Taraf'ın tarafı! (23-12-2007)
Ahmet Altan'ın deyişiyle Taraf gazetesini “her biri bu ülkenin daha özgür ve daha mutlu olabilmesi için hayatlarını ortaya koymuş, çeşitli badirelerden geçmiş, bunun bedelini ödemiş, Yine ödemekten de kaçınmayacak insanlar” çıkartıyor. Yıllarca Aydın Doğan'ın gazete ve televizyonları başta olmak üzere burjuva basının köşe taşları olmuş bu kişiler bir anda nasıl özgürlük uğruna bedel ödeyen gazeteciler oldular, diye sormadan edemiyoruz. Farklı bir ses oluşturma, kısaca yeni bir Radikal ya da Yeni Yüzyıl yaratma iddiasındaki Tarafçılar ilk günden 260 bin basıma % 90 iade, yani 26 bin tirajla hayal kırıklığına uğramışlardır. Son dönemlerde toplumda gelişen darbe karşıtlığından nemalanma planları tutmamıştır.
Logosunun altında “Düşünmek taraf olmaktır” sloganını kullanan Taraf acaba neye taraf?
Ahmet Altan gazetesinin çıkmasından önce kendisiyle yapılan bir söyleşide gazetenin tarafını şöyle anlatıyor: “Bütün tarihe baktığında, toplumların geçtiği bazı çok hayati virajlar, dönemeçler vardır. Ya o dönemeci dönerler ya da dönemezler, uçuruma yuvarlanırlar. Türkiye de bir şekilde tarihin önemli dönemeçlerinden birine geldi. Bir yanda dünyanın bir parçası olmak, saygıdeğer ve önemli bir toplum olarak yerini almak, gelişmek, özgürleşmek, zengin olmak yolu ve ihtimali var. Bir yanda da kan ve bataklığa dönmek, baskıların, kavgaların arasında yok olmak! Bu dönemeçte Türkiye'nin yeni ve aydınlık yola doğru gitmesini teşvik edecek güçlere ihtiyacı var toplumun. Ama kanlı bataklık olarak kalmasında çıkarları olanlar da var. Bu açıdan bizim için tehlikeli bir zaman. Doğrusu, burada yerimizi almak istedik.”
Türkiye'nin güncel durumu dolayısıyla çok telaşlanan, Kürt sorununun Türkiye için hayati bir viraj olduğunu ima eden ve “bataklığa dönüşü” engellemek için savaştığını belirten Altan'ın, gazetesinin çıkışının ikinci günkü manşet haberi AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat'ın şu sözlerini içeriyor: “PKK silah bıraktığı andan itibaren asıl hedef olan demokratikleşme adımlarını atarız”. Ayrıca gazetenin genel yayın yönetmen yardımcısı, Milliyet ve CNN Türk'ün Washington eski temsilcisi Yasemin Çongar'ın aynı tarihli Taraf gazetesindeki köşesinde yayınladığı yazısının başlığı; “eve dönüşün koşulları hazırlanmalı”. Tayyip Erdoğan'ın Prag ziyareti öncesi yaptığı “sınırötesi operasyonlar noktasındaki tavrımız her şeyden önce burada silahların bırakılmasına yöneliktir” açıklamasını ve ultra demokrat AKP'lilerin Kürt sorununun çözümü konusundaki “iyi niyetli” çabalarını alkışlayan Çongar Kürt sorununun çözümünün kesinkes PKK'nin silah bırakmasından ve PKK'lilerin eve dönüş yasasıyla “topluma kazandırılmasından” geçtiğini söylüyor.
Taraf gazetesinin, Türkiye'nin geçtiği hayati bir dönemeç olan Kürt sorunundaki tavrı, burada tuttuğu saf resmi ideoloji kalemşörlerinin safından çok farklı değildir. Bu saf sürmekte olan savaşın siyasi çıkış noktasının görmezden gelinip, “karşı” tarafın silahsızlandırılarak yok edilmesini savunan saftır. Bir örgütten, kendisine karşı ciddi bir taarruz başlatıldığı dönemde, silah bırakmasını istemenin başka bir anlamı yoktur. Türkiye'nin geçtiği bu dönemeçte bir ulusun uçuruma bırakılması bu insanların umurunda değildir. Bu hatalı tavra ne yazık ki sol olduğu iddiasındaki BirGün de düşmüştür.
Taraf gazetesi Kürt sorunu konusundaki tavrını açıkça belli ettikten sonra, sol karşısındaki tavrını da açığa vurmuştur. Birikimci Ümit Kıvanç'ın sol sos olduğu gazetenin anti-Marksist yönünü Altan netleştirmiştir. Altan'ın 23 Kasım tarihli köşesindeki yazısının başlığı şöyleydi: “Marks diye biri vardı”.
“Solculuk, genellikle “kaba bir devletçilik” olarak tecelli etti bu topraklarda.” önermesiyle başladığı yazısını, “Marks’ı bilmediğimiz, tanımadığımız için, biz Atatürkçüleri, devletçileri “solcu” kabul etmişiz.” özeleştirisiyle devam ettiriyor. Bir Marksist edasıyla Marksizm yorumu yapan Altan kapitalist düzendeki işçi sınıfı – burjuvazi çatışmasına gönderme yaparak : “Marks, sonunda bu iki aktöründen birinin ortadan kaybolduğu bu çelişkiye ‘antagonist’ çelişki der.” diyor. Sonrasında kendinden beklenen noktayı koyuyor: “Ama Marks’a göre, bir nokta gelir bu çelişki biçim değiştirir. Antagonist çelişki, “non antagonist” bir çelişkiye dönüşür. Bu çelişki, birbirini yok etmek için değil, birbiriyle yarışarak, ortak bir çıkara ulaşmak amacıyla sürer. Dünya, bugün bu yeni çelişki biçimine ulaşacağı yola çıkmış gözüküyor.”
Sınıflar arasındaki çelişkinin antagonist niteliğini kaybedip, uzlaşmacı niteliğe girdiğini söylemek, sürekli eleştirdikleri resmi ideolojinin argümanlarına sarılmaktan başka nedir? Taraf oldukları en önemli şeyin “insanların bireysel mutluluk ve zenginliği“ olduğunu söyleyen Altan militan bir liberalizmle patronlarının gönlünü hoş tutmaya çalışmaktadır.
Egemen medyayı savaş taraftarlığı, ordu hayranlığı ve patron yalakalığıyla suçlayıp, bu yayınlardan ayrılan-atılanlar tarafından çıkartılan (ve bir patron tarafından kurulan) Taraf gazetesinin yeri burjuvazinin bağrıdır ve savunabilecekleri en radikal görüşler dahi burjuva demokrasisi sınırlarının içindedir.