Sağlık emekçileri g(ö)revde: Kazanım için birlikte mücadele şart!
Sağlık çalışanları, emekliliğe yansıyacak insanca yaşayabilecekleri temel ücret verilmesi, performans sisteminin kaldırılması, ek göstergelerinin arttırılması ve yıpranma payı verilmesi, sağlıksızlık üreten çalışma koşullarının düzeltilmesi; piyasalaşmış sağlık ortamına karşı kamucu sağlık talepleriyle “15 Aralık’ta g(ö)revdeyiz! Oyalama değil hakkımızı istiyoruz!” diyerek bir günlük uyarı grevine çıkıyor. Sağlık emekçileri taleplerinin hükümet tarafından karşılanmaması durumunda üretimden gelen güçlerini temposu artacak biçimde kullanmaya kararlılar.
Bu sürece nasıl gelindi? Fitili TTB ateşlemişti
Türk Tabipleri Birliği, 1 Ekim’de sağlıkta yaşanan sorunları ve kendi taleplerini iletmek için basın açıklaması yoluyla Sağlık Bakanı’ndan randevu talep etmişti. Randevu talebine cevap alamayınca Ekim ayında her hafta bir basın açıklaması ile başlayan eylemler, SES ve Dev Sağlık-İş başta olmak üzere sağlık sendikaları ve meslek örgütlerinin de desteğiyle 27 Kasım’da Ankara’da kitlesel bir “Beyaz Yürüyüş” ve “Beyaz Forum” eylemleri ile sonuçlanmıştı.
Sağlık Bakanı yangına benzin döktü
Eylemin hemen ertesinde, 1 Aralık günü Sağlık Bakanı, doktorlara 2500 ila 5000 TL arası zam yapılacağını, ayrıca ek göstergelerinde de iyileştirme olacağını açıkladı. Bunu “sağlık çalışanlarına müjde” olarak duyurunca doktor olmayan sağlık çalışanları Bakanın kendilerini yok sayan bu açıklamasına çok sert tepki gösterdi. Kamu sağlık alanında örgütlü sendikalarının, açıklamanın ertesi günü işe geç gelme, iş yavaşlatma ve alkış protestolarıyla başlattığı ve TTB’nin de destek verdiği eylemler 6 Aralık günü iş bırakma eylemine dönüştü.
Tasarı geri çekildi
Sağlık çalışanlarının bu eylemlerine denk düşen günlerde, doktorların özlük haklarında iyileştirmeleri kapsadığı öne sürülen tasarının geri çekildiği açıklandı. Bunun üzerine sendikalar, TTB ve Tabip Odaları yasa tasarısının tüm sağlık çalışanlarının özlük haklarında iyileştirmeleri içerecek şekilde tekrar meclise sunulmasını, aksi takdirde greve gideceklerini ilan ettiler. Ancak tasarı Ocak ayında tekrar görüşülmek üzere Meclis’te rafa kaldırıldı.
Doktorların yanlış yere yönelmiş tepkisi
Doktorların bir kısmı, kendilerine açıklanan zamların sağlık çalışanlarının tepkisi üzerine geri çekildiğini iddia edip, suçu onlarda buldu. Doktorlar, her gün beraber çalıştıkları sağlık çalışanlarına oldukça sert tepki gösterdi. Doktorların bu tepkisinin örgütlülükteki ifadesi ise yalnızca doktorların yer aldığı, diğer sağlık çalışanlarının yer almadığı sendikaya üye olmak oldu. Öyle ya “doktorun doktordan başka dostu olamazdı.” Bu tam da iktidarın istediği şekilde sağlık emekçilerini bölen bir tutumdur ve son derece yanlıştır.
Birleşik mücadele esastır!
Bugün için sağlık iş kolunda onlarca farklı meslekten sağlık çalışanı istihdam edilmektedir. Bunun yanında çok farklı istihdam biçimlerine tabi olarak çalışmaktadırlar. Bu kadar parçalı yapıya sahip bir alanda örgütlenmeyi ve mücadeleyi mesleklere indirgeyerek parçalamak, daha en başından yenilgiyi kabul etmek anlamını taşır. Bunun başlıca nedeni üretimden gelen gücün toplu ve ortak bir şekilde kullanılmasını engellemesidir. Her koyun kendi bacağından asılar mantığıyla uzun soluklu bir kazanım elde edilemez.
Sağlık alanında doktorların özgül konumu
Bu noktada doktorlara ayrı bir parantez açmak gerekmektedir. Bunun nedeni, doktorların diğer sağlık çalışanlarından daha uzun süre eğitim almış olması değildir. Ya da eğitimlerinin/çalışma koşullarının niceliği ve niteliğindeki farklar da değildir. Esas önemli olan nokta, bir bütün olarak sağlık sisteminin yürütücülerinin, karar verici pozisyonda olanlarının doktorlar olmasıdır. Elbette her doktorun yönetici ve kadir-i mutlak bir pozisyonu yok. Hatta diyebiliriz ki günümüz sağlık sistemi içinde pek çok doktor kendi iş akışını bile denetlemekten aciz konumdadır. Ancak hala sağlık sistemi içinde hemen her işlemin sonuçlanması için doktor onayına ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca doktorlar, kendi çalışma alanlarında (servislerinde, polikliniklerinde vs) diğer sağlık çalışanlarının hiyerarşik olarak üstünde (bazı durumlarda amir) bulunmaktadır. Bu sebeplerden ötürü, doktorlar sistem içinde çelişik karakter taşırlar (Yönetici ve patron kadrolar hariç, onlar sistemle tamamen bütünleşmişlerdir). Bir yandan diğer sağlık çalışanlarına kıyasla görece ayrıcalıklı konumları nedeniyle sistemle bütünleşme eğilimi gösterirken, diğer yandan günden güne azalan özerk alanları, eriyen maaşları vb. nedenlerle sisteme karşıt konumlanmalar gösterirler.
Doktorlar kısa vadeli çıkarları uzun vadeye tercih etmemeli
Doktorlar göreli ayrıcalıklı konumlarını kullanıp kısa vadede hükümetten birtakım iyileştirmeler koparabilir. Ancak sistem içinde ayrıcalıklı konumda olanların çıkarlarının ortak olduğu sonucu tamamen yanlış bir algıdır. Sağlık sistemi içinde birbirleriyle en sert rekabete giren meslek grubu doktorlardır. Paylaşılmayı bekleyen şey kimi zaman makam-mevkidir, kimi zaman performans ücreti. Oysa bu ayrıcalıklara erişebilen doktor oranı çok azdır. Zaten bunun tersi olsa, bugünlerde yaşanan eylem süreçlerinde Bakan’ın yalandan da olsa açıkladığı zam haberi doktorların ilgisini bu kadar çekmezdi. Çünkü hemşire, ebe, radyoloji teknisyeni, laborant vd. iş arkadaşının maaşı ve özlük hakları ne oranda eridiyse doktorların da o oranda eridiği gerçeği ortada durmaktadır.
Birlikte mücadele sonuç getirir
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Mücadelede ve örgütlenmede birlik ne kadar sağlanabilirse o kadar güçlü olunacağı açıktır. Doktor ne kadar yanındaki sağlık çalışanı arkadaşıyla dayanışırsa o kadar hak kazanma olasılığı artacaktır. Doktor, dayanıştıkça, sistemi sürdüren-devam ettiren konumunun yanında, onu durdurabilecek gücünün olduğunu da fark etmeye başlayacak, sistemin çarklarına çomak sokmadıkça kendi haklarına çomak soktuğunu anlamaya başlayacaktır. Ancak sağlık merkezlerinde çalışan herkesin (doğrudan sağlıkçı olsun olmasın) bir arada örgütlendiği ve güçlerini birleştirerek tek bir amaç doğrultusunda mücadele ettiği sendikalarda mücadele etmek istenilen sonuçları getirebilecektir.