuştu. Dev pankart balkon kısmından aşağı sarkıtıldı. Üniversite pankartı asıldı. TMMOB, Eğitim-Sen ve Eczacılar Odası'nın katkılarıyla hazırlanan yiyecekler yendikten sonra program başladı. 50d'liler filmi gösterildi. Program sabahın ilk ışıklarına kadar hiç durmayacaktı. İktisat Fakültesi mezun ve Asistanlarından oluşan Karıncalar Tiyatro Topluluğu'nun YÖK ve 50d'yi hicveden çalışması salondan büyük alkış topladı. Eğitim Fakültesi'nden bir asistan söylediği türküler ve yaptığı piyano dinletisiyle hayranlık yarattı. İktisattan bir doktor asistanın bağlama eşliğinde söylediği türküler ilerleyen saatlere rağmen salonu coştururken, Grup Bandista'nın coşkusu salondan taşarak koridorlarda devam etti. Kısacası asistanlar söyledikleri gibi "çalışmaları"nı sabaha kadar sürdürdüler. Kürsü, sahne, salon asistanlarındı ve orada ne YÖK'e ne de YÖK'çülere yer yoktu. Saatlerce süren eylem ve etkinliklerin yorgunluğu ile çok sayıda asistan koltuklarda uyuyakalırken, buna rağmen dinleti ve gösterimler sabaha kadar sürdü. Nihayet gün ağardığında, konferans salonunun temizliği yapıldı ve eylem sona erdirildi. Asistanlar Fen Fakültesi'ni terk ederken tarihi bir eylemi geride bırakıyorlardı; pankartlar, önlükler ve tüm malzemeler ilerideki daha büyük eylemler için özenli bir şekilde toplandı. Yeni eylemlerin hazırlıkları hemen başlayacaktı.
Asistanlar ne istiyor?
Araştırma görevlilerinin önemli bir kısmı yükseköğrenim kanununun 50d maddesince istihdam ediliyor. Bu madde araştırma görevlilerinin doktoralarının bitiminde otomatik olarak işsiz kalmalarını öngörüyor. Daha önce üniversite yönetimleri ihtiyaç duydukları araştırma görevlilerini yine sözleşmeli olan ancak doktoraya bağlı olmayan kadroya geçirebiliyordu.
YÖK, 31 Temmuz'da asistan alımlarında merkezi sınavın ağırlığını arttıran bir yönetmelik çıkardı. Daha sonra 26 Kasım tarihli YÖK Yürütme Kurulu kararı ile 50d'li araştırma görevlilerinin doktoraya bağlı olmayan kadroya geçişlerde ilan çıkmasının ve merkezi sınava girilmesinin zorunlu olduğunu ilan etti. Kadroların son derece kıt olması akademik çalışmayı seçmiş ve hayatını bu tercihe göre düzenlemiş araştırma görevlilerini "doktoralı işsiz" olmayı dayatıyor. Bu da haliyle araştırma görevlilerini isyana sevk ediyor.
Asistanların taleplerinin başında tüm 50d'li asistanların lisansüstü eğitime bağlı olmayan 33a maddesine göre istihdam edilmesi geliyor. Bunun için Eğitim-Sen tarafından 31 Temmuz tarihli Asistan atama Yönetmeliği ile bu yönetmeliğin uygulanması ile ilgili 26 Kasım tarihli YÖK yürütme kurulu kararının iptali için Danıştay'da dava açılmış durumda. Tüm bunlarla birlikte mücadelenin gelişmesiyle bu taleplerin ötesine geçilerek YÖK ve YÖK'ün piyasa projeleri hedef tahtasına otururken, 33a'ya geçiş talebi de 50d uygulamasını tamamen kaldırılması şiarıyla bütünleşiyor
YÖK ne istiyor?
Asistanların kazan kaldırdığı 50d maddesi YÖK'ün çok daha kapsamlı bir operasyonunun parçası sadece. Avrupa Birliği'nin Yükseköğretim sistemini piyasanın ve sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılmasını amaçlayan ve Bologna süreci olarak bilinen politikası YÖK tarafından harfiyen sahipleniliyor. Amaç üniversiteyi büyük sermaye için hizmet veren kolektif ve ucuz bir araştırma geliştirme merkezi haline getirmek.
Yeni YÖK yönetiminin daha önceki yönetimlerden devraldığı bu piyasacı yöneliş, yükseköğrenimin tamamıyla paralı hale getirilmesini amaçlıyor. Bu yolda atılacak ilk adımlar harçların birkaç kat arttırılması ve burs yerine tamamen kredi mekanizmasının kullanılması olacak. YÖK Başkanı her mülakatında bunu açıkça söylemekten çekinmiyor.
YÖK'ün bir de siyasi hedefleri var. YÖK'te çoğunluğa sahip olan ve AKP'ye yakın olarak bilinen ekip üniversitedeki mevcut kadroyu büyük oranda tasfiye ederek yerine kendine yakın bir yapı oluşturmak istiyor. Bunun için de 50d uygulamasında ısrar ederek doktorasını bitiren asistanlardan birer ikişer kurtulmayı amaçlıyor. Peki yerine yenileri nasıl mı gelecek? Bunun için de Milli Eğitim tarafından verilen ve subjektif kriterlerin etkili olduğu burslarla yurtdışına giden asistanlar zorunlu hizmet adı altında 50d'den ve 31 Temmuz yönetmeliğinden muaf tutuluyorlar.
Yükseköğretim sisteminin keşmekeşi içinde her ile bir üniversite açılmış durumda. Bunların birçoğu nitelik kaygısı güdülmeden, üniversite öğrenimi talebini karşılamak üzere açılıyor. Her ile bir üniversite açan hükümet işsizler ordusunun en genç unsurlarını öylede ya da böyle bir yüksekokul-fakülte çatısı altına sokarak görünmez kılmak istemektedir. Ayrıca yükseltilen harçlardan elde edilen gelirlerin de yanlarına kâr kalacağını düşünüyorlar.