Yunanistan: Köylüler de isyanda! (Savasl Mihail - EEK - 24-01-2009)
Köylü isyanının nedeni, dünya kapitalist krizi ve onun deflasyonist eğilimlerinin bir sonucu olarak tarım ürünleri (pamuk, buğday vs.) fiyatlarının hızla düşmesidir. Yunan küçük çiftçiliği ile piyasa arasında çiftçilerden ucuza aldıkları ürünü şehirdeki tüketiciye pahalıya satan aracı ve çokuluslu gıda sanayicileri oligarşisi hüküm sürmektedir. Dünya kapitalizminin güncel krizi nedeniyle emtia fiyatlarının hızla düşüyor olması; üreticilere ödenen düşük fiyatlarla aracı ve gıda sanayicilerinin yüksek getirileri (karları) arasındaki makası açtı. Aradaki fark yakın zamana dek AB destekleriyle kapatılmaktaydı. Ancak kriz, şimdi bu desteklerde çok büyük kesintiler yapılmasını dayatmaktadır. Dahası; Ortak Tarım Politikası (OTP), Yunanistan gibi ülkelerin tarıma ayırdıkları alanı küçültmelerini hedeflemektedir. 1940’ların sonlarında Yunan nüfusunun çoğunluğu köylülerden oluşurken şimdi köylülerin oranı nüfusun %18’i kadardır; AB’nin Yunanistan için hedefiyse bu oranı çalışan nüfusun %5’i düzeyine indirmektir.
İsyan halindeki köylüler fiyat makasının devlet desteğiyle kapatılmasını; olağanüstü üretim maliyetleri ve birikmiş borçlarına da yine devlet tarafından destek çıkılmasını talep ediyorlar – yani AB ve OTP’nin yasakladığı bir şeyi talep ediyorlar. Hem büyük bir iktisadi/politik kriz, hem de kısa süre önce genç Aleksis’in katlini izleyen isyan nedeniyle zaten sallantıda olan Karamanlis hükümeti köylülere yarım milyar avro teklif etti. Hükümet bu parayı, şu kredi çöküntüsü koşullarında, uluslararası bankalardan borçlanacakmış. Böylesi bir hamle köylüleri tatmin etmeyeceği gibi; iflasın eşiğine gelmiş, haddinden fazla borçlu bir ekonominin sırtındaki yükü ağırlaştıracak; bir de üstüne ilgili düzenlemeleri ihlal nedeniyle AB’nin yaptırımları gelecek. Yönetici sınıf bu mevzu etrafında bölünmüş durumda. Köylüler şu ana dek hükümetin teklifini reddettiler.
İsyan halindeki köylülerin geniş bölümünün son iki seçimde de, önceki PASOK hükümetlerinin tarım politikalarına karşı çıkıyorlar diye sağcı Yeni Demokrasi’yi desteklemiş olduklarına dikkat etmek gerekir. Bu demektir ki, iktidara dönüşümlü olarak gelen her iki burjuva partisinin politik tabanlarının çözülüşüne tanıklık ediyoruz. Sözkonusu olan bir rejim krizidir.
Yoksul emekçi köylülüğün sorunlarının çözümü kentli işçilerdedir; krizin bedelini köylü ve kentli yoksullara değil, kapitalistlere ödetecek ortak mücadelededir; aracı ve gıda sanayicilerini mülksüzleştirmektedir; toprağı kamulaştırmakta ve kentlerdeki işçi komiteleriyle bağlantı halinde köylü kooperatifleri oluşturmaktadır; ekonomiyi toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda planlamaktadır. AB ve OTP’ye karşı yalnızca işçi ve yoksul köylülüğün devrimci mücadelesi etkili olabilir; ancak bu mücadele büyük sermayenin şu emperyalist ittifakını sona erdirerek Avrupa Birleşik Sosyalist Devletler’ini kurabilir.
Gelelim mücadelenin diğer cephelerine. 28 Ocak’ta kamu sektörü çalışanları iş bırakacak ve bir gösteri düzenleyecekler.
Üniversitelerdeki hareketlilik devam ediyor; özellikle de masuniyet hakkı ve polisin üniversiteye girmesinin yasaklanması çerçevesinde.
Sonuncusu; Konstantina Kunyeva ve süper-sömürü altındaki diğer göçmen işçilerle dayanışma kampanyası genişleyerek Yunanistan sınırlarının ötesine taştı. Fransa’da Avrupa’nın başka yerlerinde Kunyeva için imzaya açılan bir dilekçe meşhur filozof Alain Badiou gibi entelijansiyaya mensup isimlerce imzalandı. Konstantina için 30 Ocak’ta Pire’de bir yürüyüş yapılacak.
Savas Mihail, 25 Ocak 2009