“Birlikte başarabiliriz” ya da birleşik duruş (Yusuf Boraz - 27-02-2009)
Yerel seçimler için, Aralık ayında (17 Aralık) adını "birlikte başarabiliriz" olarak açıklayan bileşenler, önce bir forum örgütlediler? Bu foruma altı yüz kişi katılmıştı. Nasıl bir belediyecilik, birleşik mücadele vb. üzerine görüş açıklayıp tartıştılar. Meridyen düğün salonunda yapılan bu forumdan birkaç gün sonra aynı bileşenler ortak bir metinle basının karşısına çıkıp "bizde varız" dediler.
Ortaklaşa hale gelen metin, kapitalizmin krizine karşı bir duruş sergiliyor, Kürt halkının yanında olduğunu vurguluyor ve düzen partilerine oy yok diyerek kendini tarif ediyordu. Bu metinde TKP'nin de imzası bulunmaktaydı.
DİP-Girişimi olarak tüm bu süreçlerde etkin bir rol üstlendik. Görev aldık. Koşturduk; önerdik; tartıştık... İşçi sınıfı ve ezilenlerin çıkarlarını ifade ettiğine inandığımız her öneriye sahip çıktık. Bunu zedeleyecek her şeye karşı tutarlı bir mücadele yürüttük. Sürekli birleşik bir duruşun önemine vurgu yaptık. Hele bunu ekonomik kriz koşullarında çok önemsediğimizin altını çizdik.
Gerek forumun örgütlenmesi aşamasında ve gerekse program tartışmalarında EMEP tarafından "halkçı" kavramı ortak siyasal duruşumuzu tanımlamak üzere öne çıkartıldı. Bunun sosyalistlerin tümünü kapsamadığı yönündeki itirazlarımız (DİP-ESP-ÇKM-ve SEH) haklı bulundu ama başka metinlerde yeniden karşımıza çıkarıldı. Yine kabul görmedi. Bu konuda EMEP ve Halkevleri ile aynı tutumu benimsiyordu.
Birlik ilk ciddi sorununu program tartışmalarında yaşadı. Başta DTP olmak üzere buna ses çıkarmayan, sessizce onaylayan diğer bileşenler kendilerini üç ilçe başkanlık seçimleri ile sınırlıyorlardı. Hazırladıkları program metninde de yedi ton suyu bedava dağıtacaklarını bir seçim vaadi olarak yazmışlardı!!!!
DİP-Girişiminden yoldaşlarımız "Büyükşehirde aday yokken yedi ton suyu bedava dağıtacağız" diye itiraz etti ve su dağıtma işinin büyükşehrin, yani ASKİ'nin görevi olduğunu hatırlatarak bir tartışma başlatmış oldu. Büyükşehirde de adaylık. Bu seçimlerde bir kentin tamamına hücum etmek açısından son derece önemli bir duruş yeriydi. DTP bu konuda karasız,görüş belirtmiyor, kendilerini üç ilçe ile sınırlıyor, diğerleri de susuyorlardı. Ama programda iş suyu bedava dağıtma olunca yazıveriyorlardı!!
Bu konuda üst üste yapılan tüm toplantılarda DİP Girişimi özellikle Büyükşehirde adaylığın öneminin altını çizdi. Şehrin tamamına seslenme açısından bu önemli bir mevziiydi. Bu tartışmalarla aşıldı. DİP Girişiminin diğer sosyalist bileşenlerle DTP çatısındaki ısrarı TKP'nin tutumunu değiştirdi. Çatı tartışmalarında TKP kendince yaptığı "yanlışlıktan" (sınıf mücadelesi, Kürt sorunu, --yani basına deklere edilen ortak metin-- DTP ile ortak iş yapma hele onun çatısı altında vs.) döndü. Yani TKP birlikten ayrıldı. Ulusalcı çizgisine koştu? Kemalizm'in kuyruğunda, tıpkı Yalçın Küçük gibi cumhuriyetin değerlerinden dem vurarak CHP tabanına oynama yolunu seçti diğer bir deyişle. Yaşamın kendisi bir turnusoldür. TKP'nin bu sol sosyalistlerle bu kısa baharlık yürüyüşü, meğer yalancı bir baharmış! Kemalizmin, oportünizmin götürdüğü yer kesin olarak bellidir: ulusal solculuktur. Bunu da bu ülkede en iyi yapanlar zaten (Doğu Perinçek gibi, Yalçın Küçük gibi bu köşeleri tutanlar) vardır. Onlardan TKP'ye bir boşluk kalır mı? Yoksa ileride birleşirler mi? Yaşayıp göreceğiz.
Birliğin başlarında DTP ile birlikte işleri kotardıkları görüntüsünü veren ÖDP-EMEP ve Halkevleri bileşenlerin karşısına sadece Seyhan ilçesi ve Yüregir ilçesi için iki adayla çıktı. Yüreğirdeki aday yurtseverdi. Seyhan için bileşenlerin karşısına çıkarılan Pir Sultan Derneği Başkanı Metin Çelik bileşenlere bu işe ne kadar istekli ve kararlı olduğunu anlattı. ÇKM adaya ve öneriliş biçimine itiraz ederek birlikten çekildiğini açıkladı. Aynı tutumu DHP de açıkladı. DİP Girişimi olarak eleştirileri haklı bulmamıza rağmen bu koşullarda birlikten ayrılmanın doğru olmadığını, eleştirel destek verdiğimiz açıklayarak Seyhan adayına da Büyükşehir adaylığının önemini hatırlattık. Aday önerimizi çok anlamlı bulduğunu bu durumu DTP ile yeniden görüşeceğini beyan ederek toplantıdan ayrıldı.
İşin garibi Seyhan adayı fazla zaman geçmeden adaylıktan çekildi. Üstelik bu çekilme ile ilgili kurumlara ne bu adayı önerenler, nede bu adaylıktan vazgeçenler bir açıklama veya gerekçe sunmadı.
Sosyalist kurumlardan gün isteyen DTP netleşerek gelme zamanını çok ciddi anlamda geciktirdi. Kurumları günlerce bekletti. Çatı olacak bir partinin bu bekletmesi zaman kaybına neden oldu, haftalar geçti. Sonunda, DTP Büyükşehir adayı da dahil üç adayla kurumların karşısına çıktı. Genel sessiz bir kabul gördü önce. DİP Girişimi çok sert bir muhalefet gösterdi. Birliğin altını çizerek gösterilen bu muhalefet yurtseverleri yeniden düşünmeye itti. Bir gün sonra bir adaylarını geri çekerek Büyükşehirde bir sosyalisti aday göstermeyi önerdi: Şiar Rişvanoğlu. Öneri, bileşenlerin büyük bir çoğunluğu tarafından kabul gördü.
ÖDP bu önerinin ve birliğin önünü kesme hamlesini denedi. Çukurovada EMEP ile girdiği aday gösterme yarışını öne sürerek denedi bunu. DİP Girişimin buna cevabı "yurtseverler, yani DTP bu şehirde bir sosyalisti büyük şehre aday gösteriyorlar! Kendisine sosyalistim diyenler ne yapacak" diye sormak oldu. Son toplantıda ÖDP ve Halkevleri de birlikten ayrıldı. ÖDP birlikten ayrılmadan önce bir hamle daha denedi. Aysel Kılıç'ı Çukurova da ortak aday gösterelim önerisini getirdi. Şimdi Aysel Kılıç Çukurovada DTP'nin çatısı altında ortak bileşenlerin adayı. Ama ÖDP yok. Burada da buharlaştı. Şimdi seçim çalışmasını Adananın küçük bir sahil beldesi olan Karataşla sınırlamış durumda. Ne ÖDP'nin, ne Halkevlerinin ne de son süreçte bu kervana katılan EMEP'in kent çapında çalışma yürüteceği bir alan bulunmuyor. EMEP de kendini bir ilçeye, Çukurova'ya hapsetmiş durumda. Üstelik orada ortak bir aday varken. Yine belirtelim ki altında EMEP'inde imzasının bulunduğu bu birliğin ilkelerinin adayı Aysel Kılıç.
Politika böyle bir şey. Bir kez pusulanız şaşmaya görsün. Şimdi kentimizde DTP çatısı altında seçimlere ortak giren "Birlikte Başaracağız Platformu" var. Bu platformda DİP Girişimi'nin yanı sıra DTP, ESP, SDP, Sosyalist Parti, SEH, Sosyalist Feminist Kolektif, TÖP, Türkiye Gerçeği, Kaldıraç ve 78'liler Girişimi var.
Bu bileşenler siyasal sürecin temel ihtiyaçlarını kavrayarak (kriz, işsizlik, Kürt sorunu) düzen partilerine oy yok yürüyüşünü kentimizde başlatacaklar. Bu düzen partilerinden bağımsız konumlanış bugünden üçüncü cephenin çok mütevazı küçük bir adımıdır. Türklerin, Kürtlerin ve Arapların ortak yaşadığı şehrimizde bu birliğin halkların kardeşliğini örme anlamında da önemli iş yapacağı ortadadır. Siyasal sürecin gerekliliğini ve taleplerini yakalayarak yürüteceğimiz seçim çalışması, kentin tamamına, işçilere, işsizlere, Kürtlere, kadın ve gençlere ulaşabildiği kadarı ile ses getireceği açıktır. O halde kitlelere hücum!
Çağrımız bu kentte sosyalist hareketin bütün badirelerini yaşayıp, aşmış, ayakta kalmasını bilmiş tüm sosyalistleredir; "Birlikte Başaracağız" sesimize sesinizi katın !
Ulusal Solun ve Liberal solun etkisinde kıvrananlar, her defasında bir burjuva partisinin peşine sürüklendiğinizi daha kaç seçimde göreceksiniz! Önderlikleriniz sizleri götürdüğü yer burjuva partilerinin çıkmaz sokaklarıdır! Bu şehirde, Büyükşehirde bir sosyalist kimlikli ortak aday var. Bu sosyalist sese, söyleme kulak verin.
Halkevci gençler sizlere siyaset dersi verenlere sorun. Bu şehirde Çukurova'da, Büyükşehirde sosyalist adaylar dururken, nereye oy vereceksiniz?
ÖDP içinde bulunan sosyalistler sadece küçük bir sahil kasabasında partiniz seçim çalışması yapıyor. Ya Adana? Buralarda ne yapacaksınız? Yüzünüzü bize dönün.
Çağrımız EMEP ve DHP'yedir, altında imzanız bulunan birliğe dönün, başka illerde yaşanan sorunları genelleştirmeyin.
Çağrımız ortak bileşenlerimizedir. Burjuvazinin ve onun partilerinin karşısına bağımsız bir birleşik güç olarak dikildiniz. Bu üçüncü cephenin mütevazı, küçücük ama anlamlı bir adımıdır. Birlikte, birbirimizden ortak iş yaparak çok şey öğreneceğiz. Seçim sonuçları ne olursa olsun. Birlikte başardık. Birlikte politika yaptık. Yapacağız!