“Aile çalıştayı”: Medeni Kanun’a, boşanma ve nafaka hakkına saldırı zemini hazırlığı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 81 ilde bakanlığa bağlı il müdürlüklerine ailenin korunması, güçlendirilmesi ve sosyal refahın arttırılması amacıyla “Aile Çalıştayı” düzenlenmesine dair bir yönerge göndermiş. Göndermiş diyoruz çünkü bu toplantılardan ancak düzenlendikten sonra haberdar olabildik. Sözde, üniversiteler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla düzenleneceği ifade edilen toplantılar neredeyse gizli saklı biçimde, kadınlardan, ilgili meslek örgütlerinden, sendikalardan adeta kaçırılarak gerçekleştirildi.
Gerçek gazetesinin Eylül sayısında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın, Adalet Bakanı’nın boşanma, nafaka hakkı gibi konuları tartışmaya açarak aile hukukunu sil baştan yazmaktan bahsetmelerine değinmiştik. AKP’nin kendi yanına alarak meclise soktuğu Hüda Par ve Yeniden Refah ile birlikte, kadınlar için zaten kolay olmayan boşanma sürecini daha da zorlaştırmanın, türlü çarpıtmalarla nafaka hakkını kadınların elinden almanın, hatta Medeni Kanun’da yapılacak ciddi değişikliklerin peşinde olduğu ortada. Böyle bir durumda, bakanlığın ve ona bağlı il müdürlüklerinin bu toplantılara kimi hangi kritere göre çağırdığı belli olmasa da amacı bellidir: İktidar, kadınların haklarına yönelik taarruzlarını son dönemin moda deyimi ile “biz tüm paydaşlardan görüş aldık” diye pazarlayacaktır. Bu toplantılar, ailenin korunması ve güçlendirilmesi kisvesi altında yapılan bu taarruza zemin hazırlama toplantılarıdır. Öyle ki çalıştaylar yapıldıktan sonra hazırlanan raporlar da gizli tutulmaktadır. Bakanlık çalıştayların düzenlemesine dair gönderdiği yönergeye bizzat raporların üçüncü kişilerle paylaşılmaması talimatını da eklemiştir.
81 ilde düzenlenen çalıştaylarda ele alınacak konular da yine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından belirlenmiş. Belirlenen 6 konu şöyle: “Aile, Eşitlik ve Adalet”, “Aile, Sosyal Kalkınma ve Refah”, “Aile, Hayat Boyu Gelişim ve Öğrenme”, “Aile, Çevre ve İklim”, “Aile, Teknoloji ve Dijitalleşme”, “Aile Odaklı Sosyal Hizmetler”. Bu kadar güdümlü bir şekilde düzenlenen toplantılara hasbelkader toplantılara girmiş kişilerin aktardıklarına göre bu başlıklar tartışılırken kadınları eve, gerekirse mutsuz evliliklere hapsetmeyi meşru görenler, kadınların toplumdaki rolünün sadece annelik olması gerektiğini savunanlar, evlenme yaşının yükselmesinden yakınanlar olmuş. Doğrudan şahit olmadık, basında görmedik, ama doğrudur, en azından bu zamana kadarki AKP iktidarlarına bakınca gerçekliği kuvvetle muhtemel iddialar olduğunu söyleyebiliriz. Dahası bu çalıştaylardan bazılarında ortaya çıkan başka örnekler, doğru olduğunu düşünmemiz için yeter de artar bile.
Bir örnek Balıkesir’den. Balıkesir Valiliği kendi resmi internet sitesinde 22 Eylül günü çalıştayın haberini yayınlamış ve toplantıya katılan “paydaş”lardan Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu’nun açılışta yaptığı konuşmayı aktarmış. Vali konuşmasında şöyle diyor: “Kadim geleneğimizde aile ile toplum, aile ile devlet bir ve hep beraber olmuştur. Tarihte bunun birçok örneğini görürüz. İşte büyük cihan padişahlarının aile yaşantılarından tutun, devletimizin, imparatorluğumuzun kuruluş sürecinden cumhuriyete geldiğimizde ve cumhuriyete geçiş sürecimizden itibaren hep ailelerin ön plana çıktığını, güçlü ailelerin hep ön planda olduğunu hep beraber görürüz.” Cihan padişahlarının aile yaşantısından kasıt kadınların köle cariyeler olduğu harem hayatı mı? Kadınların haklarını savunanları düşman olmakla suçladıkları aile bu mu?
Bir diğer örnek de Gaziantep’ten. Bu seferki “paydaş”ımız Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve çalıştaya başkanlık ediyor! Başka biri Çorum’dan. Bu kez il müftülüğünden il vaizi, toplantıda sunum yapıyor! Diyanet ve müftülük temsilcilerinin adı, farklı illerde yapılan çalıştaylarla ilgili haberlerde hep var. Çalıştayın konuları arasında eşitlik, adalet var ama konuşulduğu yerde barolar yok; refah ve sosyal hizmetler var ama konuşulduğu yerde sendikalar yok; eğitim ve öğrenme var ama konuşulduğu yerde eğitim sendikaları ve meslek örgütleri yok! Onun yerine ne var? Aile hukukunun sil baştan yazılması için, sonunda bir “aile vizyon belgesi” oluşturulması için düzenlenen bu çalıştaylarda diyanetin, müftülüğün, ilahiyat fakültelerinin ağırlığı var. Çünkü amaç “aile hukukunu sil baştan yazarken” emekçi kadınları dini inançlar temelinde ayrıştırarak bölmek, bu sayede aile hukuku üzerinde dinin etkisini arttıracak, laiklik namına kazanımları zayıflatacak düzenlemeler yapmaktır. Kadınların bugün Medeni Kanun’da yazan nafaka, boşanma vb. konularda sahip oldukları hakların geriletilmesi girişimi, tüm kadınlara karşıdır. İşte bu nedenle bugün yapmamız gereken, haklarımızı savunurken dinin hukuka, siyasete, devlete karıştırılmaması temelinde laikliği de savunmaktır.