İkinci Cumhuriyet mi dediniz? (Sungur Savran - 29-09-2007)
Ama Özkök’ü yaptığı şakaya pişman eden kendi gazetesinin Özdemir İnce’yle taban tabana zıt ideoloji sahibi köşe yazarı Hadi Uluengin oldu. Bu yazar, hızını alamayıp, “hangi ikinci, beşinci cumhuriyet!” mealinde bir yazı yazınca (Hürriyet, 4 Eylül 2007), bu sefer Özkök celallendi: “Bizim gazetede neler varmış, biz ortalığı germeyelim diyoruz, adamın yaptığına bak” anlamına gelen bir yazı yazdı (Hürriyet, 5 Eylül 2007). Özkök’ü Uluengin’in dili çok telaşlandırmış anlaşılan, çünkü Uluengin “statükocu” güçlerin durumu tersine çevirme girişiminin düşük bir ihtimal olduğuna inanmakla birlikte, “eceli gelen köpek gibi cami duvarına işeyebileceklerini” de söylüyor. Artık bu terimlerle kimden söz ettiğini siz anlayın. Özkök yakında Uluengin’e de “Aydın Doğan seninle çalışmak istemiyor” derse şaşırmayın!
Bütün bunlara kendisi ile röportaj yapan gazetecinin isabetli biçimde “eski Marksist” diye nitelediği Murat Belge’den de “sol olmazsa 2. Cumhuriyet olmaz” gibi bir inci ile bir çeşni katıldı (Skytürk televizyonu ve Akşam, 3 Eylül 2007).
Güzel. Burjuvazinin aydınları tartışsınlar. Yalnız bu arada gençler 2. Cumhuriyet konusunda bütünüyle yanlış fikirler edinecekler. İsim babası Mehmet Altan olabilir, ama 2. Cumhuriyet 1992-93 yıllarında, cumhurbaşkanı olduğu dönemde Turgut Özal’ın Türkiye için ortaya koyduğu son derecede önemli (ve tehlikeli) bir proje idi. Bugün Gül’ün cumhurbaşkanlığının 2. (ya da 5.!) Cumhuriyet dönemini açmış olduğuna ilişkin tartışma, bu projenin ışığında tam anlamıyla cehalet dolu bir tartışmadır.
İster olumlu görsünler, ister olumsuz, 2. Cumhuriyet dönemi başladı diyenler iddialarını neye dayandırıyorlar? Gül’ün cumhurbaşkanlığının güya Kemalizmin ilkelerini ortadan kaldırmasına. Evet, 2. Cumhuriyet Türkiye’ye Kemalizmin çizdiği yola alternatif bir yol öneriyordu. Ama bunu çok somut bir tarihsel konjonktürü göz önüne alarak yapıyordu. ABD’nin Ortadoğu’da 1991 Körfez Savaşı ile giriştiği yeniden yapılandırma çabasında Irak Kürtlerini, yarın da muhtemelen İran Kürtlerini bir müttefik olarak bellediğini tespit ediyor, Türkiye’nin kendi Kürtleriyle savaşmak yerine bütün Ortadoğu’nun Kürtlerini kendi yanına kazanmasının en doğru yol olacağını savunuyordu. Yani 2. Cumhuriyet, başka konularda ne içeriyor olursa olsun, esas olarak Kürt sorununa, Irak Kürtlerini de Türkiye’nin sömürgesi haline getirecek farklı bir çözüm öneriyordu. Özal’ın ölümünün bu proje ile ilgisi olup olmadığı hâlâ tartışmalıdır.
Gül mecliste yaptığı teşekkür konuşmasında Kürt sorununu bir terör meselesine indirgemiştir. AKP’nin Genelkurmay’ı Kürt sorununda bu tavırla kazanmaya çalıştığı artık berraklaşıyor. Bu durumda Gül’ün cumhurbaşkanlığına 2. Cumhuriyet’i başlatma misyonu atfetmek, kavramı bütün somut içeriğinden boşaltmaktır!
Sorun sadece düşünsel değil. 2. Cumhuriyet kavramının içeriğinin boşaltılmasının çok somut bir siyasi içeriği vardır. Burjuvazinin iki kampı Kürtlere karşı imha ve inkâr politikasında anlaşmıştır. İşte burjuvazinin aydınlarının lafı güzaf cinsinden tartışması bunun için içerikten yoksundur.