İşçi sınıfı fedakâr yoldaşını, Sakine Gürbüz’ü kaybetti! (DİP Girişimi - 05-12-2008)
Aşağıda, Sınıf Mücadelesinden Yoldaşlarının kaleme aldığı anma yazısını yayınlıyoruz:
Değerli yoldaşlar,
Yerel seçimler yaklaşırken "acaba yine aday çıkarsak mı?" diye aklından geçirenler, 2004 yerel seçimlerinde Sakine'nin adaylığını ve o günleri hatırlayacaktır. Onunla 1990 yılında Yalova Elyaf'tan atıldığı zaman tanışmıştık. O tarihten bu yana işçi sınıfının devrimci mücadelesine iyimserlik ve güvenle bağlandı.
Bağımsız sosyalist kadın işçi aday olarak devrimci Marksistleri Esenyurt'ta temsil eden Sakine'yi 2 Aralık günü kaybettik.
Acımız büyük...
***
{mosimage}Sakine için hayat işçilik ve devrimci olmaktı. Eş, çocuk ya da mülkiyete dair ne varsa ondan uzak oldu.
Kuşkusuz, emekli aylığıyla tek başına yaşamak olanaksızdı ve emekliye iş de yoktu. Yetersiz ücret, sıkça yaşadığı işsizlik, biriken kredi kartı borçları; faizle büyüyen borcun ödenememesi sonucu 9 gün hapis cezası. İşte size yüksek şekerin ardındaki sebep!
Birkaç ay önce 600 şekerle komaya girdiğinde yine yalnızdı ve doktorların "mucize" saydığı bir dirençle yaşama geri döndü.
Uzun bir aradan sonra fabrikaya işçi olarak işbaşı yaptı. Fabrikaya girdiğinde zorlandı ama sonra da sevindi. İki ay kadar çalıştı. Fabrikada "insülin iğnesi"ni saklayacak soğutucu olmadığı için gece vardiyasına kalmadı ve bu nedenle işten çıkarıldı. Yeniden sefalet günleri başladı.
Hani anlatırız ya, "emek gücünden başka satacak bir şeyi olmayan" proleterdir diye; Sakine içimizin en proleteriydi. Emek gücünü satamadığı zaman gerçek bir işçinin yaşaması da mümkün olmuyor.
***
Son telefon görüşmemizde (Pazartesi günü) ağır bir soğuk algınlığı geçirdiğini ve hastaneye gitmek istediğini ama parasının olmadığını söyledi, hem sağlığıyla hem de yoksullukla mücadele içindeydi yine. İşçi yoldaşlarının yardımıyla hastaneye gitti ve ağır soğuk algınlığına, artık özel hastane klasiğine dönüşen tedaviyle; serum ve birkaç ilaç verilmesinin ardından evine döndü.
Ev denince; kendi yaşadığınız evle ya da aklınıza gelebilecek mekanlarla karıştırmayın.
O, yoksulluğun en berbat koşullarında yaşamaya çalışıyordu. Levent'ten Gazi Mahallesi'ne Alibeyköy, Küçükköy'den Ambarlı'ya ve son yaşadığı Parseller'e kadar hep yaşam koşulları olağanüstü zor oldu.
Aramızdan ayrıldığı Salı günü, komşularının "çorba yapalım" önerisini de geri çevirmiş. Bizim de telefonlarımıza cevap vermeyince meraklandık. Çilingirle evine girdiğimizde; 48 yıllık ömrün geri dönüşü olmayan sonuyla karşılaştık.
Soğuğa karşı sıcak hava üfleyen fanı açıp çekyatın başında sonsuza kadar sürecek uykusuna dalmış.
Acımızı içimize atmaya uğraşırken, arkadaşımıza sahip çıkmanın bu düzendeki karşılığı cinayet masasına kadar uzanan takibat... gözaltı, sorgu.... oldu.
***
İşsizlik, yoksulluk ve sefaletin içinde yapayalnız yaşamasına rağmen "gülebilen" Sakine’nin iyimserliği son yolculuğunda da yüzünden eksilmemişti. Alçakgönüllülüğüne ve iyimserliğine şaşırmamak elde değildi.
Hayatın korkunç ve acımasız baskısı, en zayıf halkamızı kopardı.
İşsizlik, yoksulluk ve sefaletin daha fazla can'ı aramızdan almasına izin vermeyelim!
Hepimizin başı sağolsun!