DİSK Kongresi başladı (15-02-2008)
Bugün sabahın erken saatlerinde kongrenin yapılacağı Caddebostan Kültür Merkezi’ne (CKM) gelmeye başlayan işçi delegeler tatlı bir koşuşturmaca içinde kayıt olduktan sonra salondaki yerlerini aldılar. Bu sırada Devrimci İşçi Partisi Girişimi Militanları olarak DİSK kongresiyle ilgili bir dizi değerlendirmenin bulunduğu İşçi Mücadelesi’nin son sayısını işçilere ulaştırma fırsatı bulduk. Özellikle sendika yönetimine ve DİSK’teki bürokratik yaklaşımın diğer temsilcilerine yönelik somut eleştirilerin bulunduğu yazılar önemli bir ilgi çekti.
Kongre’nin başlamasıyla eleştirilerimizin haklılığına dair bazı ipuçları yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. DİSK Genel Başkan Yardımcısı Musa Çam sunuş konuşmasını yaptıktan sonra ilk konuşma için sözü Genel Başkan Süleyman Çelebi’den de önce CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e verdi. Bu CKM’yi kongre için DİSK’e tahsis eden belediye başkanına masum bir jest olarak görülebilirdi elbette. Ne var ki Selami Öztürk’e teşekkür etmek için “sosyal-demokrat” belediyecilik anlayışına ve belediye başkanı olarak Öztürk’ün kişiliğine methiyeler düzmenin de gereği yoktu. Öztürk de bu övgülerin ardından Genel-İş sendikasıyla toplu sözleşme yapan bir işveren olmaktan onur duyduğunu söyleyerek salonu selamladı.
Saygı duruşu ve Timur Selçuk’un mini konserinin ardından açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Süleyman Çelebi siyasi konulara ağırlık veren bir konuşma yaptı. ABD’nin emperyalist politikalarını sert bir şekilde eleştiren Çelebi beklenen biçimde aynı eleştirelliği AB için göstermedi. Dahası AKP hükümetinin Türkiye’yi “Avrupa Birliği’nden uzaklaştırarak doğuya itmesinden” şikayet ederek Avrupa emperyalizmini işçilerin gözünde bir çağdaşlaşma, gelişme ve kurtuluş umudu olarak gösteren ideolojik söylemi tekrarlamış oldu. Bu elbette ki bugün TÜSİAD’ın başını çektiği batıcı-laik burjuvazinin ideolojisiydi. Tüm bunlardan sonra birçok genel geçer doğruyu sıralayan ve hükümetin işçi düşmanı politikalarına değinen Çelebi’nin sözlerini “yeniden devrim, yeniden DİSK” sloganıyla bitirmesi baştan beri kongreye egemen olmaya başlayan burjuva sosyal-demokrat havayı dağıtan bir rol oynamadı. Kongreyi militanlaştıran Çelebi’nin sert sözlerinden önce Kocaeli Üniversitesi’nde grevde olan işçilerin sloganları oldu. Önlükleriyle salona gelen işçilerle birlikte kongrenin havası olumlu etkilendi.
Çelebi’den sonra kürsüye çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ise yoğun protestolara maruz kaldı. “Gün gelecek, devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganıyla salon çınlarken bakan konuşmasını sürdürmekte güçlük çekti. İşçilerin bakanın sözlerine oturdukları yerden verdikleri cevaplar AKP’nin ve Bakan’ın ikiyüzlülüğünü teşhir ediyordu. İlk iş olarak Tuzla’ya gitmekle övünen bakan hiçbir somut adım atmamış olmalarını ve devam eden ölümleri susukunlukla geçirdi. Sosyal Güvensizlik yasasıyla ilgili konuşurken ise işi iyice pişkinliğe vurarak; “İyi de bu yasa sizi değil daha sonra sigortalı olacakları ilgilendiriyor” sözleriyle kendince işçileri ikna etmeye çalıştı. Salondan gelen yoğun tepkiler bu çabanın boşuna olduğunu gösteriyordu. Salondan yükselen bir ses ise burası “Türk-İş değil DİSK kongresi” diyerek hem Bakan’a tepki gösteriyor hem de AKP ile yakınlaşıp asgari ücrete yapılan sefalet zammına imza atan yeni Türk-İş yönetimine gönderme yapıyordu.
Kongre’de ayrıca uluslararası konuklarla siyasi parti temsilcileri ile KESK ve TMMOB başkanları da söz alarak kongreyi selamladılar. CHP ve DSP temsilcilerine öncelik tanınırken, ÖDP, TKP, EMEP Genel Başkanları ile DTP’den Ahmet Türk de kongrede yer alarak işçilere hitap etti. TKP Genel Başkanı Aydemir Güler’in konuşması AKP’yi istemiyoruz temalıydı. Güler’in ondan önce konuşan CHP ve DSP ile bu noktada anlaştıklarını vurgulaması, işçi sınıfının temel sorunlarından biri olarak Türban’ı göstermesiye perçinlendi. İşçilerin Türban yasağını desteklemesini savunan Güler’in bu sözleri aynı anda birkaç kilometre ötede fabrika işgali başlatan ve çoğunluğu başörtülü işçilerin durumuyla bir tezat oluşturuyor ve TKP’nin çizgisinin sınıfsal niteliğini gözler önüne seriyordu.
Nihayet ilk günkü oturum sorunsuz biçimde sona erdi. Hep bir ağızdan Timur Selçuk’un canlı biçimde seslendirdiği marşlara eşlik eden, Grevci işçilerin sloganlarıyla canlanan, DİSK’in 40 yılını anlatan belgeselle duygulu anlar yaşayan, mücadele azmini bileyen, Yunanistan’ın 3. Genel Grevi ilan edeceğini Yunanistan sendika konfederasyonu temsilcisinden duyduğunda yine coşkuyla alkışlayan (biraz da bizde 1 tane bile genel grev yokken komşunun 3. genel grevine gıptayla bakarak), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na nerede olduğunu hatırlatan tavrın kongreye damgasını vurmasını, bu kongreden işçi sınıfının kazançlı çıkmasını diliyoruz.