Kürt halkının hak talepleri taleplerimizdir (DİP Girişimi Açıklaması - 27-02-2009)
Burjuva basını ve partilerinden şovenist tepkiler
Ahmet Türk DTP grup toplantısında Kürtçe konuşmaya başladığı anda devlet televizyonu olan ve konuşmayı naklen sunan TRT 3 anayasaya gönderme yaparak yayınını kesmiştir. "Kürtçe ikinci kez meclis'te (Milliyet)", ya da "Meclis'te ikinci Kürtçe krizi çıktı (Sabah)" gibi başlıklar atan gazeteler olmuştur. AKP'li meclis başkanı Köksal Toptan meclis çatısı altında yapılan Kürtçe konuşmanın "siyasi partiler kanununa muhalefet" olduğundan ve "resmi dilin Türkçe olduğundan" söz ederek TRT 3 kanalının canlı yayını kesmesinin doğru olduğunu vurgulamış, TRT 6'nın seçim yatırımı niteliğindeki Kürtçe yayınının aynı şey olmadığına hükmetmiştir. Meclis başkanı Köksal Toptan'a göre Ahmet Türk'ün DTP grup toplantısında ve TBMM çatısı altında Kürtçe konuşması "anayasayı açıkça ihlaldir." (Anayasa'nın 3, Siyasi partiler yasasının 3 ve 81. maddeleri) MHP genel sekreteri Cihan Paçacı AKP hükümetine ve Başbakan Erdoğan'ın Kürtlere yönelik seçim yatırımlarına dikkat çekerek, "Başbakan Kürtçe kelime ve cümleler kullanıyorsa, mitinglerde Kürtçe pankartlar açılıyorsa, devlet televizyonu Kürtçe yayın yapıyorsa, Ahmet Türk de maalesef Kürtçe konuşur" demiştir. Paçacıya göre; "dil birliğini bozarsanız, milletin birliği ve bütünlüğünü de bozarsınız." CHP'de de durum farklı değil. Şükrü Elekdağ'a göre "TBMM'de Türkçe konuşulur, herhangi bir dilde konuşma yapılamaz." Onur Öymen'e göre "bu konu meclis çatısı altında bir şova dönüştürülmemelidir." Algan Hacaloğlu'na göre "TBMM çatısı altında yapılanlar resmi konuşmalardır, resmi dil dışında yapılması doğru değildir ve herkes sınırlarının ne olduğunu bilmelidir." AKP Grup başkan vekili Nihat Ergün'e göreyse "TBMM çatısı altındaki faaliyetlerde ortak dil olan Türkçe konuşulmalıdır" ve Ahmet Türk'ün DTP grup toplantısında Kürtçe konuşması "seçim öncesi provakatif bir eylemdir." AKP'li "Anayasa Komisyonu Başkanı" Burhan Kuzu ise "TV yayını kesmeyip ne yapacaktı? O da suça ortak mı olacaktı?" diye soruyor. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı da inceleme başlattığını açıkladı...
Ahmet Türk TBMM'de neden Kürtçe konuşma yaptı?!.
Ahmet Türk DTP grup toplantısında Kürtçe konuşmaya başlamadan önce 21 Şubat tarihinin "dünya anadil günü" olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler kararıyla 2000 yılından itibaren 21 Şubat "dünya anadil günü" olarak kararlaştırılmıştır. 21 Şubat 1952 tarihinde Bangladeş'te bulunan "Dil Eylemleri Komitesi" bir çağrı yapmıştır. Dakka üniversite gençliği de bu çağrıya uyarak eylemlere başlamıştır. Eylemlilik süreçleri ve yaşananlar ana dilin konuşulmasına dair bir simge olmuş ve yaklaşık 42 yıl sonra BM tarafından bu mücadeleye atfen 21 Şubat tarihi "dünya anadil günü" ilan edilmiştir. Ahmet Türk 24.02.2009 tarihli TBMM konuşmasını da söz konusu 21 Şubat "dünya anadil günü" atfen yapmıştır...
Ana dil mücadelesi sadece Bangladeş'te mi?..
Kürt halkına yönelik inkar, tecrit ve imha politikalarının tarihi neredeyse TC devletinin tarihiyle başlar. Bu nedenledir ki Kürt özgürlük mücadelesinin tarihi de o kadar eskiye dayanır. Bu mücadelenin somutlanmış ve örgütlü bir anadil mücadele seferberliği de 2000 yılına ve öğrenci hareketine dayanıyor. TZP Kurdî, (yani Kürt Dili ve Eğitimi Hareketi) ise 2006 yılından bugünlere doğru uzanıyor. 2008 tarihli Êdi bes e (Artık yeter) eylemleri hafızalarda tazeliğini korumaktadır: Êdi bes e, em perwerdehiya bi zimanê kurdî dixwazin (Artık yeter, Kürtçe eğitim istiyoruz)
TRT 6: Kürtler sussun devlet konuşsun
Kürt illerinde devlet desteğiyle seçim faaliyetlerine hız veren AKP, TRT 6 kanalıyla Kürt halkı üzerinde bir ideolojik hegemonya oluşturmayı hedefliyor. TRT 6'da Kürtçe serbest diyerek oluşturulan şirketlere program siparişleri veren ve bu sipariş programları bile ırkçı anlayışlarının ürünü olarak sıkı sansürlerden geçiren AKP hükümetinin foyası bir kez daha açığa çıkmıştır. TRT 6‘da TC devleti onaylı "Kürtçe" Anayasal hak olarak lanse edilirken, Ahmet Türk'ün DTP grup toplantısında yaptığı ve Kürtçe konuşma "Anayasaya ve siyasi partiler kanununa aykırı" bulunarak sansürleniyor ve TRT 3 "suça ortak olmamak için" yayınını kesiyor?!. Bu durum ve görüntü sadece AKP hükümetinin değil, bir bütün olarak devletin Kürtçe konusundaki gayri samimi tutumunu gözler önüne sermiştir. TRT 6 ile ağızlarına bir parmak bal sürülen ve hatta "kendi dilleriyle devlet kasasından para kazanmaya soyunarak" işbaşı yapan Kürtler için de bu hamlenin uyarıcı olacağını ummaktayız.
Kürtlerin ve Kürtçe'nin tümüyle inkâr edilmesine dayalı devlet politikası Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek verdiği mücadeleler sonucunda TRT bünyesinde bir Kürtçe kanal açılma noktasına kadar gerilemiştir. Bunu Kürt halkının mücadelesinin bir kazanımı olarak görmek gerekir. Diğer yandan devletin TRT 6 kanalından Kürtçe yayın yapılırken, Doğu ve Güneydoğu'daki bir dizi belediyenin başkanları hizmet ve duyurularında Kürtçe ifadeler kullandıkları için halen yargılanmaktadır. Ahmet Türk'ün Kürtçe konuşmasına verilen şovenist tepkiler ortadadır. Yani devletin resmi inkâr politikasında bir değişiklik yoktur. Kürt halkına söylenen şudur: "Kürtçe konuşulacaksa onu da biz konuşuruz."
Sonuç olarak:
Kürt halkının seçilmiş bir vekili olan Ahmet Türk'ün TBMM'deki DTP grup toplantısında yaptığı Kürtçe konuşmanın yanındayız. Kürt halkının tüm haklarının verilmesinden yanayız ve taleplerini kendi taleplerimiz olarak sahipleniyoruz.
Êdi bes e, em perwerdehiya bi zimanê kurdî dixwazin! Artık yeter, Kürtçe eğitim istiyoruz!
Bila zimanê kurdi bibe zimanê fermi! Kürt dili resmi dil olsun!