İstanbul'da genel eylem (04-02-2010)
Her ne kadar konfederasyonların toplantısında üretimden gelen gücün kullanılması kararlaştırılmışsa da alana gelindiğinde bu kararın uygulanmadığı ve sendikaların yönetici ve işyeri temsilcileri düzeyinde katılım sağladığı gözlendi. Daha sonra gerek alanda bazı sendikacılarla yaptığımız görüşmelerde gerekse de daha sonra DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin yaptığı açıklamalarda bu gözlemimiz doğrulandı. Saraçhane Meydanı'nda toplanan yaklaşık 10 bin işçi ve emekçi İstanbul'un taşıdığı potansiyel açısından son derece yetersiz olarak yorumlanabilir.
KESK'in ve Kamu-Sen'in beklentileri karşılamayan katılımı eğitim iş kolundaki Şubat tatiline bağlansa da Sağlık iş kolu ve büro emekçilerinin katılımının sınırlı kalması ve demiryollarında aksamanın olmayışı eyleme görev savma mantığıyla yaklaşıldığını gösteriyordu. DİSK'e bağlı işyerlerinin birçoğu üretimi durdurmazken DİSK'in eyleme katılımı hazırladıkları büyük bayraklarla orantısız bir görünüm sergiledi.
Türk-İş içinde ise Tek Gıda-İş Efes Pilsen ve Haribo fabrikalarında şalter indirerek üretimi durdurdu ve eyleme geniş katılım gösterdi. Diğer sendikalar destekçi konumunda alandaki yerlerini aldılar.
Tüm bunlarla birlikte eyleme halktan yoğun bir sempati gösterilmesi ve katılımcıların coşkusu söz konusu yetersizliğin Tekel'e destek verilmemesinden değil sendika yönetimlerinin sorumsuzluğundan kaynaklandığını göstermiştir. Eylem kararı alınmasında önemli rol oynadıklarını söyleyen DİSK ve KESK'in genel başkan düzeyinde katıldığı İstanbul'da yaşanan bu durumun hesabını elbette ki yine aynı sendika yöneticilerinin vermesi gerekiyor. Tekel işçisinin Türk-İş bürokrasisini zorlayarak getirdiği nokta ortadadır. Her ne kadar bir genel grevden çok genel eylem özelliği taşısa da tüm Türkiye'de yapılan eylemler Tekel işçisinin kararlı mücadelesinin kazanımı olarak görülmelidir. DİSK ve KESK tabanındaki işçi ve emekçilerin kendi yönetimlerine karşı da Tekel işçisinin aldığı tutumun aynısını alması gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Tabandaki emekçilerin mücadelesi ve kararlılığı olmadan bürokratlar dostlar alışverişte görsün mantığının ötesine geçmeyecektir.