(Başkaldıran) Opera’da bir akşam (Savas Mihail - EEK - 03-02-2009)
30 Ocak itibariyle sanatçılar tarafından işgal edilen ya da daha doğrusu özgürlüğüne kavuşturulan Atina'daki Ulusal Opera Sarayı'nda zekâ ve yaratıcılık dolu etkinlikler gerçekleştiriliyor. Genel meclis her gün toplanıyor ve politik ve sanatsal faaliyetlerden oluşan bir programı karara bağlıyor: performanslar, doğaçlama grup gösterileri, oyunlar, klasik, modern, çağdaş, caz ve rock müzik konserleri, (polis baskını tehlikesi daima kapıda olduğu için) dövüş sanatı kursları, film gösterimleri, tartışmalar ve siyasi toplantılar, sokak dansları.
3 Şubat akşamı da Savas Mihail, "Felsefe, Sanat ve Devrim" üzerine konuşması için davet edilmişti. Opera Sarayı 400-500 kişiyle tıka basa doluydu; bütün bir atmosfer, Mayıs 1968'de işgal edilen Paris'teki Odeon Tiyatrosu'nu ya da Vincennes Üniversitesi'ni hatırlatıyordu. Etkinlik, resmi bir konferans havasında olmadı. Önce bir performansla başladı. Temizlikçi rolüyle sahneye çıkan bir sanatçı, kezzapla alçakça bir saldırıya uğrayan Bulgar göçmeni işçi Konstantina Kunyeva üzerine birkaç söz edip, Balkan Federasyonu için 18. yüzyılda bestelenmiş Jakoben Rigas marşını Enternasyonal'in ezgisiyle söyledi. Ardından konuşmacıya şöyle bağırdı: "Savas, bizim için doğru zaman ne zaman?" Ben "ŞİMDİ" diye cevap verdim ve Enternasyonal'i önce Yunanca, sonra, çok geçmeden izleyiciler arasından bir Fransız sanatçının da katılımıyla Fransızca söyledim. Daha sonra performans sanatçısı sahneden salona indi ve orta koridorda yürürken koridora yakın koltuktaki insanların kulağına doğru şöyle sordu: "Konstantina için ne yapmalı?" En sonunda Balkan Federasyonu marşını yine Enternasyonal'in melodisiyle söyleyerek salondan çıktı. Artık konuşma sıram gelmişti.
Konuşmam dört dizeyle başladı. Üç şairden, Artaud, Hölderlin, Lautréamont'dan birer mısra ve Fransız Jakoben devrimci Saint Just'ten, sürekli devrimi özetleyen bir cümle. Bütün konuşma isyanımızın dinamiklerini, Aralık ayına çıkan yolları ortaya koymaya hasredilmişti. Bu bağlamda, Stalinizme karşı, yeni olanı anlamaya odaklanan Marx ve Trotksiy'in görüşleri ortaya kondu ve konuşma FIARI'nın Trotskiy ve André Breton tarafından yazılan Manifestosu'nun ünlü sloganlarıyla noktalandı: "Devrim için Sanat, Sanatın nihai kurtuluşu için Devrim istiyoruz."
İzleyicilerin coşkusu ömrünüzde hissedebileceğiniz en nadir mutluluk anlarından birisiydi.
Ardından bir saat boyunca izleyiciler arasında hayli zihin açıcı bir tartışma gerçekleşti. En sonunda, gecenin devamında yapılacak bir sonraki toplantı için durmak zorunda kaldık.
Yine tıka basa dolu bir salonla gerçekleştirilen bir sonraki toplantı Konstantina Kunyeva'ya adanmıştı. Konuşmacılar, Kunyeva'nın sendikası Tüm Attika Temizlikçiler ve Ev Çalışanları Sendikası PECOP'un liderleri ve EEK'ten, artık Konstantina'nın yakın arkadaşı haline gelmiş olan doktor Katerina Matsas ve ben idik. Konstantina için yoksul sanatçılar ve gençler arasında 1500 Avro'dan fazla para toplandı. Bu, son on yılda bir işgalde toplanan en yüksek meblağ oldu.
Savas Mihail, 4 Şubat 2009
Sanatçıların bildirgesi
Başkaldıran İnteraktif Opera Sahnesi
Aralık isyanı bütün önceki toplumsal mücadelelerden güç alırken, bizi inciten ve yaşamlarımızı esaret altına alan her şeye karşı genelleşmiş bir direnişin de zeminini döşedi. Gün be gün horlanmakta olan yaşam uğruna bir kavgayı körükledi. İsyanı kısa ömürlü bir havai fişek gösterisi sanan ve "hayat devam ediyor" deyiverip onu bir kenara atıp zayıflatanlara bir cevap olarak diyoruz ki, mücadele sürüyor, üstelik daha şimdiden hayatlarımızı yeni bir temel üzerine oturtmuş durumda. Hiçbir şey bitmedi; öfkemiz direniyor. Acımız yatışmadı; hâlâ buradayız. Sokaklarda, okullarda ve üniversitelerde, sendikalarda, kamu binalarında ve parklarda isyan. Sanatta da isyan.
Edilgin izleyiciler tarafından tüketilen bir seyirlik olan sanata karşı.
"Farklı" olanı dışlayan estetiğe karşı.
Kâr uğruna parkları ve halka açık alanları yok eden bir kültüre karşı.
Sesimizi bütün mücadele edenlerin sesleriyle birleştiriyoruz.
Konstantina Kunyeva ve isyan sırasında tutuklananlarla dayanışma içinde,
Mücadelemiz ve kendi kültürümüzle, devlet baskısına, toplumsal dışlanmaya ve medyanın yıldırma ve yanlış bilgilendirme çabalarına cevap veriyoruz.
Kaynağını "Sanat"tan alan bu girişimle, (herkesin yaşamının sanat olduğu düşüncesiyle) herkesin ve her birimizin yaşayış sanatını ortaya koyabilmesi ve kültürü ıslah etme tecrübesini yaşamak için gerekli ortamın bize geri verilmesini istiyoruz. Kimsenin ve hiçbir şeyin aracılık etmediği, açık ve herkesçe ulaşılabilir sanat istiyoruz.
Yunan Ulusal Operası'nı özgürleştiriyoruz, çünkü adı üzerinde o herkesin.
Her şeyi baştan alma ve sanatın rolünü yeniden keşfetme ihtiyacı hissediyoruz.
Özörgütlenme yöntemleriyle, kültürü kolektif yaratıcılık ürünü olarak gören herkese, hep birlikte özgür, yaratıcı eylemlerde bulunmayı teklif ediyoruz.
Bizden çalınan kültürü kurtarmak ve geri almak için.
HER AKŞAM SAAT 9'DA ÖZGÜRLEŞTİRİLMİŞ OPERANIN GENEL MECLİS TOPLANTILARI VAR.
SOKAKLAR SAHNEMİZ
İSYAN SANATIMIZ
Özgür Opera-törler