Hekim hakkı, halk sağlığı ve hürriyet mücadelesinin bir parçası olarak İstanbul Tabip Odası seçimi
4-5 Mayıs tarihlerinde İstanbul Tabip Odası (İTO) seçimli genel kurulu yapılacak. Bu yıl seçimlere toplam dört grup girecek. Bu seçimlerin ana tartışma konusu, Tabip Odası’nın işlevinin ne olması gerektiği olacak. Bir tarafta Tabip Odası’nı meslekçi bir hekim örgütü yapmak isteyenler yerini almış durumda. Diğer tarafta ise yıllardır olduğu gibi hekimlerin haklarını savunma ve iyileştirme mücadelesini, halkın sağlık hakkı için, sağlık emekçileri başta olmak üzere işçi ve emekçilerin hakları için, genel olarak demokratik haklar için verilen mücadeleyle harmanlayan Demokratik Katılım Grubu (DKG) var.
İTO seçimleri her daim çekişmeli geçmiştir. Kuruluşu otuz yıldan fazla olan DKG grubunun karşısına milliyetçi ve hükümete yakın pek çok grup çıkmıştır. Bu seçimde de milliyetçi hekimler Türk Hekimleri Birliği adıyla seçimlere giriyor. Türkçü-milliyetçi söylemlerine ek olarak bu grup, odanın siyasetten uzak durmasını ve yalnızca hekimlikle ilgili sorunlara eğilmesini savunuyor. Seçimlere giren bir başka grup, Değişim Grubu. Son dönemin moda söylemi olan “değişim”i, İTO yönetimini DKG grubundan almak hedefini vurgulamak için kullanıyorlar. Söylemlerinin merkezinde siyasetten uzak ve yalnızca hekim hakları ile ilgilenen bir oda vaadi bulunuyor. Diğer grup olan Çağdaş Hekimler Birliği’nin ise diğer gruplara benzer şekilde siyasetten uzak ve yalnızca hekim hakları ile ilgilenen bir oda vaadinin yanında Kürt siyasetine mesafeli bir söylemi benimsediği anlaşılıyor.
Milliyetçilik ve şoven söylem bizden uzak olsun. Ama “değişim” üzerinde durulabilir. Değişim kendi başına olumsuz bir şey değil. Ancak neyi değiştireceğiniz ve nereye doğru değişeceğiniz önemli. DKG grubu, hükümetlere muhalif, hekim haklarını halkın sağlık hakkını gözeterek şovenizme karşı halkların kardeşliğini, istibdada karşı hürriyet mücadelesini savunan bir çizgiye sahip. Değişimden kastın, bu değerleri değiştirmek olduğu anlaşılıyor. Böyle bir değişim geriye gitmek olur. Tam tersine odanın mücadeleci çizgisini korumak ve bu çizgiyi daha da ileri taşımak gerekir.
Siyasetten uzak olmak da tam bir demagojidir. Bugün siyasete bulaşmamak basbayağı gerici ve şoven bir siyasetin savunulması, odanın iktidarın temsil ettiği siyasetin gölgesine sokulması anlamına gelir. Sağlık Bakanı’nın Tabip Odaları’nı işaret etmesi sonrası, Hekim-Sen başta olmak üzere hekim sendikalarının Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İTO’ya yönelik hamleleri hükümetle bir düzeyde ilişkilendiklerini düşündürüyor. Nitekim bugün için başhekimlerin ve hükümete yakın oldukları bilinen hocaların DKG aleyhine üye faaliyeti yürütmesi kuşkuya yer bırakmıyor. Siyasetten uzak durma ve yalnızca hekim hakları ile ilgilenme söylemi de benzer şekilde, hükümetle uzlaşı siyasetine işaret ediyor.
TTB ve İTO, 60’ların sonundan itibaren ülke gündemi ile paralel şekilde toplumsal sorunlara dair söz söyleyen, işçi mücadelelerine aktif destek vererek müdahil olan muhalif bir demokratik kitle örgütüne dönüşmüştür. DKG’nin kökeni ve değerleri bu geleneğe dayanıyor. O değerlerin belki de en önemlisi, hekimlerin haklarını iyileştirme mücadelesinin, işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin hak mücadelelerinden bağımsız ele alınamayacağıdır. Memleket yanarken, hekimlerin kurtuluşundan söz edilemez. Hürriyet mücadelesi ile hekim mücadelesi birlikte yürütülmelidir. Halkın sağlık hakkı, sağlık hizmetlerinin nasıl kurgulandığıyla ve hekimlerin çalışma şartlarıyla yakından ilgilidir. Halkın sağlık hakkı için herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde kamu eliyle sunulacak sağlık ortamı için mücadele; şiddetsiz, güvenceli, kadrolu, insanca yaşayabilir bir ücret ile hekimlik yapma mücadelesiyle el ele gitmelidir.
İçine gireceğimiz dönem iktidarın “kemer sıkma” politikalarını uygulatmaya çalışacağı dönem olacak. İşçilerin kıdem tazminatı hakkı başta olmak üzere tüm kazanılmış haklarına saldırılacağını şimdiden öngörmek güç değil. Bu saldırıdan biz hekimlerin payına, 657’nin kaldırılması, alım gücümüzün düşmesi, çalışma şartlarımızın daha da kötüleşmesi ve örgütlenme özgürlüğümüzün daha da kısıtlanması vb. düşecek.
Hekimler, yalnızca halkın sağlığı ve hürriyet için değil bizzat kendi haklarını korumak ve ileriye taşımak için de tabip odalarında örgütlenmek ve mücadele etmek durumunda. İşte DKG, hekimlere çarenin göç etmek değil bu topraklarda mücadele etmek olduğunu göstermek, mesleğimizin itibarını yeniden tesis etmek, hekim haklarını savunmak ve iyileştirmek, halkın sağlık hakkını korumak, herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde kamu eliyle sunulacak sağlık ortamını yaratmak için, memlekete halkların kardeşliğinin ve hürriyetin gelmesini sağlayacak mücadeleyi büyütmek için, önümüzdeki dönem de İTO’yu yönetmeye talip. Biz de bu doğrultuda yine görev almaya ve elimizi taşın altına sokmaya hazırız. İstanbul’daki hekimleri DKG grubunu desteklemeye davet ediyorum.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2024 tarihli 175. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın.