Ankara, Kıbrıs’tan elini de dilini de çek!
Kuzey Kıbrıslı emekçilerin oluşturduğu Sendikal Platform’un 28 Ocak’ta yaptığı genel grev ve miting 50 bini aşkın katılımı ve coşkusuyla çok önemli mesajlar vermiştir. Kuzey Kıbrıslı emekçiler “Ankara ne paranı, ne paketini ne de memurunu istemiyoruz!” diyerek Türkiye’nin dayattığı neo-liberal sosyal yıkım paketine ve T.C. Yardım Heyeti’nin Kuzey Kıbrıs’ın içişlerine karışmasına açıkça hayır demiştir. Kıbrıslı emekçilerin bu güçlü ve net karşı çıkışı Türkiye hükümetinde endişe ve öfke yaratmıştır. Bu endişe ve öfke Başbakan Erdoğan’ın sömürgeci küstahlığı ile sarf ettiği cümlelerde yansımasını bulmuştur.
Sömürgecinin itirafları
Başbakan Erdoğan’ın öfkeyle sıraladığı cümleler birer itirafname niteliğindedir. Erdoğan, “ülkemizden beslenenler” diyerek Kuzey Kıbrıs halkına hakarette bulunmuş ama aynı zamanda Türkiye devletinin Kıbrıs’a hangi gözle baktığını da itiraf etmiştir. Tüm sömürgeciler gibi Erdoğan da Kıbrıs’a karşılıksız “tek Allah kuruşu” vermemektedir. Türkiye’nin yaptığı yardımlar Kıbrıs halkının refahı için değil Türkiye’nin stratejik çıkarlarını korumak içindir. Erdoğan bunu da “Yunanistan’ın adada ne işi varsa biz de aynı şey için oradayız” diyerek itiraf etmiştir.
“Kıbrıs davası”ndan değil Kıbrıslıların davasından yanayız
Erdoğan yasaya karşı eylemleri Türkiye’ye ve Kıbrıs davasına karşı olarak nitelemiştir. Kuzey Kıbrıslı emekçilerin mücadelesi Kıbrıs gençliğini fiilen adadan göç etmeye zorlayacak bu yıkım yasasına (sendikaların adlandırmasıyla “Göç Yasası”) karşıdır. Elbette ki bu yıkım yasasının da 37 yıldır Kuzey Kıbrıs’ı bir kumarhane ekonomisine dönüştüren politikaların da, Türkiye’den koloniler göndererek Kıbrıslıların siyasi iradesine ipotek koyan uygulamaların da arkasında Türkiye vardır. Türkiye egemenlerinin davasının Kuzey Kıbrıs halkına ne verdiğini en iyi şekilde Kuzey Kıbrıs halkı söylemektedir. Kuzey Kıbrıslı emekçiler hem ortak mücadele çağrısıyla Kıbrıslı Rumlara, hem Ankara’nın parasını “Türkiyeli emekçilerin refahından çalınan parayı istemiyoruz” diye reddederek Türkiyeli emekçilere dayanışma ellerini uzatmaktadır. Çok açıktır ki Türkiye egemen sınıflarının “Kıbrıs davası” değil ama Kıbrıslıların davası haklı bir davadır ve desteklenmelidir.
Kıbrıs Kıbrıslılarındır
Devrimci İşçi Partisi, Erdoğan’ın Kıbrıs halkına yönelik sömürgeci küstahlığını ve hakaretlerini, Kıbrıslı emekçilere karşı Türkiye ve Kıbrıs’ta faşist güruhları kışkırtmasını şiddetle kınar. DİP aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ta yükselen enternasyonal dayanışma çağrısını selamlar ve yıkım yasasına karşı Kuzey Kıbrıslı emekçilerin yanında yer alacağını ve Türkiye’nin dayatmalarına karşı onlarla birlikte mücadele edeceğini bildirir.
Türkiye’nin dayattığı yıkım paketine hayır!
Kıbrıs Kıbrıslılarındır!
Yabancı askerler ve emperyalizmin üsleri Kıbrıs’tan dışarı!
Yaşasın işçi sınıfının enternasyonal dayanışması!
Yaşasın bağımsız, birleşik, sosyalist Kıbrıs!
Yaşasın Ortadoğu Sosyalist Federasyonu!