Adaylığımızın anlamı nerede gizli? (İşçi Mücadelesi - 27-07-2007)
Saðý biliyoruz, bu baþlýkta adlarýný anmanýn gereði bile yok, zaten CHP ve benzerlerini de sol olarak görmüyoruz. Ama þunu vurgulamak gerekir ki, eskiden gerek muhalefetteki sað partiler, gerekse sözde sol CHP ve þürekâsý iþçi ve emekçilere birtakým vaatlerde bulunurdu, bol keseden atardý. Ancak bu seçimde emekçileri o denli yok saymýþ olacaklar ki, vaatte bulunma gereðini dahi görmediler. Halk arasýndaki yaygýn deyiþle iþçi sýnýfýný “adam yerine koymadýlar”...
Fakat bu seçimde çok daha çarpýcý þeyler yaþandý ki, iþte o bize 90’lý yýllarýn baþlarýný hatýrlattý, gözlerimizin önünden bir film þeridi gibi geçirdi o günleri... Çünkü býrakalým “iþçi sýnýfýný”, “sýnýfsal bakýþý”, sosyalist sol ve Kürt Hareketi de “emekçiler” dahi demedi... Abarttýðýmýzý mý düþünüyorsunuz? Bin Umut Adaylarý adýna yayýnlanan bildiri, broþür, belge, afiþ ve pankartlar ortada, yapýlan seçim konuþmalarý ortada… Ender olarak “emeðin sorunlarý”na bulanýk biçimde deðinilmesinin dýþýnda iþçi ve emekçiler gündeme dahi getirilmedi. Emekçilere yönelik bir program dahi sunulmadý adý geçen ekiplerin kampanyalarýnda. Ýþçinin, emekçinin adý hak getireydi artýk... ÖDP, EMEP, SDP, DTP ve yazdýðýmýz takdirde sayfayý dolduracak kadar çok olan bir dizi siyasi grup yan yana durmalarýna raðmen, “birlikteyiz” demelerine raðmen ortak bir program dahi sunamadýlar savunduklarý emekçilere!
Ýstanbul 2. Bölge söz konusu olduðunda Türkiye’nin bir panoramasý çýktý ortaya! Ortak Sol Aday diye diye Baskýn Oran’ý çýkardýlar karþýmýza... Aðzýndan bir kez “emekçi” lâfýný duyana aþk olsun! Tam bir liberal kampanya örgütlendi sol adýna Baskýn Oran etrafýnda ve emekçilere hiçbir şey demeyen bu kampanyanýn peşine takýldý bir yýðýn solcu(!).
Yukarýdaki gibi zuhur eden böyle bir tablo karşýsýnda yapýlacak tek bir şey kalmýştý: Ýşçi sýnýfý ve emekçilerin mücadelesinin onurunu korumak... Ortaya çýkan tablo bu seçimden emekçilerin hiçbir şey kazanamayacaðýný gösteriyordu ama en azýndan işçi sýnýfý ve emekçilerin onuru korunmalýydý. “Ýşçi sýnýfý vardýr” denmeliydi! Bunu elbette diðer yoldaşlarýmýzla beraber söylemeye hazýrdýk! Çünkü sosyalist hareketle Kürt hareketinin basit bir program temelinde yan yana gelmesi anlamýný taşýyan bir Üçüncü Cephe için tam bir yýlýmýzý harcadýk. Ancak seçim zamaný gelip de işçi sýnýfý ve emekçilerin onur kavgasý başladýðýnda neredeyse tüm dostlar bir adým geri çekildi. Artýk önde Emekçiye Baðlý Sermayeden Baðýmsýz Aday kampanyasý, onun adayý Sungur Savran ve kampanya militanları kalmıştı. Ya geri çekilip o güne kadar söylediklerini inkâr edeceklerdi, ya da bu seçimlerde işçi sınıfının onurunu savunma ve koruma görevini üstlenip kolları sıvayacaklardı, küçük de olsa bir başlangıç yapacaklardı. Elbette ki ikincisini kabullendiler ve yola koyuldular.
Adaylık başvurusunun son günü Doðan Erbaş’ın Bin Umut adayları adına sahneye çıkması da bir şey deðiştirmedi. Biz Kürt halkının mecliste olma hakkını sonuna kadar savunduk, savunmaya da devam edeceðiz. Ancak emekçilere somut bir program sunmayan, programı geçtik, bir iki somut talep dahi dillendirmeyen bir kampanyanın ardına dizilemeyiz; emekçileri emeðin talepleri çerçevesinde oraya oy vermeye çaðıramayız. Ama Bin Umut adayı Doðan Erbaş etrafında da azımsanmayacak kadar çok sosyalist grup bir araya geldi. Bu gruplar tutarlı bir emek programını en azından ıstanbul 2. Bölgede savunsalardı, eminiz ki emekçiler açısından bu kadar etliye sütlüye dokunmayan bir kampanya ortaya çıkmazdı. Fakat sosyalistler bu görevi savsaklayınca ortaya emekçilere somut hiçbir şey söylemeyen bir kampanya çıktı.
Sözün özü, bu seçimlerde işçi sınıfı ve emekçiler yalnızca burjuva partileri tarafından deðil, bir ilk olarak, sosyalist sol ve Kürt hareketi tarafından da önemsenmemiştir. Deyim yerindeyse itilip kakılan, oradan oraya sürüklenen bir çocuk yerine konmuştur. Birilerinin hem işçi sınıfı ve emekçilere hem de ona böyle bir pozisyonu lâyık görenlere, o çocuðun bir gün büyüyeceðini ve tüm ipleri ellerine alacaðını hatırlatması gerekiyordu. Bugün başlayan bu onur kavgasının, varlık yokluk davasının bir gün uyuyan devi uyandıracaðını, devranın döneceðini belletmesi gerekiyordu; tarihin bu yaşananları asla unutmayacaðını, hiçbir şeyin kimsenin yanına kâr kalmayacaðını ifade etmesi gerekiyordu. ışte DıP Girişimi (ışçi Mücadelesi) olarak biz, Ezilenlerin Kurtuluşu, Toplumsal Özgürlük Platformu ve Emekçiler Kültür Derneði ile birlikte; "Emekçiye Baðlı Sermayeden Baðımsız Aday - ışçinin Emekçinin Ezilenin Sosyalist Seçeneði" kampanyası adına bu görevleri yerine getirmeye çalıştık. Adaylıðımızın anlamı tam da bu noktada gizlidir. Biz üstlendiðimiz görevleri başarıyla yerine getirdiðimizi düşünüyoruz. Varsın aldıðımız oylar son derece düşük olsun! Varsın işçi sınıfı ve emekçiler bugün bize kulak vermekle birlikte oy vermemiş olsunlar! Biz bu adaylıðı oy için koymadık. Birçok açıklamamızda ve belgemizde bizim için önemli olanın oy olmadıðını, işçi sınıfını siyaset sahnesine çaðırmak olduðunu açıkça söyledik. Biz tarihsel görevimizi yaptık. Bugün olsa yine yaparız!