Tuzla tersanelerinde tuz koktu! Pis kokuyu grev bitirecek! (30-05-2008)
Neredeyse ay başına bir işçinin hayatını kaybettiği tersanelerde, ölüm sayısı bazen bir günde, farklı iş yerlerinde olmak üzere 2'ye çıkmıştır. Tersanelerde artık işçinin can güvenliğinden söz edilmez olmuştur. Peki, onca işçi, evlerinde baba, eş, kardeş olan yaşama karşı direnmeye çalışan can, hayattan bıktığı için mi ölmektedir? Yoksa dikkatsizlikten mi? Tabii ki hayır!
Tuzla tersanelerinde işçiler her türlü güvenlik ve sosyal haktan yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır. İşçilerin %90 kayıt dışı, yani sigortasız çalıştırıldığı için tam olarak kaç işçinin bile çalıştığı bilinmemektedir. Bir işçi günde 12-13 saat çalıştırılmakta, bunun karşılığında ise karın tokluğu kazanmaktadır. İşçiler çalışırken, iş yeri giderlerini arttırdığı için ve ya işlerin bir an önce yapılmasını engellediği için, daha açık tabiriyle patronun daha çok kar etmesini geciktirdiği için güvenlik önlemleri alınmamaktadır. Bunun sonucunda işçilerin önemli bir kısmı demir tozundan ve boyadan kaynaklı olarak kanser olmakta, başka hastalıklara yakalanmakta, daha kötüsü sakatlanmakta ve ya her gün duyduğumuz haberlerde olduğu gibi hayatlarını yitirmektedir.
Bu kölelik koşullarına, insanlık dışı çalışma şartlarına, ve ölümlere dur demek için tersane işçilerinin kurduğu DİSK'e bağlı Limter-İş sendikası bir dizi eylem gerçekleştirdi. Her eylem bir öncekine göre biraz daha ses getirdi. Tersane işçilerinin sesi bir çığlık olup tüm dünyaya ulaştı. Bundan böyle bu çığlık hep kulaklarımızda çınlayacak ve hayatını kaybeden işçilerin feryatları yanı başlarımızda olacak! Ancak buna bir son vermek de mümkün! O feryatları dindirmek, yenilerinin aramızdan ayrılmasına, köle gibi çalıştırılmasına dur demek de mümkün. Çünkü Limter-İş sendikası son ölümlerin ardından bir grev kararı aldı. İşçinin hak aramak ve kazanabilmek için başvuracağı en etkili yolda ilerleme kararını ilan etti. Buna göre sendika 38 yıl önce işçilerin başlattığı şanlı bir direniş olan 15-16 Haziran direnişinin yıl dönümünde, daha açık tarihiyle 16 Haziran Pazartesi günü greve çıkıyor!
İşçi, emekçi, kadın, genç, aydın, ve tüm ezilenler ise onların yanında saf tutmak için kolları sıvıyor. Çünkü yok başka çare, sustukça sıranın bizlere de geldiği o kadar açık ki... Şimdiden grevle dayanışma komiteleri kurulmaya başlandı bile. Bugünden tezi yok bu komitelerde, daha çok sendika yer almalı. Özellikle DİSK, KESK ve Türk-İş'in mücadeleci sendikaları Tuzla grevini sonuna kadar desteklemeli ve mutlaka büyük bir kazanımla çıkılması için çaba göstermelidir. Ayrıca işçi sınıfı için mücadele eden tüm örgütlenmeler bu şanlı mücadelede, bu onurlu hak arayışında yerini almalıdır...
Bugün burjuvaziye geri adım attırmak mümkün! Tuzla'da ve her yerde bir adım ileri! Bu yolda dönmek yok geri!