İsyanın içinden notlar (1): Yunanistan'da isyan! (Savas Mihail - EEK - 07-12-2008)

Ölüm haberinin duyulmasından hemen sonra birçok insan, özellikle de gençler cinayet mahallinin bulunduğu Atina Politeknik Üniversitesi yanına akın etti. Polisle çatışmalar başladı ve caddelere barikatlar kuruldu. Politeknik işgal edildi ve ertesi gün için boykot çağrısı yapıldı. Aynı gece Selanik, Yanya, Girit, Patras ve diğer Yunan şehirlerinde de benzer hareketler patlak verdi.

Pazar günü Atina’daki emniyet müdürlüğüne 20.000 kişinin katıldığı ve çok geçmeden kitlesel çatışmalara dönüşerek bütün gün süren bir yürüyüş düzenlendi.

 

Pazartesi günü ise sabahın erken saatlerinden itibaren yaşları 15 ve altında on binlerce genç Atina sokaklarında yürüyüş yaparak emniyet müdürlüğünün önünü işgal etti. Korfu’dan Rodos’a, Meriç’ten Girit’e ülke çapında gençler polis karakollarına idari binalara saldırdılar, bazılarını işgal ettiler.

 

Akşama doğru Atina’da bir önceki günün iki katı kadar bir kalabalığın katıldığı gösteri bütün başkente yayılan sokak çatışmalarına dönüştü. Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Atina Ekonomi Üniversitesi ve Politeknik işgal edildi ve buralarda mücadele hattının tartışıldığı meclis toplantıları yapıldı.

 

8 Aralık’ta ise sağcı başbakan Kostas Karamanlis’in ülkede sıkıyönetim ilan etme gerekliliğini tartışmak üzere cumhurbaşkanıyla ve parlamentodaki diğer partilerin liderleriyle bir araya geleceği açıklandı, ancak duyuru sonradan yalanlandı.

 

{mosimage}Hakim medya, “bir gencin talihsiz ölümünü istismar eden” ve “özel mülke zarar verip bankaları yakan sosyal holiganlara” karşı orta sınıflar arasında histeriyi körüklemeye çalışıyor. 2006-2007’deki kitlesel öğrenci isyanları nedeniyle istifa etmek zorunda kalan eski eğitim bakanı Marietta Yannakou “Atina’daki Hukuk Fakültesi işgali sırasındaki çatışmaların başını çeken orta yaşlı (!!) Trotskist ve anarşistleri” suçladı.

 

Elbette ki isyan birileri tarafından kışkırtılmış değil. Dünya kapitalist krizinin yarattığı patlayıcı durumun bir ifadesi. Bu başkaldırı, esnek çalışma, işsizlik, sürekli polis tacizi koşullarında geleceksiz yaşayan gençlikten taşan kitlesel öfkeyi gösteriyor. Binlerce genç erkek ve kadın kendilerini, masum kurban Aleksis Grigoropulos’la ve onun trajik sonuyla özdeşleştiriyor. Yaşadıkları öfke patlaması zaman zaman kör şiddet biçimini alıyor. Tıpkı 2006’da Paris varoşlarında yaşandığı gibi. İşte bu yüzden pek çok hakim sınıf temsilcisi bir “Yunan Sarkozy”ye gerek olduğundan dem vuruyor. Ancak hem Paris’te hem de Atina’da esas sebep köklü toplumsal, sınıfsal meseleler.

 

Sözde sosyalist resmi muhalefet partisi PASOK isyanları kınadı ve Genel İşçi Konfederasyonu’ndaki üyeleri, sağcılarla birlikte, 10 Aralık’taki (yarın) 24 saatlik genel grev nedeniyle Atina’da yürüyüş yapma kararının iptali için oy verdi.

 

Resmi sol da ikircikli bir tavır takınmış durumda. Stalinist KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ilk günlerde, emniyet yetkilileriyle, yani katillerle görüşmek üzere bir heyet göndermenin dışında hiçbir şey yapmadı. Kendi ayrı eylemlerini örgütleyerek ve “toplumsal barışı anarşistlerden ve aşırı solculardan koruyarak” ortak gösterilerin dışında durdu. Eski Avrokomünist Sinaspismos ise kitle hareketleriyle devlet arasında “arabulucu” rolü oynamaya çalışıyor.

 

Eylemleri radikal sol, özellikle de MERA (partimiz EEK’in de [Devrimci İşçi Partisi] içinde olduğu radikal sol cephe) ile ENANTIA’nın (birleşik anti-kapitalist sol) oluşturduğu iki cephe ve bazı Maoistler ve Otorite karşıtı Hareket (anarşistler) koordine ediyor. Sisteminin krizinin faturasını sömürülenlere ödetmeye çalışan Katiller Hükümeti’ni devirmek ve kapitalist politikalarına bir son vermek üzere kesintisiz mücadele ve Genel Grev çağrısı yayınladık ve şu kararları aldık:

 

9 Aralık’ta Atina’da öğrencilerin ve üniversite hocalarının katılacağı bir kitle gösterisi. Yürüyüş kolundan bir temsilci heyeti genç Aleksis’in cenazesine katılacak. Öğleden sonra bütün işçi mahallelerinde gösteriler ve aitasyon-propaganda faaliyetleri gerçekleştirilecek.

 

Genel Grev günü olan 10 Aralık’ta Genel İşçi Konfederasyonu (GSEE) liderliğine karşı Atina’da ve ülkenin bütün büyük kentlerinde yürüyüşler düzenleyeceğiz.

 

EEK, geçiş programı temelinde krizden işçilerin sosyalist yoluyla çıkış için, katil kapitalist devlete ve onun hükümetine karşı, işçilerin iktidarı için, mücadeleyi süresiz Genel Greve çevirmek amacıyla ülkenin belli başlı bütün şehirlerinde kavgaya katılıyor.

 

Venceremos!

 

Savas Mihail

EEK-Devrimci İşçi Partisi

8/12/2008