Suudi Arabistan ve çağdaş kölelik (F. Doğançay - 30-01-2008)
..sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere
gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın.
Allah’ın size verdiği maldan onlara verin..
Kuran,Nûr Sûresi.33 Ayet
Suudi Arabistan’a (ve diğer petrol zengini Emirlik’ler’e) çalışmak üzere gelen işçilerin durumu Kuran’daki “köle”lerin durumuna tıpatıp uyuyor. Ancak işverenler her ne kadar şer’i hükümlere candan bağlı olsalar da “Allah’ın onlara verdiği malı” köleler ile hiç mi hiç paylaşmak arzusunda değiller. Şeriat iyidir ama sözkonusu mal olunca..!?
Yoksul Asya ülkelerinden Suudi Arabistan’a getirilen kadın erkek binlerce işçi son derece zor şartlar altında, hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırılıyorlar. Erkekler yazın öldürücü sıcağında yeterli güvenlik önlemi alınmadan fabrika ve inşaatlarda, kadınlar ise daha ziyade evlerde cariye olarak çalıştırılmakta. Resmi makamlara bakarsanız “İş Kanunu” çerçevesinde çalıştırılıyorlar. Ancak, üstünkörü yazılmış, çalışan lehine hiç bir yarar sağlamayan sözde “İş Kanunu”, çoğu kez bir kenara atılmış durumda. Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Sri Lanka, Filipinler ve Endonezya gibi yoksul ülkelerden gelen işgücü, sponsorluk denen yarı resmi mafyatik bir sistemin cenderesi altındadır. Bu çok kârlı insan ticaretine kısaca bir göz atmakta yarar var.
Suud yasalarına göre işçi çalıştırmak için mutlaka bir Suud vatandaşının sponsor olması gerekir. (Bu kuralı, yabancı büyük şirketleri teşvik etmek için son zamanlarda biraz hafiflettiler.) Sponsor, bu konudaki ihtiyacını belirten bir dilekçe ile Mekteb-i Amel denilen (bizdeki Çalışma Bakanlığı benzeri) kuruma müracaat eder. İstediği takdirde talebini biraz abartır ve getireceği işçi sayısını arttırabilir. Bu konuda bakanlıktan izin almakta hiç zorluk çekmez. Sponsor, hangi ülkeden ne vasıfta ve sayıda işçi getirebileceğini bildiren izin belgesini alınca, o ülkedeki yetkili acente ile temas kurar. Çünkü yukarıda saydığımız ülkelerdeki Suud Elçilikleri çalışma vizesi almak için, (her ne hikmetse!) bireysel müracaatları kabul etmezler. Bu işleri yapan yetkili acenteler vardır. Bu acenteler aynı zamanda işçi tedarik şirketleridir. (Manpower Supplier) Hem işçiden ve hem de işverenden işçinin bir aylık maaşı kadar bir komisyon alarak, istenilen nitelikte eleman bulurlar, onlarla işveren adına kontrat imzalar ve gerekli formaliteleri tamamlayarak, işçileri çalışma vizesi ile S.Arabistan’a gönderirler.
İşçiler gelir gelmez, işveren tarafından pasaportları ellerinden alınır ve kendilerine oturma izni temin edilir. Genellikle oturma izni alındıktan sonra dahi işçinin pasaportu geri verilmez. Şimdi iş, gelen işçileri (eğer kendisi çalıştırmıyorsa) kendi ödedeği ücretten daha yüksek bir ücretle pazarlamaya kalmıştır. Bazı işçiler ise kabul ettikleri takdirde iş buluncaya kadar sadece karın tokluğuna getirilir. Bu konuda işçi temin şirketleri devreye girerler. İşçilerin niteliklerine göre saat ücretleri belirlenir ve piyasaya çıkarılır. Bazı işçiler bir de bakarsınız ki dört veya beş komisyoncudan sonra iş bulmuştur. Eh, serbest piyasa bu, komisyoncunun eline düşmeye gör..!
Bu sponsorluk sistemi, işçilerin içinde kavrulduğu gerçek bir kölelik düzenidir. İşçi lehine ne bir sendika vardır, ne de dernek. Ne konuşan bir aydın, ne de bir muhalefet. Arasıra, ücreti ödenmiş birkaç gazete avukatı gündeme gelen işçi haklarını iş kanunu çerçevesinde yorumlayıp işçilere faydalı nasihatler çekerler. Ancak işçinin zaten gazete alacak parası bile yoktur. İşçilerin geldiği ülke diplomatları ise bırakın işçi haklarını savunmayı, ülkelerindeki işsizliği azalttığı için Suud hükümetine ve işverenine son derece minnettar olup teşekkür etmektedirler. İşçiler günde ortalama 10-12 saat çalıştırılır. Aylık ücretleri 250 - 300 ABD doları kadardır. Onu da zamanında alamazlar. Bir veya iki maaş mutlaka içeride bırakılır. Paralarını Riyal olarak alırlar. Ülkelerine yapacakları en küçük bir dolar transferinde de bankalara 10 ABD Doları öderler. Fazla mesailerine ücret farkı ödenmez. Kıdem tazminatı yoktur. Yılda 15 gün ücretli izin hakkı vardır ancak uçak bileti verilmez. İşçi, ülkesine kendi parasıyla gidip gelmek çok pahalıya mal olacağından vazgeçer. İki veya üç yılda bir ailesinin yanına ancak gidebilir. Hastalandıklarında devlet hastanelerinde tedavi edilirler. Barındıkları yerler ve yedikleri yemek içler acısıdır. En ufak bir şikayetlerinde, sponsor tarafından derhal sınır dışı edilirler. Sınır dışı edilmiş, kara listeye alınmış bir işçinin ülkeye tekrar dönme şansı yoktur. İşçinin istediği zaman ülkeyi terk etme özgürlüğü de yoktur. Çünkü pasaportu kendinde olsun veya olmasın sponsorun vereceği "icazet" olmadan sınır kapısından çıkış yapamaz. Hakkını yemeyelim, Ramazan ayında çalışma saatleri düşer. Ayrıca Hac zamanı istediği takdirde 10 gün ücretsiz Hac izni alabilir. Bunlar Suud’da işçiye tanınmış en geniş sosyal haklardır.
Sponsorun halet-i ruhiyesine göre köleler (pardon işçiler!) bazen serbest bırakılır. Yani aralarında ‘’Mükatebe’’ yapılır..! (Mukavele yazacaktım ama yanlış olur diye vazgeçtim!) Bu durumda işçi, gider kendisine iş arar. Sponsor işçiden aylık veya yıllık bir bedel alır. Nerede çalıştığına bakmaksızın bir daha onunla ilgilenmez. Oturum izni biten işçiye tekrar izin almaktan başka da bir iş yapmaz. Bu şekilde 150 -200 işçiye sponsor olan Suud vatandaşları vardır. İş sadece çarkı bir kez çevirmekten ibarettir. Memnuniyet ise had safhadadır.. (Haydi sponsorun işçi başına aldığı aylık parayı da söyleyelim; ortalama 25 ABD Doları)
Bu kısa makalede ancak bu kadar yazılabildi. Bu yazı gelişen ve zenginleşen petrol zengini ülkelerin nasıl ve neye rağmen zenginleştiklerinin bir ön denemesidir. Konu, dünya işçi örgütleri, orijin ülke sendika federasyonları ve Birleşmiş Milletlerin yan örgütleri tarafından çok iyi bilindiği halde sessiz kalınması çok manidardır. Çünkü çalışma hukuku, şer’i kölelik hükümlerine adapte edildiği için ekonomi çok, ama çok ferahlamıştır.! Suud’lu işverenler, onların Batılı iş ortakları ve taşeronları bu sistemden çok ama çok memnundurlar.
Yatırımlar sorunsuz yürümektedir.